“Devlet, en eski biçimine, kılıcın ve rahip cübbesinin aşırı basit egemenliğine dönüştü.” K. Marx
Akşam saat 20:00 gibi eniştem aradı, “siyasette bir hareketlilik varmış, dikkatli olmak lazım Veli” dedi. Eniştemin, RTE’nin eniştesi kadar yüksek bağlantıları olmadığı gerçekliği ve benim de altın yüklü kervanım olmaması sebebiyle darbe söylencelerini kendime çok dert etmedim. Yükselen enflasyon, ekonomik kriz, devletin kurumsal olarak çöküşü, THK’nin söndürme uçaklarının çürütülerek RTE ve bakanlarına alınan süper lüks uçak filoları… İtibardan (şatafattan) tasarruf etmeyenlerin itibarlarının orman yangınlarıyla birlikte bir anda kül oluşu… Militarizm ve Kürt düşmanlığıyla geçiştirilmeye çalışılan orman yangınları krizi… Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki ejder meyveli ayinleri… Lüks harcamaların halk tarafından daha bilinir hale gelmesi… “Bir garip hareketliliğin” hazırlıkları…
Yönetememe krizinin derinleştiğini gören Saray Rejimi’nin Troliçesi Hilal Kaplan, olan biten son olaylardan dolayı çok heyecanlı. Geçmişte Osmanlı’ya “Hasta Adam” adı veren emperyal devletlerin bugünlerde Türkiye’ye “iflas etmiş devlet” adını verdiklerini duymuş. Tek Adam Rejimi’nin fazla bir ömrü kalmadığını düşünen “dış güçler” RTE sonrası döneme hazırlıklar yapıyormuş. Troliçe Hilal, kendini erken uyarı sistemi zannedip feryat figan ediyor; “garip bir hareketlilik var, benden söylemesi” diyerek tehlike çanları çalıyor. ”Gelmekte olan darbe girişimini tahmin ettiğim yazımın başlığı ile bitirelim: Biz hazırız” diyerek muhalefete aklınca ayar veriyor. Hilal, her ne kadar RTE’yi uyarıyormuş gibi yapsa da Pelikanlar Âlemi’ne sesleniyor.
Silahın, paranın ve gayrımeşru ilişkilerin tek sahibi Saray elitleri dışında CHP, İyi Parti ve HDP’nin darbe yapamayacağını aklı başında herkes biliyor. Hem siyaseten, hem de sağlık olarak yolun sonuna gelen RTE’nin yerine hangi kliğin geçeceği sorusu darbe söylentilerini arttırıyor. Darbe günleri bile daha gelmeden H. Kaplan’ın ruhani liderliğini yaptığı Pelikancı çetenin bir Saray Ayini sırasında kurban edileceği dedikodularını Ağar Sultan bile duydu.
MHP ve eski devletin artıkları asker, polis, yargı alanında bütün köşeleri tutmuş durumdalar. Hatta Suriye sınırları içinde gayr-ı nizami harp yürütmek için oluşturulmuş Sultan Murat Tugayları vb. faşist militanlar yedekte bekletiliyorlar. 15 Temmuz gecesi Cemaatçilerin oltaya çekilmesi ve Saray Rejimi İttifakı’nın karşı darbesiyle RTE “Başkumandan” ilan edilmiş olsa da, davulun RTE’nin boynunda, tokmağın eski “Derin Devlet”in elinde olduğu “Bir buçuk Adam Rejimi”ne geçilmişti. Bir buçuğun içindeki birin RTE olmadığını bugünlerde daha net görebiliyoruz artık.
Berat Albayrak atak peşinde, SS, Sedat Peker’in açtığı delikleri yamamaya çalışıyor, Hulusi Akar dış kulvardan gelip son düzlükte tahta oturma planları yapıyor, Hakan Fidan sinyalizasyon sistemini elinde bulundurma avantajıyla rakiplerine zincirleme kaza yaptırmayı planlıyor. İrili ufaklı Saray hiziplerinin tamamı RTE sonrası dönemin hazırlıklarını yapıyor. Saray içi hiziplerden birinin darbe yapma olasılığı kesinlikle abartılı bir iddia değil. Geleneksel darbe biçimlerinden farklı bir darbe olasılığını ve muhtemel darbenin Saray içi dengeleri değiştirmekten öte muhalefeti parçalamayı hedefleyeceğini öngörmek için kâhin olmaya gerek yok.
15 Temmuz’da Cemaatçilere yönelik gibi lanse edilen süpürme operasyonunun 20 Temmuz’dan itibaren demokratik kazanımları yok etme darbesine dönüşmesi planlı bir organizasyondu. Yakın gelecekte tezgâhlanması olası olan bir Saray Darbesi’nin olağan hedefi yine başta Kürtler, sosyalistler ve tutarlı demokratlar olacaktır. Saray’da ne tür entrikalar dönerse dönsün, Troliçe Hilal gibiler bu duruma ne kadar hazırlanıyor olursa olsun, demokrasi güçlerinin “Biz de hazırız” diyerek planı bozmaya hazırlanması gereken günler yaklaşıyor.