Kürt sorununda ancak zihniyetini değiştirmiş olanlar muhatap olabilir ve sorunu çözülebilir. Mesela AKP-MHP faşizmi var oldukça Kürt sorunu çözülemez. Zira faşizm Kürt varlığının inkarı üzerinden kendini var etmektedir
Salih Yılmaz
Bugünün Türkiye’sinde ihtiyacı en fazla duyulan olgu karşı karşıya olunan konunun gerçek anlamını kavramak ve buna göre bir yaklaşım içerisinde olmaktır. Türkiye’de böyle bir sorun vardır. Bu sorun çözülmeden ne Kürt sorunu ne de Türkiye’nin diğer önemli ve temel sorunları çözülebilir. Doğru anlama ve yaklaşım sorunları olmasaydı AKP-MHP iktidarının içte ve dışta bu kadar zayıf olduğu bir süreçte siyasetin ve demokrasi güçlerinin örgütlü toplumsal güce ve iradeye dayanarak çıkış yapmaması düşünülemezdi. Ama böyle bir sorun olduğu için bu durum gerçekleşmiyor. Türkiye’de meseleler yanlış ele alınıyor. Yanlış ele alındıkları için de sorunlar çözülemiyor. Neredeyse tüm meseleler ters ele alınıyor. Türkiye’de devlet ve iktidar zaten herhangi bir meseleyi çözmek istemiyor. Tersine sahip olduğu zihniyet ve izlediği politikalardan dolayı sorunları daha da büyütüyor, daha da ağırlaştırıp çözülmez duruma getiriyor. Demokratik siyasetin ve muhalefetin bunun alternatifini ortaya koymaları gerekirken buna yeterince cevap olunamıyor.
Türkiye’de toplumsal iradenin örgüt ve eyleme dönüştürülmüyor olmasının nedeni sadece AKP-MHP faşizminin uygulamaları değildir. Elbette faşizmin varlığı her şeyin önünde engeldir. Faşizm var oldukça toplumun hiçbir sorunu çözülemez. Ancak faşizmin aşılması da önemli bir sorundur ve tıpkı toplumun önemli meselelerinde olduğu gibi faşizmi aşmak da onu doğru anlamayı ve buna göre bir yaklaşım içerisinde olmayı gerektirir. 2015’ten beri iktidarda olan ve dışarıdan da önemli destekler gören AKP-MHP faşizminin aşılması ve demokratik bir sistemin geliştirilmesi için çok yazılıp çizildi. Buna rağmen faşizme karşı mücadele ve faşizmin aşılması konusunda hala doğru anlama ve yaklaşma sorunu çözülmüş değil. Bu durum faşizmin ömrünü uzatmaktadır. Fakat bununla birlikte yetersiz de olsa demokrasi güçlerinin yürüttüğü mücadele ve özellikle de toplumun AKP-MHP iktidarına karşı aldığı tutum AKP-MHP’yi iyice zayıf duruma düşürmüştür. AKP-MHP’yi zayıf düşüren temel faktör toplumun bu karşı duruşudur.
Türkiye’de Kürt sorunu bir inkar sorunudur. Kürt gerçekliği kabul edilmediği, reddedildiği, inkar edildiği için Kürt sorunu ortaya çıkmıştır. İnkarcı zihniyet sürdüğü için de Kürt sorunu varlığını korumaktadır. Tarihte Kürt sorununda olduğu gibi inkar sonucu ortaya çıkan ender sorunlar vardır. Yakın tarihte kapitalizm ve sömürgecilik sonucunda ortaya birçok sınıfsal ve ulusal sorunlar çıktı. Bu duruma karşı sınıf ve ulusal kurtuluş mücadeleleri geliştiler. Fakat hiçbirisinde durum Kürt halkının yaşadığı durum gibi değildi. Bu farklılık maruz kalınan sömürünün büyüklüğü, ödenen bedellerin çokluğundan kaynaklanmıyor. Kürtlerin varlığı kabul edilmiyor, inkar ediliyor. Kürt sorunun kilitlendiği nokta burası oluyor. Dünyanın diğer yerlerinde bu şekilde bir inkarcılık yoktur. Ulusal kurtuluş hareketleri inkarcılığa karşı değil de sömürgeciliğe karşı mücadele etmişlerdir. Ulus olarak özgürleşmenin savaşımını vermişlerdir. Kürtlerde ise durum bu bakımından farklıdır. Kürtlerde varlıklarının inkarı söz konusudur. Kürdistan ülkesi ve Kürt toplumunun maddi ve manevi değerleri Türk uluslaşmasının yayılma alanı ve kültürel dokusu haline getirilmek isteniyor. İstenmekle kalmıyor tabi, bu yaklaşım yüz yıldır sürüyor. Dolayısıyla Kürtler özgürlük sorunlarını çözmeden önce varlık sorunlarıyla karşılaşıyorlar. Kürtlerin yürüttüğü mücadele için varlık-yokluk mücadelesi denmesi boşuna değildir. Bunun böylesi bir anlamı vardır.
Türkiye’de Kürt sorununu ele almada yanlış, yanılgılı yaklaşımlar söz konusudur. Kürt meselesi de Türkiye’nin en temel meselesi olduğundan ve bu da yanlış ele alındığından ötürü Türkiye’nin diğer meselelerini çözmek zaten mümkün olmuyor. Kürt sorununun temelindeki inkarcılık gerçeğini görmeden Kürt sorununa anlamaya ve çözmeye çalışan yaklaşımlar vardır. Kürt meselesinde yanlışlık temelden kaynakladığı için ortaya atılan hiçbir çözüm yöntem veya modeli doğru olamıyor. Son dönemlerde ortaya çıkan yanılgılı yaklaşımlardan biri Kürt sorununun çeşitli siyasi dengeler vb. hususlar temelinde pazarlık yapılarak çözülebileceğini sanmadır. Kürt meselesi pazarlık yapılarak, siyasi, idari, ekonomik ve diğer temel haklarının ne olacağının alt ve üst sınırının belirlenmesiyle, bu yönlü pazarlıkların yapılmasıyla çözülecek bir sorun değildir. Çünkü Kürtler inkar edilmektedir. Kürtlerin inkarından vazgeçilir, bu yönlü zihniyet değişimi yaşanırsa o vakit Kürt halkının diğer halklarla siyasi, idari, ekonomik ilişkileri tartışılabilir ve bu tartışmalardan belli uzlaşılara varılarak Kürt sorununda bir çözüme ulaşılabilir. Ama inkarcı zihniyet var oldukça bu durumun gerçekleşmesi mümkün değildir.
PKK Lideri İmralı’da devletle yaptığı görüşmeleri ve bu görüşmelerle kendi cephesinde yapmaya çalıştığı şeyi ‘devletin zihniyetini değiştirme’ çalışması olarak tanımlamıştır. Nitekim o dönem devletin zihniyeti değişmediği için Kürt sorunu da çözülmemiştir. Bugün de bu durum geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla Kürt meselesinin çözümünü ve çözümün muhataplarını düşünürken bu temel gerçeklik göz önünde bulundurulmalıdır. İnkarcılık olduğu için belli bir mücadeleler verilerek sonucuna ulaşmak mümkün olmuyor. Kürt sorununda ancak zihniyetini değiştirmiş olanlar muhatap olabilir ve sorunu çözülebilir. Mesela AKP-MHP faşizmi var oldukça Kürt sorunu çözülemez. Zira faşizm Kürt varlığının inkarı üzerinden kendini var etmektedir. Yani öyle dile getirildiği veya sanıldığı gibi herhangi bir güçle Kürt sorununu çözmek söz konusu olamaz. Böyle düşünmek Kürt sorununun gerçeğini anlamamak demektir.