Kardelen Taş*
Kadınların son yıllarda, hem ataerkil saldırganlığa, hem de faşizme karşı mücadelede tüm muhalefete ilham kaynağı olan direnci yükselmeye devam ediyor. Mücadelenin keskinleştiği, çelişkilerin derinleştiği, kapitalizmin kendini sürdüremez hale geldiği, krizin çözülüşe doğru geçtiği dönemde, her koşulda sokak muhalefetini terk etmeyen kadınlar yolsuzluğa, yoksulluğa, güvencesizliğe, doğa ve yaşam alanlarının talanına, toplumsal müştereklerin hak ve özgürlüklerin gaspına karşı yükselen ayaklanmalarda, tüm direniş alanlarında mücadelenin en önünde yer alıyor.
Pandemi koşulları fırsat bilinerek uygulanan politikalar, hem kadınlar üzerindeki baskı ve şiddeti, aynı zamanda doğa üzerindeki talanı da arttırıyor. Kadınlar tüm dünyada, ekolojik yıkıma karşı direnmeye devam ediyor. Yaşanan ekolojik yıkımlar sonucu ilk olarak kadınların maruz kaldığı eşitsizlikler derinleşiyor. İklim değişikliğinin ekolojik bir kriz haline geldiği, doğanın tüm bileşenlerinin çoklu bir saldırıya maruz bırakıldığı günümüz koşullarında kadınlar; Kaz Dağları’ndan Hasankeyf’e, Cerattepe’den İkizdere’ye ülkenin dört bir yanından yükselen ekoloji direnişlerinde ön saflarında yer alarak mücadele olanaklarını da işaret ediyor.
Tüm dünyada LGBTİ+ haklarına, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kadın kazanımlarına saldırılarını arttıran erkek devletlerin ittifakına karşı, direnen kadınların kalabalığını hatırlayarak yürüyoruz. Ve biliyoruz, bin yıllardır süren bir mirasın son yüzyıla sığmış hikayelerinden biliyoruz. Her hikaye bir direnme yöntemi. Ve aynı zamanda her direniş bir miras bırakıyor, bazen an’da kaybedilen zamanda kazanılıyor ve dün, bugün, yarın içinde anlamını ve yerini elbet buluyor. En gündelik hikayelerle öğretiyorlar bize çağın tüketmeye çalıştığı varoluş biçimi ve yöntemimizi. Yani direnişi…
Kadın özgürlük mücadelesi, hızla kitleselleştiği, yayıldığı ve belki de radikalleştiği bir dönemi kucaklıyor. Kolektif bir kadınlık bilinci yeşeriyor, kadın hareketinin kolektif öznesi yan yana geliyor. Halkları buluşturan HDK zemini, kadınları da buluşturuyor. Çünkü bizler birçok kadının düşüncelerini ve deneyimlerini paylaştığı yaşayan bir hareketiz, onun deneyimine sahibiz. HDK Kadın Meclisleri olarak; emeği görünmez kılınan, ötekileştirilen, dili, kültürü varlığı yok sayılan, tutsak edilen, nefret söylemleriyle katledilen bütün kadınlar olarak bir aradayız.
Bizler faşizme karşı birleşik bir kadın mücadelesinin emekten, barıştan ve özgürlükten yana olanların ortak mücadele yürüteceği bir zemin yaratılması görevi ile karşı karşıyayız. Konferansımız; 11.Dönem’e doğru giderken; “Erkek Devlete Karşı Buradayız, Direnişteyiz, Biz Kazanacağız” diyen kendi sesini ve sözünü ifade etmek isteyen tüm kadınlaradır. Bugün kadın mücadelesini ve örgütlülüğünü büyüterek, kadın mücadelesinde kazandığımız alanları tutarak ama aynı zamanda da yeni hedeflerle de yürüyeceğiz.
Doğanın yeniden doğduğu günleri kuşandık, bedenlerimiz; harlanan ateşin sönmeyen dansına eşlik etti. Biz kadınlar tüm farklılıklarımız ve renklerimizle aynı ritmi duyuyor, tüm seslerimizle aynı halayların zılgıtı oluyoruz. Baharı; kışa direnen tohumların inadı ve ısrarıyla istiyoruz.
Unutmadan; mutlaka kazanacağız!
*HDK Kadın Meclisi Üyesi