İÇERİDEN
Kocaeli-Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan ünlü çizerlerimizden Mahmut Ulusan 2 Mart 2021 tarihli mektubunda özetle şöyle diyor: “Bu benim içerideki 25. Newroz’um olacak! Yani ben de içerideki çeyrek asrımı deviriyorum. Artık gönül rahatlığıyla yazabilirim; öyle 25 yılım dolmadı diye kompleks falan yapmama gerek yok yani:) Ben de 25. yılıma girince doğrusu o kadar heves edilecek bir şey olmadığını da fark ettim. İçerideki 25. yılım ne kadar gevşek davrandığımızın da kanıtı aynı zamanda maalesef; hem halk olarak hem de birey olarak. Belki de utanılması gereken bir durumdur bu. Ama biz nedense bunca uzun yıldır yatmaktan kendimize övünç kaynağı çıkarıyoruz. Züğürt tesellisi bile değil yani. Oysa çoktan çıkmamızı gerektiren bir pratiğin sahibi olmalıydık.” Daha sonra eşimin 8 Mart’ını ve benim ve eşimin Newroz’umuzu kutlayan Sayın Ulusan, bence kendisi için haksızlık ediyor. Mevcut devlet anlayışının içeriye -hem de çok uzun süreli olarak- attığı her bir kişi, çok bilinçli olarak seçilmiştir. Onlar ülkesini ve halklarını çok seven ve onlar için bir şeyler yapmaya çalışan kişilerdir. Hem içeridekilerin dışarıya çıkması hem de -hatta- yurt dışına gitmek zorunda kalanların ülkelerine dönebilecek koşulları sağlamak bizlere düşüyor. Bunun için mücadele veriyor muyuz? Evet, ama henüz yeterli değil galiba!..
* * *
Van F Tipi Cezaevi’nde bulunan Metin Uyar, 14 Mart 2021 tarihli mektubunda özetle şöyle diyor: “Size en son yazdığımda babam Çetin Uyar ile aynı hücrede kaldığımı belirtmiştim. Siz de o zaman zindandaydınız. Ben Van Yüksek Güvenlikli Zindanı’nda babam ile aynı hücreyi paylaşıyorken, bir sabah apar-topar beni duvarları bitişik olan Van F Tipi Zindanı’na getirdiler. Bir yıl boyunca tecritte kaldım. Güvenlik gerekçesiyle var olan -kısıtlı bile olsa- yaşam haklarım elimden alındı. Mektuplar, kitaplar, oda malzemeleri birçok şey ortadan kayboldu ya da bir gerekçeyle yasaklı denilerek verilmedi. Bir yıl dört aydır üstü tel örgülerle kapalı bir odada iki arkadaşla beraber kalıyorum.
Yıllardır sizin bir okurunuz olarak iki yıldır size ve yazdıklarınıza ya da gazetenize ulaşamıyoruz. Bize verilmeyen gazetelerin halen teslim olmadıklarını biliyoruz. Yaşadığımız ülkede son 40 yıldır zaten bir pandeminin olduğu ortada. Kısıtlamalar, yasaklamalar, izolasyonlar, kimsesiz mezara gömmeler, toplu halde bir araya gelememeler, karantinaya almalar ve bir sürü şeyi yıllardır yaşıyoruz. Onun için Covid-19 hastalığının bizler üzerinde o kadar bir etki yaratmadığını açıkça söylemek isterim.
Bu arada, güneşimizi karartamazsınız sürecini büyük bir moral ve coşku içerisinde dönüşümlü olarak devam ettiriyoruz. Aynı şekilde pandemi sürecini de bir üretim fırsatına çevirmeye çalışıyoruz. Birçok arkadaşın yaptığı gibi, benim de ‘kendin olma’ (xwebun) adında bir deneme çalışmam var. Bunu dışarıya ulaştırmaya çalışıyorum. En azından durmadık ve durmayacağız.”
* * *
Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan M. Sait Zambak, 7 Mart 2021 tarihli mektubunda özetle şöyle diyor: “Bir ara hepimiz hasta olduk. İyileştik. Test yapılmadığı için korona olup olmadığımızı bilmiyoruz ama iyileştik. Birey olarak da durumumuz çok iyidir. Güzel olana odaklanmış olmak, sağlam dayanakların için dünyamızı besliyor olması moral kaynaklarımızı sürekli canlı tutuyor. Sanki cezaevinde değilsin, hep moralli ve coşkulusun, torunların var ama hiç de dedelere benzemiyorsun, diyorlar.
Bizim buradaki muhabbetler de tahliye zamanına doğru kayıyor. Çoğumuzun 3-4 yılı kalmış durumda. Benimki de 4 yılın altına düştü. Tam olarak söylersem, 3 yıl 9 ay kaldı. Gerçi 1 yılın altına düşenler de bulunuyor. Ama yeni infaz sistemi ve denetimli serbestlik olayı bize problem çıkaracak gibi görünüyor. Sanki 30 yıl değil de, 36 yıl yatırmak istiyorlar. Bu konularda hukuki bilgiye ihtiyacımız var. Bu konuda bize yardımcı olabilirseniz, seviniriz.”
* * *
Erzincan Kapalı Cezaevi’nde bulunan Gökhan Aygün, gazetemizi içeride okuyamadıkları için ülkede olup bitenden ve dosya arkadaşlarının nerelere sevk olduğundan habersiz olduğunu yazmış. Kim bilir belki de yapılmak istenen budur. Diğer günlük gazetelerin uyması gereken kurallara uyarak yayınlanmakta olan ve Türkiye’de tüm bayilerde satılan gazetemizin cezaevlerindeki okurlarımıza ‘yasaklanmasını’ biz de anlamakta güçlü çekiyoruz.
* * *
Ankara-Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde ilk duruşması 26 Nisan 2021 günü yapılacak olan 108 sanıklı Kobanê Davası’nın sanıkları da bulunuyor. Eski milletvekili ve HDP PM üyesi oldukları için davaya konu edilen kişiler, tam 6.5 yıl önce olmuş olayları hatırlayıp, iddianameye karşı söyleyecekleri laflar için sıkı bir hazırlık içindeler. Şimdilik iddianamesi Başsavcılığa iade edilen HDP’nin kapatma davası, Kobanê Davası’nı da etkileyecek. Her iki davaya yargının yaklaşımı da, ülkemizin geleceğinin nasıl şekilleneceğine ışık tutacak. Biz gazeteciler, olup bitenleri sizler için izlemeye devam edeceğiz.
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Gökhan Aygün – Erzincan Kapalı Cezaevi
Mahmut Ulusan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
M. Sait Zambak – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Metin Uyar – Van F Tipi Cezaevi