Küresel dünyada yaşanan Covid-19 pandemisi tüm dünyada ve ülkede bakım emeğinin yaşamın temeli olduğunu gösterdi. ‘Ev işleri’ diye küçümsenen, değersizleştirilen ya da şefkat, aşk, sevgi sözleriyle süslenerek zaten kadının yapması gereken doğal işler gibi gösterilen bakım emeğinin ücretsiz, karşılıksız ve güvencesiz yapıldığı evler, pandemi döneminde kadınlar için çok daha fazla emek ve zaman harcanan işyerleri oldular
Fatma Koçyiğit
HDK Kadın Meclisi olarak bir yıldır burada sırayla yazı yazıyoruz. Bu ay sıra bana geldiğinde, beni bir düşünce aldı. Ne yazacağım, ne yazmalıyım derken pandemi ile birlikte kör gözlerin bile görmeye başladığı -kadınların bakım emeği- üzerine yazmaya karar verdim. Bu kararı vermemin bir nedeni de “Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözünü (atasözü demiyorum) destekler mahiyette son aylarda yaşadığım sağlık probleminden kaynaklı bakıma hafif muhtaç olmam oldu. Üstüne üstlük bir yıldır bakım emeği-duygulanımsal emek üzerine tartışıp konuştuğumuz arkadaşım “babaanne” vasfıyla torun bakmaya başlayınca, bakım işinin ne kadar çetrefilli olduğunu, bünyesinde yaman çelişkiler barındırdığını bir değil bin kez daha görmüş oldum. Hatta dünyanın ve ataerkil sistemin biz kadınların karşılıksız olarak gerçekleştirdiğimiz bu emekle ayakta kaldığı sonucuna vardım. O zaman ne yapmalı nasıl yapmalı da bu sistemi durdurmalı ve kadınların aleyhine sürekli derinleşen eşitsizlikle nasıl mücadele etmeliyiz, diyerek her zamankinden daha fazla düşünmeye başladım. Tahmin edileceği gibi vaktim bol; ev işi, yemek yapmak, alışverişe gitmek gibi tarihsel işlerden azadeyim. Bu konfor alanını gördükten sonra sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kimse bu imtiyazlardan kolay vazgeçmez. Ne erkekler ne de ataerkil sistem… Kısa süren bu yaşamsal pratiğimi burada kesip daha ciddi satırlara başlıyorum.
Tarih içinde insan topluluklarına baktığımızda, hemen hemen her toplumda bakım işinden kadınların sorumlu olduğunu görürüz. Toplumsal – kültürel değişiklikler olsa da insanlık tarihi boyunca her toplumsal yapıda kadınların bakım işini sağladıkları değişmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kadınlar ve erkekler, eşit bireyler olarak görülmez. Bunun sonucu olarak; toplumsal işbölümü çerçevesinde değersiz görülen ve ücretlendirilmeyen ev işleri ile bakım emeğinden de kadınlar sorumlu tutulmaktadır.
Bakım emeği; ekonomileri ve toplumları ayakta tutan, çocuk, yaşlı, hasta ve engelli bakımını, bir yandan da yemek-temizlik-çamaşır-bulaşık gibi ev işlerini kapsayan işlere harcanan emektir. Görüldüğü üzere yaşamı kuran etkinlikleri içermektedir. Bu işler anne ve kadın olmanın doğal bir sonucu olarak görülmektedir. Ücretli emek piyasasında yer alsa bile hane içinde bu işleri uykumuzdan, serbest zamanımızdan feragat ederek yine biz kadınlar yaparız.
Küresel dünyada yaşanan Covid-19 pandemisi tüm dünyada ve ülkede bakım emeğinin yaşamın temeli olduğunu gösterdi. “Ev işleri” diye küçümsenen, değersizleştirilen ya da şefkat, aşk, sevgi sözleriyle süslenerek zaten kadının yapması gereken doğal işler gibi gösterilen bakım emeğinin ücretsiz, karşılıksız ve güvencesiz yapıldığı evler, pandemi döneminde kadınlar için çok daha fazla emek ve zaman harcanan işyerleri oldular. Evler okula, kreşe, lokantaya, fırına, kimya laboratuvarlarına dönüştü. Kamuda, özel sektörde işler dursa bile hanelerde üretim 7/24 hiç kesintiye uğramadı. Ayrıca salgının yarattığı korku, güvensizlik ortamının duygusal yükü de kadınlara yüklendi.
Kısacası pandemi yaşamsal ihtiyaçların karşılanmasının her şeyden önemli olduğunu bir kez daha gösterdi ve çelişkileri keskinleştirdi. Bu ortam kadınların hem ataerkil eşitsizliğe hem de ataerkil kapitalist sisteme karşı mücadelesini harekete geçirmek için yeni olanaklar da sağlıyor. Unutmayalım ki tam da bu dönemde yaprak kımıldamazken kadınlar sokaklarda erkek şiddetini protesto ettiler. İstanbul Sözleşmesi’ni savundular. Kadın cinayetlerine karşı seslerini yükselttiler.
Yeni özgür bir yaşam; ataerkil sistemle, erkek egemenliğiyle ve kapitalizmle mücadele ederek kurulacak. Eşitlikçi bir işbölümünün, eşitlikçi bir yaşamının, eşitlikçi bir dünyanın yolu tüm kadınların ortak mücadelesi ile açılacak.
Yeni Yaşamı biz kadınlar yaratacağız.
HDK Kadın Meclisi Üyesi*