Kenan Kırkaya
Tiyatro deyip küçümsemeyin. Sanatın görevi gerçeği eğip bükmek, mecrasından saptırmak değil; dosdoğru, son derece etkili ve yaratıcı yöntemlerle yeniden sunmaktır. Sanat gerçeğin yansıması, edebiyat gerçeğin ruhudur. Açılıp kapanan perde, akan hayatın dönemsel kesitleridir.
Şu sıralar Ankara’da sergilenen iki ayrı tiyatro gösterisi izlenme rekorları kırıyor. İzleyici sayıları 80 milyonu çoktan aştı; dünya alem olan biteni canlı canlı izliyor. İlkinin adı Reisler Savaşı. Konusu, mafya-siyaset-bürokrasi ilişkisi. Üstelik kurgusal hiçbir tarafı yok, baştan sona doğaçlama, belgesel tadında. Bu oyunda yok yok. Her sahne içinde yüzlerce yeni oyun barındırıyor. İhtiras, ayak kaydırma, entrika, her türlü dümen, cinayetler, uyuşturucu trafiği, dostların çıkar uğruna birbirini harcaması, hesapsız servetler ve servet transferleri, el konulan marinalar, karşılıklı suçlamalar… Ana karakterlerin tamamı takım elbiseli, çakarlı lüks arabalara binen forslu adamlar. Tamamının elinde tespih, arka fonunda milliyetçi-dinci semboller; birbirlerine racon kesiyorlar. Dillerinden “namus, şeref, vatan, millet, ülke” kavramları eksilmiyor.
Çürüme büyüdükçe bu toplumsal kavramlar keskinleşiyor. Ortalığa pislik saçıldıkça, irin patladıkça, olayın tarafları “namus, şeref, vatan, millet” sloganlarını daha yüksek sesle haykırıyor. Operasyon gazetecileri ilişkiler ağının tam göbeğinde. Hepsinin ortak özelliği çıkar birliği yapmış olmaları, bunu da topluma kaşı saldırılar üzerinden sağlamış olmaları. Ama tiyatro sahnesinin kuralıdır; duvarda asılı duran tüfek mutlaka patlar. Çatapatlar daha yeni patladı, o yüzden ortalık daha da şenlenecek. Şimdilik sahnelenen küçük reislerin çekişmesidir, büyük reisler sahnede gözükmedi bile. Onlar da bir görünmeye başlasın o zaman seyreyleyin cümbüşü.
İkinci oyun Yargılama Komedyası. Kobanî Davası adıyla sergilenen bu oyun uzun yıllardır sahnelenin oyunların hiç de yeni olmayan başka bir versiyonundan ibaret. İlkinin aksine bu oyun tamamıyla kurgusal. Senaryosu ilk oyunun aktörleri tarafından yazıldı. Amacı ilk oyunda ortaya çıkan hakikatlerin gölgelenmesi, görünmez kılınmasına yönelik. İlk oyunun mağdur ettiği kesimler bu komedyada kurban olarak sunulmak isteniyor. Unuttukları bir şey var; sanat gerçeğe sadıktır. Onlar ikinci oyunla ilk oyunda ortalığa saçılan hakikatleri gölgelemeye çalıştıkça mafya-siyaset-bürokrasi üçgeninde yaşanan çürümüşlüğün sebepleri daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor ve toplum, sergilenen ikinci komedya olmadan ilk oyundaki çürümüşlüğün yaşanmayacağını gittikçe daha iyi görmeye başlıyor. Yargılama Komedyası kurgusal ama hakikat kurguya galebe çalar her zaman. Orada da hakikat yerli yerine oturmaya başladı. Yargılananlar yargılıyor, suçlayanların suçlu oldukları kanıtlanıyor. Oyun ilerledikçe yeni sahneler açıldıkça, komedya gerçek ismine kavuşuyor: Saltanatın Çöküşü!
Zamanı gelmiş değişimi durdurmanın imkanı yok. Belki 2 yıl sürecek belki 5 yıl sürecek ama kaçınılmaz son yaklaştı. Bu acılı ve sancılı değişim mutlaka bütün bu entrikaların, çürümüşlüğün son bulacağı bir gelecek müjdeliyor.