Murat Çakır
Burjuva medyasına bakılacak olursa, bugün Cornwall’de sona erecek olan G7-Zirvesi “21. yüzyılın uluslararası ilişkilerinde belirgin bir dönüm noktasını” marke etmiş olacak. Zirvenin sahiden de belirgin bir dönüm noktası olacağı şüphe götürmüyor, zira Biden yönetimi altındaki ABD emperyalizmi Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) yönelik saldırganlığını kurmakta olduğu yeni ittifaklarla artıracak. Aynı zamanda da şimdiye kadar ÇHC konusunda hayli çekimser tavır takınan Alman sermaye fraksiyonlarını planlara katılmaya daha çok zorlayabilecek.
Dünya çapındaki stratejik rekabetin merkez üssü hâline gelmiş olan Hint-Pasifik bölgesi üzerinde oluşturulacak askeri ve ekonomik hakimiyet Biden yönetimi tarafından birincil öncelik olarak görülmekte. Zaten bu nedenle Trump dönemindeki tüm stratejik yaklaşımlar rafa kaldırılarak bir “Pasifik NATO’su” oluşturulmaya çalışılmaktadır. Anımsanacağı gibi, Biden daha göreve gelir gelmez, “kritik teknolojiler için gerekli olan hammaddelerin güvenli tedarik zincirlerini tek başımıza koruyamayız” tespitini yapmış ve Avustralya, Hindistan ve Japonya ile birlikte oluşturulan “Quadrilateral Security Dialogue”, kısaca Quad’ın (bunu Dörtlü Çete olarak okuyabilirsiniz) militaristleştirilmesine hız kazandırmıştı.
Avustralya ve Japonya’nın ABD ile olan askeri ilişkilerinin derinliği biliniyor. Yeni olan Hindistan’ın ÇHC’ne açık tavır alarak bu iş birliğine katılmasıdır, ki Fransa ve Britanya’nın deniz kuvvetlerini bölgeye göndererek Quad girişimlerine destek çıkmaları, Pasifik sularının daha da ısınmasına ve gerilimlerin artmasına neden olacaktır.
Cornwall’de gerçekleştirilen G7-Zirvesi’nin bir diğer hedefi, resmi olarak açıklanmamış olsa da Brezilya-Rusya-Hindistan-ÇHC ve Güney Afrika tarafından kurulan ve “BRICS” olarak adlandırılan iş birliği platformunun zayıflatılması ve nihâyetinde dağıtılmasıdır. Zirveye Hindistan’ın yanı sıra Güney Afrika’nın da katılmış olması, bu planların çoktan uygulanmaya sokulduğunu göstermektedir.
G7 alternatifi olarak tasarlanan BRICS içindeki çatlaklar ne zamandır büyümekteydi zaten. Hindistan-ÇHC arasındaki ilişkiler bozulmuş, Brezilya’daki ırkçı-faşist Bolsonaro yönetimi BRICS’e ilgisiz kalmıştı. Bu durumda Rusya ve ÇHC’nin tek başlarına BRICS’i ayakta tutmaları zorlaşmakta. Bu yıl Hindistan’da yapılması planlanan 13’üncü BRICS Zirvesi’nin belirsiz bir zamana ertelenmesi de bunun işaretidir.
O açıdan Biden yönetiminin daha G7 Zirvesi başlamadan hedefleri açısından bir hayli başarılı olduğu söylenebilir. Şimdi önemli olan nokta, ÇHC konusunda çekimser kalan Alman emperyalizminin “doğru” çizgiye çekilmesidir. Görüldüğü kadarıyla aynı tarihlerde Federal Parti Kurultayı’nı gerçekleştiren ve iktidar ortağı olmaya hazırlanan Transatlantikçi Yeşiller bu görevi halletmeye gönüllüler. Alman Yeşilleri, açık Rusya düşmanı yaklaşımları ve ÇHC’ne yönelik saldırgan tavırlarıyla ABD emperyalizminin AB içindeki en güvenilir partneri olmuşlardır. Yeşilleri hâlâ “sol” cephede görenler ne kadar yanıldıklarını yakında anlayacaklardır.