Dolandırıcılık yalan üzerine kurgulanmış bir eylem. Önce bazı yalanlarla başlayalım. Örneğin devletin bakanlığı tarafından açıklanan orman varlığı rakamlarının yalan olduğunu gösteren birçok veri var. Bakanlık, Türkiye’nin orman varlığının 2010 yılında 21 milyon 083 bin 080 hektar olduğunu ve bu rakamın 2020 yılında 22 milyon 220 bin 036 hektara ulaştığını belirtiyor. Yaşadıklarımızla, gördüklerimizle ve aklımızla adeta dalga geçiyorlar. Aynen TÜİK taktiği burada da işliyor. Rakamları verip arkalarına yaslanarak yalanlarının tadını çıkarıyorlar.
Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı Hüsrev Özkara, “2008’de 100 hektarla 999 hektar arasındaki orman alanı sayısı 11 bin 163’tü. 2019’da bu sayı 6 bin 427’ye düştü. Bin hektardan büyük orman sahalarının sayısı ise 1414’ten 1187’ye geriledi” diye belirtiyor. Türkiye genelinde 780 bin hektar alan kağıt üzerinde orman olarak görülürken, bu alanların üzerinde ağaç namına hiçbirşey kalmış değil. 13 milyon ağacın katledildiği ve orman ekosisteminin yerle bir edildiği İstanbul 3. havaalanı sahasının hâlâ bakanlık verilerinde orman olarak görünüyor olması yalanlarını ortaya koymaya yetiyor.
Başlıkta sorduğumuz soruya amasız fakatsız verilecek tek yanıt evettir. Devlet erkine hükmedenlerin en büyük dolandırıcık faaliyeti, enflasyon rakamlarıyla oynayarak asgari ücretli işçinin, emeklinin, memurun alınterinin çalınmasıdır. Biliyorsunuz, TÜİK yıllık enflasyonu 19,89 olarak açıkladı.
Asgari ücret, emekli maaşı ve memur maaşlarına yapılacak zam bu açıklanan rakam üzerinden gerçekleştirilecek. Şimdiden havuz medya alıştırma haberlerini yapmaya başladı bile.
Ortaya çıkan tepkilere göre durum değerlendirilmesiyle birlikte bugün 2 bin 825 lira olan asgari ücretin en fazla 3 bin 400 lira olabileceği belirtiliyor.
DİSK-Ar’ın eylül ayında açıkladığı verilere göre açlık sınırı 3 bin 628 lira. Eylül verilerine bile yaklaşmayan bir zamma hazırlananların, TÜİK’in gerçek dışı olduğu artık gün gibi oratada olan enflasyon rakamlarını dayanak yapıyor olmaları, büyük bir emek hırsızlığını ortaya çıkarmaktadır.
ENAG’a göre ise ekim ayı sonu itibariyle yıllık enflasyon yüzde 49,87. Bu rakamın doğruluk payını pazara, markete gidenlerin bunu yaşayarak test etmesi mümkün.
Diğer yandan 2022 yılında trafik cezası, harçlar ve bazı vergi türleri yüzde 36,20 oranında artacak. Bu artıştaki oran ise hazinenin belirlediği ‘Yeniden Değerleme Oranı’ndan çıkarılmış. Vergi Usul Kanunu’nun 298’inci maddesine göre hesaplanan ‘Yeniden Değerleme Oranı’, değerleme yapılacak yılın ekim ayından bir önceki yılın aynı dönemine göre Üretici Fiyatları Genel Endeksi’nde (ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranını ifade ediyor. On iki aylık ortalamalara göre yurt içi ÜFE ekimde yüzde 36,20 olarak belirlenmiş. Dolayısıyla bu rakam yeniden değerleme oranı olarak kabul ediliyor.
Peki, bu yüzde 19,89 nereden çıkıyor? Çalışana yapılacak zammı yüzde 19,89 üzerinden üreten sistem, kendine geldiğinde nalıncı keseri gibi yontmaya başlayarak halkı katmerli biçimde soymaya girişiyor. Mevcut iktidarın burada ortaya koyduğu orta oyunu ile halkını nasıl dolandırdığı açıkça anlaşılabiliyor.
Bu oyun her yıl değişmeyen senaryo ile sahnelenirken artık seyirci bu orta oyunundan sıkılmış durumda. Yani bu kez bu oyun tutmayacak. Utanmadan halkla ‘doğalgaz pahalı geliyorsa kombinizi daha az çalıştırın’, ‘elektrik pahalıysa daha az kullanın’, ‘paranız azsa yemek porsiyonlarınızı küçültün’ gibi sözlerle açıktan dalga geçebiliyorlar.