2015 yılının Eylül ayında gerçekleştirilen Kalkınma Zirvesi’nde BM’ye üye ülkeler, 2030 yılına kadar yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele etmek ve iklim değişikliğinin üstesinden gelmek için “17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi” belirlemiş ve 2030 yılına kadar bu hedeflere ulaşmayı kabul etmişti.
Dönemin UNDP Başkanı Helen Clark, devletlerin bu ortak kabulünün dünyayı daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir yola sokmak için önemli bir dönüm noktası olarak göstermişti. Clark, devletlerin bu hedefler için çalışması durumunda hem yurttaşları için barış, refah, iyi yaşam koşulları sağlayabileceğini hem de yeryüzünü koruma şansını elde edebileceğimizi söylemişti.
Bu hedefler arasında yoksulluğu, açlığı, hastalıkları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, su ve sanitasyona erişememeyi azaltmak gibi pek çok konu bulunuyordu.
Hedefler belirlenirken COVİD-19 gibi küresel bir salgın olasılığı düşünülmüş müydü bilmiyorum ama salgının belirlenen bu hedeflerle ilgili dünyayı tamamen yoldan çıkardığı çok açık. Hem sivil toplumun hem uluslararası mekanizmaların hazırladığı raporlardaki veriler bunun kanıtı…
2030 gündemli bu BM toplantısında devletler bu hedeflere ulaşmak ve hedefleri ölçmek için sistematik bir veri toplama ve veri ayrıştırma sözü de vermişlerdi. Toplantıda insan hakları temelli bir veri toplamanın ve ayrıştırmanın altı çizilmişti.
İnsan hakları temelli veri toplamak ve ayrıştırmak; oluşturulacak verilerin uluslararası insan hakları normlarına ve ilkelerine uygun olması, verilerin kalitesinin ve kullanımının bu yönde geliştirilmesi anlamına gelir.
Türkiye’de bir süredir insan haklarını izleme konusunda çalışma yürüten özel bir program olan ETKİNİZ bu konuda yayınlanmış bir rehberin çevirisini yayınladı. Bu rehberde insan hakları temelli veri toplamanın ve ayrıştırmanın ilkelerine yer veriliyor. Bu ilkelerden biri ilgili gruplarının verilerin planlaması, veri toplama, veri yayınlama ve analizi dahil olmak üzere veri toplama uygulamalarına katılımı.
Diğeri ilgili gruplarla ilgili veri toplarken bireylerin kendilerine ilişkin bilgileri saklamayı ya da açıklamayı tercih edebilir olmaları. Bir başkası ise şeffaflık. Yani veri toplayıcılarının araştırma tasarımı ve yöntemi konusunda net ve açık bilgi sunmaları. Bu ilkeye göre kamu idaresi tarafından toplanan veriler, kamuoyunca açıkça erişilebilir olmak durumunda.
Bir başkası ise verilerin ayrıştırılması. Veri ayrıştırılması verinin; veri kullanıcılarının nüfus gruplarını karşılaştırabileceği, spesifik grupların durumlarını anlayabileceği bir sistematikte oluşturulmasıdır. Bu ayrıştırma eşitsizlikleri ayrımcılığı görünür kılmak açısından oldukça önemlidir.
Sekiz yaşındaki Çınar Mert’i hatırlar mısınız? Nereden aklına geldi demeyin. Anlatacağım.
İstanbul Esenyurt’ta yaşayan Çınar internet altyapısında sorun olduğu için uzun süre EBA’ya giremeyen çocuklardan biriydi. Çok değil bundan yedi ay önce internet altyapı sorunu çözülene kadar babası komşusundan rica etmiş ve internet hattını evlerine çekmek için çatıya çıkmıştı. Doğası gereği, merakla ve heyecanla babasının peşinden çatıya çıkan Çınar, ayağının kaymasıyla 4’üncü kattan düşerek ne yazık ki yaşamını kaybetmişti.
Çınar’ın babası Önder Mert yaşadıkları yerde altyapı sorunu olduğunu, bu yüzden interneti bağlatamadıklarını söylemişti. Baba olayın yaşandığı günü de şöyle aktarmıştı: “İnterneti devlet vermiyor. Bizim de kendi internetimiz yok. Dolayısıyla kısa süreliğine komşudan interneti çekmek için çatıya çıktım. Çünkü ‘Altyapı sorunu olduğunu ve internetin ancak on gün sonra kurulacağını’ söylediler. Ama oğlum derslerden geri kaldığını söyledi. Çok ısrar etti. Komşu ile konuştum çatıya çıktım, o da arkamdan gelmiş tabii… Daha sekiz yaşında bir çocuk. Ben uğraşırken o da havalandırma boşluğuna düştü.”
Oğlunun 3’üncü sınıf öğrencisi olduğunu anlatan baba Mert “EBA başımızı yedi. Günlerdir EBA ile uğraşıyorduk. Olmadı, çocuğumuzun hayatına mal oldu. Oğlum gitti. Eylül’ün 9’unda doğum gününü kutladık. Oğlum EBA’ya cep telefonundan iki üç gün girebildi ama interneti yetiştiremedik. İnternetimiz bitti. Her şeyden kısarak bilgisayar almıştık. O gün gelmişti. Oğlum o bilgisayarın kapağını bile açamadı. Olan çocuğumuza oldu. Oğlumu ne EBA geri getirebilir ne başka bir şey. Başka canlar yanmasın. İnternet ücretsiz verilsin. Eğitim hani bedavaydı, herkese eşitti? Sözde bedavaydı” diye eklemişti.
Tahmin edeceğiniz gibi Çınar’ın yakınlarının acısı kapanmasa da bu çok üzücü olay adli bir vaka olarak ele alındı, kapandı. Gerçek sorumlulular araştırılmadı.
Çınar’ın ölümü her ne kadar kaza gibi görünse de aslında onun ölümünün sebebi çocukların içinde bulunduğu, maruz bırakıldığı eşitsizlik, ayrımcılık. İşte devletlerin ayrıştırılmış verilerle bu tür eşitsizlikleri ortaya çıkarması, çocukların durumuna ilişkin izleme yapması ve olası risklere karşı önlem alması bu yüzden çok önemli. Ve aslında bu bir yükümlülük.
Örneğin bu olayda Milli Eğitim Bakanlığı, EBA sistemini kurmadan önce Türkiye’de bu sisteme erişebilecek kaç çocuğun olduğunu, kaç çocuğun ne tür olanaklara, alt yapıya ihtiyacı olduğunu, bu çocukların en çok hangi illerde, bölgelerde yaşadığını, bu bölgedeki yerel yönetimler ve sivil toplumla ne tür işbirlikleri yapılabileceğini ve daha nicesini ayrıştırılmış verilere göre bilebilir, ona göre bu sistemi oluşturabilirdi. Olası riskleri önceden fark edebilir, bunlara ilişkin politika ve uygulama geliştirebilirdi. Yani Çınar’ın ölümü engellenebilirdi. Ama olmadı.
BM Çocuk Hakları Komitesi, 2012 yılında Türkiye’ye ilişkin bu yönde bir tavsiye verdi. Komite, Türkiye’nin çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, engelli çocuklar, zarar ve riskli durumlar gibi alanlara yönelik yeterli veriye sahip olmadığını söyledi. Oluşturulacak tüm verilerin çocukların durumlarına ilişkin analizi kolaylaştıracak yaş, cinsiyet, coğrafi konum, etnik ve sosyo-ekonomik altyapı gibi bölümlere ayrıştırılmasını önerdi.
TÜİK’in “İstatistiklerle Çocuk, 2020” verilerini yayınladığı bugünlerde Komite’nin on yıl önceki tavsiyesi ne yazık ki hâlâ geçerli. Ve ne yazık ki hâlâ salgının iyice yoldan çıkardığı dünyada ve aslında Türkiye’de, Çınar gibi pek çok çocuk EBA’ya giremiyor.