Aslında Muharrem İnce haklı!! Anadilde eğitim siyasilerin “tartışacağı” bir konu değil. Çünkü anadilde eğitim bir insan hakkı. Haklar da siyasilerin tartışmaya açacağı değil onların hayata geçirmekle yükümlü olduğu konulardır.
20 Kasım 2020’de tam da Çocuk Hakları Günü’nde, Göç ve İnsani Yardım Vakfı bir izleme çalışması başlattı. Bu çalışmada amaç Diyarbakır’da yaşayan çocukların anadili haklarının önündeki engellerin olup olmadığını ortaya koymak, varsa bunları görünür kılmak ve çocukların görüşleri temelinde politika geliştirilmesine yardımcı olmaktı.
AB Etkiniz Programı desteğiyle yürütülen bu izleme çalışmasında; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından çekince konulan maddeleri ile düzenlenen; “çocukların anadillerinde medya ürünlerine erişme”, “anadillerinde eğitim görme”, “kendi kültürlerini yaşama ve anadillerini kullanma hakları”; Sözleşme’nin temel ilkeleri olan yaşama, hayatta kalma ve gelişim hakkı, ayrımcılık yasağı, çocuk katılımı ve çocuğun yüksek yararı çerçevesinde ele alındı. İzleme çalışmasının sonunda da bir rapor oluşturuldu.
Üç ay süren izleme çalışması kapsamında 20 çocuk, 12 ebeveyn, 12 sivil toplum örgütü temsilcisi, 6 öğretmen, 2 okul kurucusu, 3 yerel yönetici, 5 sanatçı/medya çalışanı olmak üzere toplam 60 kişi ile derinlikli görüşmeler yapıldı. Rapor da bu görüşme bulgularına dayanarak hazırlandı. Görüşme içeriklerinin analiziyle birlikte anadili hakları ile ilgili uluslararası ve ulusal mevzuat hükümleri, istatistiki bilgiler ve 2010-2020 yılları arasındaki politik atmosferin çocukların anadil haklarına yansımaları raporda gözetildi.
Anadile erişme raporu
Çalışma sonunda ne yazık ki; Diyarbakır’da, çocukların kendi kültürlerini yaşatma, anadillerini kullanma ve öğrenme, anadillerinde eğitim görme, medya ürünlerine ulaşma ile başvuru ve şikâyet mekanizmalarına erişme haklarının önünde engeller bulunduğu tespit edildi. Tespit edilen engellere ilişkin bazı bulgular şöyle: “Diyarbakır’da çocuklar, Kürtçe kitaplara ve kütüphanelere erişememektedir. Kürtçe kamusal yayın çocuklara hitap etmemektedir. Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları, çocuklara özel içerik üretiminde güçlük yaşamakta; Kürtçe edebiyat, müzik, tiyatro gibi alanlarda üretim yapanlar zorluklarla karşılaşmaktadır. Diyarbakır’da çocuklar, yetişkinlere kıyasla daha az oranda Kürtçe bilmekte/konuşmaktadır. Toplumsal ve bireysel travmalar, dil kullanımının azalmasına neden olmaktadır. Çocuklar, Yaşayan Diller ve Lehçeler dersi kapsamında verilen Kürtçe seçmeli dersinden yeterince faydalanamamaktadır. 2015 sonrasındaki politik süreç, derse erişimi olumsuz etkilemektedir.”
Rapora göre; çocukların anadili haklarına erişimlerini etkileyen en önemli farklılık, engellilik. Aynı şekilde yoksulluk da çocukların Kürtçe eğitimden ve etkinliklerden faydalanamamasına yol açmaktadır. Ve ne yazık ki bu dezavantajların giderilmesine ilişkin herhangi bir politika da bulunmamaktadır.
Raporun en önemli özelliği çocukların görüşlerini, yaşadıklarını yansıtması. Raporda görüşme yapılan 20 çocuğun anadil kullanımına ilişkin görüşleri, yaşadıkları ve bu hakkın hayata geçmesi için önerileri yer alıyor. Yani bu rapor aslında siyasiler için çok fazla ipucu içeriyor.
Anadil erişimine engel
Raporda görüşme yapılan çocuklara anadillerinin ne olduğu sorusunun yanıtları da yer alıyor. Çocukların yarısı anadillerinin Kürtçe olduğunu ve evde de ağırlıklı olarak Kürtçe konuştuklarını, 7’si anadillerinin Türkçe olduğunu; 3’ü ise her iki dilin de anadili olduğunu belirtiyor. Ev dışında Kürtçe konuştuğunu belirten çocuk sayısı ise 3. Geri kalan çocuklar tüm sosyal yaşamlarında iletişim dili olarak Türkçe’yi kullandıklarını ifade ediyor.
Raporda Kürtçe’nin Kırmanci ve Zazaki lehçelerinin öğretildiği “Yaşayan Diller ve Lehçeler” adlı seçmeli ders müfredatı da değerlendiriliyor. 20 çocuğun 9’unun böyle bir dersin varlığından haberdar olmadığı vurgulanıyor. Yaşayan Diller ve Lehçeler Dersi’ni bilen 11 çocuğun 7’si bu dersi seçmek istemesine rağmen dersi alamamış ya da seçmesine rağmen fiili olarak ders verilmemiş. Rapora göre çocuklar bunun nedenini de bilmiyor. Yani çocuklara bu konuda herhangi bir açıklama yapılmamış. Görüşme yapılan ebeveynler ise bu dersleri seçme hakkının kâğıt üzerinde kaldığını ifade ediyor. Dersi verecek eğitimciler için kadro açılmadığı, bütçe ayrılmadığı, idarecilerin aileleri Kürtçe derslerin yerine diğer seçmeli derslere -ki çoğu din dersleri- yönlendirdikleri belirtiliyor. Çocukların anadil kullanımıyla ilgili talepleri üç başlıkta toparlanıyor: “Anadillerini evde öğrenmek ve anne babaları ile anadillerinde konuşmak”, “Anadillerinde eğitim almak”, “Anadillerinde kitap, televizyon gibi kitlesel bilgi kaynaklarına erişmek.”
Mutluluk, özgürlük, özgüven
Raporda anadilde eğitimin çocuklara etkisi ise ayrı bir bölümde ele alınıyor. Araştırmaya katılan yetişkinlere anadilde eğitimin çocuklar üzerindeki etkileri sorulmuş. Bu konuda yetişkinlerin en çok vurguladığı kavramlar “istek”, “mutluluk”, “özgürlük” ve “özgüven.” Sonrasında ise “kendini ifade edebilme becerisi”, “başarı”, “okulla bağ kurma” gibi kavramlar takip ediyor. Aynı soruyu çocuklar da yanıtlamış. Çocuklardan bazıları şöyle diyor:
“Valla benim anadilim olduğu için hocamı heyecanla izliyorum, çok mutlu oluyorum. Yani benim anadilim hocam, bana bir şeyler kattığı için çok mutluyum.”
“Benim anadilim olduğu için çok heyecanlıydım. Sevinçle gidiyordum. Haftanın bir günüydü, onu da iple çekiyordum gitmek için.”
“Ben çok mutlu oluyorum yani her zaman yüzümde gülümseme oluşuyor. Özellikle yani benim yaşıtlarımda Kürtçe konuşmayı bilenleri görünce çok hoşuma gidiyor. Normalde diyorlar yani Kürdüm anadilimi bilmiyorum ya da anlıyorum, konuşamıyorum diyorlar. Yani hem anlayıp hem konuşanı görünce hoşuma gidiyor.”
Umarım bu raporu ama özellikle Kürtçe eğitimin çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin çocukların ifadelerini; seçim zamanlarında Kürtlerin oyunu almak istediğinde anadilde eğitimi savunup, bunu hayata geçirme sözü verip yüzünü ırkçılara, milliyetçilere çevirdiğinde ise Kürtçe’nin pedagojik olmadığını söyleyen Muharrem İnce okur. Çünkü kendisi, neyin pedagojik olduğunu neyin olmadığını yüzünü ırkçılara, milliyetçilere değil ancak çocuklara çevirerek öğrenebilir!
Rapora ulaşmak için: https://www.giyav.org.tr