Metin Yeğin
Brezilya’da topraksızlarla birlikte, 12807 kişi, 275 kilometre yürüyorduk. -Covid olduktan sonra bu mesafeleri, sokakları artık yürüyemeyeceğim diye oldu hep endişem!- Bir kamp yerine ulaştığımızda bütün devasa çadırlar kurulmuş, eşyalarımız, herkesin kalacağı yerin önünde buluyorduk. Oturunca önümüze sıcak yemek geliyordu. 12807 tabak sıcak yemek, dört çeşit, meyvesiz de olmaz.
Sonra seminerler başlıyordu. Yine büyük bir çadırın içinde bir konuşmacı oluyordu her gün, Brezilyalı entelektüellerden, devrimcilerden. Ya çadıra gidip dinliyordunuz ya da kaldığınız yerde, küçük el radyolarından, MST yayınından takip edebiliyordunuz konuşmayı.
İşte böyle konuşmalardan birinde, Leonardo Boff, konuşuyordu. Hristiyan devrimcilerin, ‘Özgürlük Teolojisi’nin en önemli öncülerinden, teorisyenlerinden biriydi Boff. Yaptığı konuşmada sudan söz etti. Özetle ‘Tanrının suyu herkesindir, satılamaz’ diyordu. Sonra kendisiyle oturmuştuk, -bir gün yürüyüş sonrasıydı yine. Yorgunduk belki ama güzeldi ağaç gölgesi ve Amazon’nun bir kolu akıyordu yanıbaşımızdan. Arkadaşlar nehre girmişler, bacak ağrılarını suya yatırıyorlardı, neşelerini birbirlerine bulaştırıyorlardı.- Türkiye’den geldiğimi öğrendiğinde Dicle ve Fırat üzerinden, ülkeler arasında çıkacak su savaşından bahsetti bana. Hasankeyf’in yüz yılların yaşanmışlığının üstüne, inşa edilen dehşet verici bir baraj olduğunu anlattı…
Ben ona anlatmadım o bana anlattı ve o sırada ‘Suriye’ savaşı da ortada yoktu.
Birleşmiş Milletler’in son su raporuna göre, dünya baş aşağı gitmeye devam ediyor. Türkiye de bu susuzluk kervanının en son üyelerinden biri. Çok değil 2040 yılında, bu topraklar da tamamen susuz topraklardan biri olacak. Hani haberlerde gördüğünüz çatlak çatlak. Bilmem o zaman ne işe yarar o tapular.
Viranşehir’de anlatıyordum dinleyenlere, ‘Hadi bir oyun oynayalım’ diyordum. ‘Herkese 20’şer kilo su veriyorum bunu 5 gün idare edeceksiniz. Birinci gün el yüz yıkama, abdest alma mesela, günde iki kere ve su içme. Üçüncü gün bu yıkanmaları azaltmanız lazım yetmeyecek su, belki bir yüz yıkama. Dördünce gün, ondan da vazgeçelim ve insan su azken ne kadar da çok susar. Ve beşinci gün son kalan yarım bardak suyu içip oyundan kurtulabilirsiniz, toz toprak içinde ve ter işte sıcak da hava. Kutluyorum sizi’ diyordum.
Ah diyordum bir şey unuttum. Siz çıktığınızda çocuğunuz girecek içeri. Umarım ona su bırakmışsınızdır…