Kendi belirlediği alanda en güzel 100 metreyi koşanlardan biriydi Hasan Saltık. Kurucusu olduğu ‘Kalan’ müzik yapım şirketiyle ülkesinin olağanüstü zengin müzik birikimini dünyaya tanıtmakta inanılmaz bir başarı elde etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş tüm kültür bakanlarını üst üste koysak Hasan Saltık’ın başardıklarının yanından dahi geçemezler. Onlar da bunu bildikleri için, başka bir dünyanın mensubu sayıp cenaze törenine katılmaya gerek bile duymadılar. Hatta akıllarından dahi geçirmediklerini düşünüyorum. Üstelik Hasan’ın cenazesi Kartal Cemevi’nden kaldırıldı.
3 Haziran günü, hiç beklemediğimiz bir anda sevgili arkadaşımızın ölüm haberiyle sarsıldık. Konduramadık, yakıştıramadık ölümün soğukluğunu onun yüreğinin sıcaklığına. Üstelik de şu pandemi denen belanın dayattığı kısıtlamaların birazcık da olsa hafiflemeye yüz tuttuğu şu günlerde. Daha önümüzde bir yığın projenin hayata geçirilmek için sırada beklediği bir zamanda…
Kaderin garip bir cilvesi olsa gerek, aynı 3 Haziran günü, yolu Hasan’la hiç kesişmemiş bir başka dostumuzun ölüm haberi bu kez Ermenistan’dan, başkent Yerevan’dan gelip dağladı yüreklerimizi.
Halepli ünlü ozan Toros Toranyan Antepli bir ailenin çocuğu olarak 1928 yılında Zahle’de dünyaya geldi. Yokluk, yoksulluk içinde geçen yetim bir çocukluktan sonra Yerevan Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Mesleğini sadece geçimini sağlamak, ailesini geçindirmek için bir araç olarak gördü. Tüm benliğiyle edebiyata, yazın dünyasına hizmet etti ömrü boyunca. Kendisinin kaleme aldığı sayısız eserin yanı sıra, birçok yazarın salt el yazısıyla kalmış, basılamamış eserlerinin editörlüğünü üstlenerek basılmalarını sağladı. Ermenice edebiyatın bu en verimli evladıyla yollarımızın kesişmesi ise hiç unutamayacağımız anılar biriktirmemize yol açtı.
Benim de kurucu 25 üyesinden biri olduğum ‘Sayat Nova Korosu’ olarak, yazılarını zevkle takip ettiğimiz bu değerli ismi İstanbul’a davet etmeye karar verdik. Bir aya yaklaşan konukluğu esnasında Diasporadaki Ermeni yaşamı ve yazın hayatını konu ettiği dört konferansın dışında kentteki tüm yazar, gazeteci ve aydınlarla karşılaşacağı toplantılar düzenledik. Dönüşünde kaleme aldığı notları ise ‘Aras’ yayıncılık tarafından “İstanbullu Ermeniler çağırıyor” başlığıyla kitaplaştı. Halep’in yıkılması sonrası ömrünün son yıllarını önce Beyrut, ardından da Yerevan’da sürgünde yaşadı.
Hasan Saltık’ın ve Toros Toranyan’ın ölüm haberleri ulaştığında sevgili Adnan Genç’in kaybının acısı henüz dinmemişti. Adnan bu dünyadan alacaklı gidenler kervanına katılan gazeteci arkadaşımızdı. Kimliğini tanımlarken muhtemel önceliği Hemşinlilik olarak belirirdi. Sonrasında Beşiktaşlı ve en nihayet gazeteci… Oysa gazetecilik adına büyük bir emeğin somutlaşmış haliydi Adnan. “Yaşlılığımı böyle hayal etmemiştim” demişti bir dostuna. Bunu söylerken daha düzenli bir yaşam sürdürmek umuduyla bir huzurevine yerleşmişti. Ne denebilir ki? Huzurevinin duvarlarını da aşmıştı Covid 19. Geçtiğimiz Cuma akşamı çok katılanlı bir ‘Zoom’ oturumuyla andık onu da. Basılmamış yazıları bir vasiyet olarak duruyor masasında.
Emekleri önünde saygıyla eğilmekten başka ne yapabiliriz ki?