Hüseyin Aykol/İÇERİDEN
Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Diyaveddin Turhan, 10 Ağustos 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Neredeyse üç yıldır gazetemizi takip edemiyoruz. Konuyu AYM’ye kadar götürdük bakalım ne olacak? Geçen üç yıl içinde gelenler oldu; gidenler oldu. Biz burada 7 arkadaş kaldık. İşte kimi yerlerde balık istifi kimi yerlerde böyle birkaç kişi. Bu da bir politika olmalı. Genel olarak iyiyiz. İki yıla varan pandemi sürecine rağmen sağlığımız iyidir. Virüse (ailelerimizden yakalananlar olsa da) biz yakalanmadık. İlk aşılarımızı olduk. 250 günü geride bırakan açlık eyleminin bir ucundan tutup yürüyoruz. İçeriyi bilirsin, zamanın çoğu okuma yazmayla geçiyor. Siya Çınar ve Murat Türk arkadaşların roman-senaryo çalışmaları oldu. Ben de kendimce yardımlarda bulundum. Bir nevi ilk okurları ve eleştirmenleri olmuşum. Bu da az değil hani:)
Dışarıdaki hava, yaklaşım, saldırı, baskı içeride hemen yansımasını bulur. Kesintisiz 6 yıldır süren konsept elbette yansıyor. Fiziki bir baskıdan söz etmek doğru olmaz. Daha çok çeşitli yönetmeliklerle hak gaspları biçiminde bir yaklaşım var. İşte şartlı tahliyeyi yeni şartlara bağladılar. Neredeyse pişmanlık yasası haline getirdiler. Biz 1990’ların başlarında müebbet hapis cezası alanların tahliyeleri yaklaşınca böyle bir yönetmelik çıkarıldı. Ve geriye doğru işletiliyor. Tam bir hukuk garabeti.
Pandemi başladı başlayalı açık ziyaret yok, fotoğraf çekimi yok, son bir yıldır kapalı ziyaretler yeniden başladı. O da ayda iki kez ve iki kişiyle sınırlı. Ailelerimiz uzak olduğu için biz ondan da yararlanamıyoruz. Bölgemizdeki gelişmeleri ailelerimizden edindiğimiz kimi kırıntılarla anlamaya çalışıyoruz. Havuz medyasını da tersten yorumluyoruz. Yaklaşık bir ay önce D-4 odasından B-4 odasına taşındık. Odalar hemen hemen aynı ama burada daha içte.”
* * *
Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nin tekli hücrelerinden birinde kalmakta olan Zeynep Avcı, 28 Haziran 2021 tarihli mektubunda özetle şöyle diyor: “Kartınızı alalı biraz zaman oldu! Tabi sağlık problemlerimden dolayı o günlerde hastane gelişlerim oluyordu. Kalp kapakçığımda oluşan romatizmal bir durumdan ötürü biraz sıkıntılı gidiş gelişlerdi. Zaten pandemiden dolayı hastane vb. gidişleri uzun süre yapılmıyordu. Şimdilerde de her gidiş sonrası ‘karantina’ süreçleri yaşanıyor. Benim koşullarımda pek değişen bir şey olmuyor açıkçası. Ağırlaştırılmış müebbet koşulları olunca havalandırma saatimde eksilmeler oluyor o kadar. Yoksa pandemiden önce de doğal karantina yaşıyorduk. Yine de iyi olmaya çalışıyoruz. Başka da şansımız yok değil mi?”
* * *
Trabzon-Beşikdüzü T Tipi Cezaevi’nde bulunan Nevzat Çapkın, neredeyse 29 yıldır içeride bulunuyor. Müebbet hapis cezası almış bir mahpus olarak şartlı tahliyesi 30 yıl içeride kaldıktan sonra gerçekleşecek. Ancak önceki yıllarda çıkan infaz kanununa göre, içeride son bir yılı kalan mahpus, ilçe cezaevine gönderiliyor ve orada bir-iki hafta içinde denetimli serbestlikle tahliye olabiliyor. Nevzat Çapkın’a Trabzon’da ilçe cezaevi yok, o nedenle denetimli serbestlik hakkını kullanamayacaksın denilmiş. Oysa söz konusu kanun, illaki aynı şehirdeki bir ilçe cezaevine sevk edilir, demiyor. Nitekim son günlerde içeride uzun yıllar kalmış İzmir’deki kimi mahpusların epey uzaktaki ilçe cezaevine sevk edildiğini, oradan da denetimli serbestlik uygulanarak tahliye edileceğini daha yeni duyduk.
* * *
Menemen T Tipi Cezaevi’nde bulunan Cihan Özyıldız, 2 Ağustos 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bulunduğumuz cezaevi güya tutukevine dönüştürüldü. Bu yüzden biz hükümlülerin burada kalmaması gerekir artık. Ancak iki yıldır pandemi gerekçe gösterilerek ya da disiplin cezaları bahane edilerek yok yere burada tutuluyoruz. Siyasi mahpus olarak sadece 6 kişi kaldık ama İzmir’deki diğer cezaevlerine gönderilmiyoruz. Son yargı paketine göre, ziyaret saatlerimiz 90 dakikaya çıkarıldı. Fakat burada uygulanmıyor. Halen görüşler 50 dakika ile sınırlı. Oysa bizim ziyaretçilerimiz Diyarbakır ve çevre illerinden gelen kişiler.”
* * *
Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlik Cezaevi’nde bulunan Mehdi Boz, 2 Ağustos 2021 tarihli mektubunda -özetle- şöyle diyor: “Eski sağlık sorunlarım devam ederken, şimdi de diş ağrılarım başladı. Şu anda üç dişimin acilen çekilmesi gerekiyor. Ancak hapishane çıkışında jandarmanın ‘ağzını aç da içine bakayım’ şeklindeki rencide edici tavrı yüzünden cezaevi kampüsü içindeki hastaneye gidemiyordum. Sonunda ağzımın içini göstermeden hastaneye gidebildim. Ancak bu kez de diş hekimi kelepçelerimi açmadan muayene etmek isteyince, böylesi muayeneyi kabul etmeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine cezaevine ve odama tedavim yapılmaksızın geri getirildim.”
* * *
KİTAP: Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Siya Çınar’ın “Siya’nın Güncesi” isimli eseri, Aryen Yayınları’ndan ikinci baskı yapmış. Siya Çınar’ın ailesi, bu kitabı bana posta ile göndermiş ama kitap kendilerine geri dönmüş. Bana her hafta yirmiye yakın mektup ya da koli geliyor. Onlar gelirken, söz konusu kitap niye gelmesin, anlayamadım. Umarım adresi doğru yazmışlardır!
MEKTUBU GELENLER
Zeynep Avcı – Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi
Nevzat Çapkın – Beşikdüzü T Tipi Cezaevi
Naif Bal – Bolu F Tipi Cezaevi
Mehdi Boz – Elazığ 1 nolu T Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Cihan Özyıldız – Menemen T Tipi Cezaevi
Diyaveddin Turhan – Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi
Siya Çınar – Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi