Afganistan somutunda açığa çıkan kimi dersler; günümüzü ve geleceği anlamak için önemlidir. Karanlık bir güç karşısında sözde çağdaş, modernist güç ABD’nin yenilgisi ne anlama gelmektedir? Aslında bu yenilgiyi, kapitalist modernist sisteminin küresel çapta yenilgisi olarak değerlendirmek daha doğrudur. İster küresel kapitalist-emperyalist güçler isterse onların yerel şubeleri ulus-devletler olsun, iflasın eşiğine gelip dayandılar.
Gerçi daha önceleri de yenilgiler yaşadılar. Ancak bu yenilginin diğerlerinden çok daha farklı nedenleri bulunmamaktadır.
Son 20-30 yıldır emperyalizm müdahale ettiği alanlarda “çözüm” yerine kaos yarattı. Ortadoğu kaosun merkezine dönüştü. Bu zemin üzerinde zamanın ötesinde, gerisinde yaşayan gerici yapılar doğdu. Önceki yenilgiler nispeten çağdaş, antiemperyalist, anti-sömürgeci güçler zafer kazandı ve klasik sömürgecilik büyük oranda sona erdirildi. Sosyalizm kurtuluş umudu olarak saygın ve haklı bir prestij kazandı.
Reel sosyalizmin çözülüşü sonrası ciddi bir ideolojik boşluk doğdu. Siyasal İslam’ın çeşitli türevlerini ortaya çıkaran da esasta bu ideolojik boşluktur. Taliban, IŞİD gibi gerici yapılar bu ideolojik boşluğun ürünüdürler. Yarının özgür ve demokratik yaşamının sevdası olanların asıl önemsemeleri gereken ekonomik, savaş tekniklerinden önce; düşünce, ona uygun davranış ve pratik gelmektedir. Bilimsel sosyalizm diye tanımlanan düşünce veya ideoloji, kapitalist modern yaşam bağlamında ağırlıklı düşündüğünden, zamanla toplumlar da yabancılaşmaya, tarihsel köklerden uzaklaşmaya savruldu. Hemen her şeyin ileriye doğru döneceği salık verildi. Taliban örneğinde de görüldüğü gibi tarihin tekerleği hep ileriye dönmez. Onu ileriye doğru döndürecek olan; tarihsel köklerine dayanan, zamanın ihtiyaçlarına göre anlamlandıran, pratiğini geliştiren ve sistem kuran öncü güçlher tarihin tekerleğini ileriye, devrimci tarzda döndürebilirler.
Özcesi; gerektiğinde can bedeli ve emek vermeyenler, sadece konuşarak, ideoloji adına büyük laflar edenler gelecekte olmazlar. Tarih bunun sayısız örneğiyle doludur. Bilimsel sosyalizm zamanında önemli meseleler çözdü, önemli deneyler de sundu. Zamanının en devrimci ideolojisiydi. Ancak yeni yaklaşımlar, sosyalizme yeni bakışlar gereklidir. Bu konuda Kürtler ve Özgürlük Hareketi’nin hem emek vermede hem de düşünce anlamında, sosyalizme getirdiği yeni yaklaşımlarla bölgemizde oluşan koşullarda çözüm seçeneği olarak, daha fazla öne çıkması kaçınılmaz olmaktadır.
Bu düşüncenin en temel belirleyeni; kaybedilenin kaybedildiği yerde araması ve tarihsel köklerine dönme; oradan öğrenme ve güncelleyerek yürüme gayretidir. Özgüce dayanması bu düşünme biçimiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu yaklaşım; halkına yabancılaşmayı engellediği gibi, özüne dönmesinin de temel parametresi olmaktadır. Her türlü saldırı, imha konseptine dayanıklı olması, toplumuyla kurduğu zihinsel ve yaşamsal bağlar olmaktadır. Halkta, “onlar bizim özgürlüğümüz için çalışıyorlar” deme, duygu ve düşüncesinin oluşum temelidir.
Ortadoğu’da bu kaosun içinden nasıl çıkılır sorusuna verilecek en iyi cevap, düşünce ve yaşamınla halkına dön; emek ve gayretinle onun özgürlüğü için çalıştığını kanıtla ve güçlü güven bağlarını oluştur. Bunun sonucunda seni yenecek kuvvet yoktur; çünkü en büyük kuvvet sensin artık!