Hüseyin Aykol
Türkiye’den birçok gazetecinin Şam’a gidip Öcalan ile röportaj yaptığı yıllardı. Ben de gittim. Şam’a uçakla ulaştım ve bir otele yerleştim. Beni Öcalan ile görüştürecek telefonu bekliyorum. Bu arada, odadaki televizyonu açtım seyrediyorum. Sadece Suriye kanalları çıkıyor. Üç kanal vardı sanırım. Arada yayınlanan reklamlar dikkatimi çekiyor. Genelde kâğıt mendil üzerine. Otomobil, ev ya da elektronik aletlerin reklamı yok.
Suriye 1990’lı yıllarda ulusal geliri 1-2 bin doları geçmeyen oldukça yoksul ülkelerden biriydi. 10 yıl öncesinde de ülke, anlattığım düzeyden çok fazla gelişmemişti. Ancak Batılı emperyalistlerin Suriye yönetimini kendi istedikleri çizgiye çekme ‘operasyonu’ ülkede en az 600 bin kişinin ölümüne, en az 6 milyon kişinin yurt dışına kaçmasına ve içeride de yine 6 milyon kişinin evinden-aşından olmasına neden oldu. Bu rakamlar yeterince kötü ama yerle bir olan şehirler yüzünden Suriye ekonomisi en az 50 yıl geriye gitti. Peki bunu kim yaptı? Bir gazeteciye soralım:
Türkiye vatandaşı Suriye doğumlu gazeteci Hüsnü Mahalli şöyle diyor: “100 ülke Suriye’nin üzerine çullanmış o da yetmeyince yüz binlerce yabancı terörist Suriye’ye taşınmış ve IŞİD, NUSRA ve benzeri yüzlerce terör örgütü kurulmuştu. On yıl içinde yaşanan tüm detaylarda Türkiye baş oyuncuydu.
Bunu da ben değil Katar’ın eski Başbakanı Haned Bin Casim 27 Ekim 2017 söylemişti. Casim “Her şeyi Suudi Arabistan, ABD ve Türkiye ile birlikte yapıyorduk ve Suriye’ye taşınan silah ve adamları Türkiye üzerinden gönderiyorduk” dedi.
Türkiye’nin Suriye’de 10 bin kadar askeri var; Suriye’nin kuzeyinde birçok yerleşim bölgesini Türkiyeli sivil ve askeri yetkililer yönetiyor ve Ankara’nın kurdurduğu Suriye Milli Ordusu’nun tüm para, silah ve her türlü gereksinimlerini Türkiye karşılıyor.”
* * *
Batılı emperyalistler, Suriye’nin rejimini değiştirmekten vazgeçmek zorunda kalalı yıllar oldu. Ancak AKP iktidarı, değişik yerlere savaştırmak için götürdüğü Suriye’deki İslamcı savaşçılardan vazgeçmiyor, belki de vazgeçemiyor. Biden’li bir ABD yönetimi yüzünden onları başka yerlere savaştırmaya artık götüremeyebilir; ancak onların Suriye’de kalabileceği yerleri kontrolünde tutmak zorundalar; çünkü onları Türkiye’ye getiremezler.
Şimdi başta kendini laik olarak gören sol ve hatta sağ partilerin liderleri olmak üzere, AKP sonrası bir iktidara hazırlanan kamuoyunun şuna karar vermesi gerekiyor: Suriye sınırında Türkiye’yi de Dar-ül harp (İslam dışı ülke) olarak gören insanlık düşmanı IŞİD ile mi komşu olmak istiyorsunuz yoksa başta Araplar olmak üzere, bölgedeki tüm uluslar ve dini cemaatlerle dost olarak yaşamayı hayata geçirmiş olan laik YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri ile mi…