Ragıp Zarakolu
Stockholm
Stockholm. 7 Ağustos Asuri Soykırımı anma günü. Bu arada 15 Haziran’ın da Süryani Soykırımı Anma Günü olduğunu hatırlatalım. Irak’ta 1. Dünya Savaşı sonrası kurulan İngiliz Manda yönetimi, Osmanlı’nın Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerinden oluşturulan bu yeni yapay devleti yönetmekte hayli zorlandı.
Sonunda 30 Haziran 1930’da İngiltere ile Irak arasında bir antlaşma imzalanarak, İngiliz ordusunun savunma garantisi altında Irak’ın, şeklen bağımsızlığını kazanması ile, başına Osmanlı Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal geçirildi. Bir çeşit özür niyetine. Çünkü bir zamanlar Büyük Suriye krallığı vaat olunmuştu. Irak ordusunu oluşturma görevi ise, eski Osmanlı zabiti Nuri Said Paşa’ya verildi. Faysal eğitimini İstanbul’da yapmıştı. Türkçe konuşuyordu Nuri Said Paşa gibi. Faysal’ın oğlu Kral Hüseyin ile birlikte 1958 darbesinde katledilecekti Nuri Said Paşa, başbakan iken.
Faysal kral olur olmaz ilk ziyaretini Atatürk Türkiye’sine yapacak ve çok iyi karşılanacaktı. Bu buluşmanın gündeminde yer alan en önemli konulardan biri de Kürt dosyası olacaktı.
İngiltere, Irak’a bağımsızlık tanıma yoluna girdiğinde, Irak’ta yaşayan Asuri (Nasturi) ve Keldaniler, oluşacak olan yeni Arap devletinde özerklik tanınarak güvenlik içinde olmak istediler. Benzeri statü tanınması talebi Kürtlerden de geldi. İngiltere, şeklen çekildiği birçok koloni gibi orayı da bugüne dek sürecek çatışmalar sarmalı içinde bırakmayı tercih etti.
Barzan aşireti 1931 yazında Büyük Zap Suyu’nun sağ kanadını kontrolü altına aldı. İstanbul’da Faysal ve Atatürk buluştuğunda bunun gündemde yer alması bu nedenle çok doğaldı. Yeni Irak ordusu Barzani güçleri ile baş edemeyince, işi bitirmek İngiliz hava gücüne kaldı. 1932 Haziranı’nda Barzani ailesi Türkiye’ye sığındı. Bir anlamda da Türkiye durumu kontrol altına almıştı.
24 Nisan 1915 sonrasında Ermeni aydınları yok eden İTF cunta hükümeti, 6 Mayıs 1916 tarihinde de Şam ve Beyrut’ta Arap aydınlarını idam sehpasında astı.
İttihat Terakki Cunta yönetimi 1914’te de Şeyh Abdulselam Barzani’yi idam etmişti. Bunun nedeni, 1908 Anayasa devriminden sonra özerklik arayışına girmeleriydi. 1909 Ekim’inde Barzaniler, Hakkari’de Kazan Vadisi’ndeki Nasturi Tiyari aşiretine sığınmıştı. Yine 1914 yılında Ege’de Rumlar zorunlu göçe tabi tutulmuştu. Bir güvenilmez bölge olarak görülen Hakkari yöresinde ise Nasturiler, Ege Rumları gibi katledilmemek için Urmiye yollarına düştüler. Rumlar Yunan adalarına, Nasturiler ise Doğu’ya. Ama orada da Kürt aşiret lideri Simko kıyım yapacaktı, liderleri Mar Şamun’u kalleşçe öldürdükten sonra. Onu da 1930 yılında İran Şahı kalleşçe katledecekti ya. Sahi, İran Şahı Pehlevi de 1934 yılında Atatürk’ü ziyaret edecekti değil mi? Ve Irak, İran ve Türkiye arasında 1934 yılında Sâdâbâd Paktı kurulacaktı. İngilizlerin sosyetik kralı Edward da Atatürk’ü 1936’da ziyaret edip, bölgede istikrar sağlayıcı rol üstlendiği için teşekkür edecekti.
Bir yandan da hak talep eden Kürtler, Nasuriler, Keldaniler “İngiliz ajanı” olmakla suçlanırken!
Ermeni soykırımının anma günü 24 Nisan, aslında Ermeni aydınlarının tutuklanma tarihi. Kitlesel kıyım ise 1915 Haziran’ında başladı, Süryanileri de kapsayarak. Bu nedenle Süryani soykırımının başlangıç tarihi olarak 15 Haziran’ın saptanması gerçekçi.
Pontos soykırımı 1916 yılında başladı. Ama Pontos Rumlarının bütünüyle kazınma tarihi olarak 19 Mayıs’ın seçilmesi de çok anlaşılır.
Türk ulus devleti, bunlar üstünde yükseldi. Irak Arap Devleti’nin yükselişinin simgesi ise, 11 Ağustos 1933 tarihinde özerklik talep eden Nasturi/Süryanilere karşı Irak ordusu, bazı Kürt ve Arap aşiretlerinin desteği ile Simele katliamını gerçekleştirdi. Sağ kalanlar Suriye’de Kamışlı ve aşağısındaki bölgeye sığındılar.
Bu nedenle 7 Ağustos, Asurilerin soykırım anma günü oldu. Süryanicede soykırım ile eş anlamlı kullanılan kelime Seyfo’dur. Seyfo, kılıç anlamına gelir. Hasılı çok eski bir tarihi anımsatır. İslam Barış Ülkesi diye anılır. Ama savaş hali, yani cihat sözkonusu olduğunda, mal, can ve ırz helal olur. Ve bunun çok eski bir tarihi vardır.
The Assyrian Genocide Research Center (Asuri Soykırım Araştırma Merkezi) yöneticisi Sabri Atman California Montebello’da Seyfo’yu anma konuşmasında özetle şöyle dedi:
“Soykırım tarihsel bir olgu olduğu halde yüzyılı aşkın süredir TC tarafından hala inkar olunuyor. Soykırım sağ kalanların asla unutmayacağı bir olaydır. Soykırım yarası hala iyileşmemiştir…İşlenen insanlığa karşı bir suçtur. Sadece bunun kabulü değil, sağ kalanların acısı ve yitirdikleri de tazmin olunmalıdır…Hadi TC’yi anladık, tarihi ile yüzleşmek istemiyor! Peki ya dünyanın geri kalanı? Amerika Birleşik Devletleri? Adalet sağlanana dek asla unutmayacağız ve susmayacağız!”