İzmir’de yaşayan farklı inanç ve kimlikler, Türkiye’nin barışa ihtiyacı olduğunu belirtirken, bunu sağlayabilecek tek kişinin tecrit altında tutulan Öcalan olduğunu ifade etti
İzmir’de yaşayan farklı inanç ve kimlikler, 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 1400’lü yıllardan beri köle tüccarları tarafından Osmanlı’da çalıştırılmak ya da Avrupa’ya götürülmek amacıyla getirildikleri Anadolu’da yaşamaya başlayan Afro-Türk Yalçın Yanık, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlarda yerini alarak barışı haykıracağını söyledi. Demokratik Alevi Dernekleri İzmir Şubesi Eşbaşkanı Hüseyin Ozan da barış için müdacele vurgusu yaptı. Kuzey Kafkas Halkları Emek ve Demokrasi Cephesi’nden Tevfik Buğrakaptan ise, “Herkes için barış acil bir ihtiyaç” dedi.
Muhatap belli: Öcalan
Barış için sadece 1 Eylül’de alanlarda olunmaması gerektiğini dile getiren Afro-Türk Yalçın Yanık, ezilen bütün halkların savaşa dur demesi gerektiğini kaydetti. Yanık, “Barışın bedelini her dönem ve her daim insanlar savaş ortamında mağdur edilerek ödüyor. Türkiye’de hiçbir zaman adaletli barış olmadı. Kapitalist sistemde adaletli barış olmadı” dedi. Yanık, 2013 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başlamasıyla çatışmasızlık sürecine geçildiğini söyledi. “Çözüm sürecinde insanlar ölmediği için sürekli oh be diyorduk ve ekonomik sorun bile yoktu” diyen Yanık, şöyle devam etti: “Maalesef, AKP hükümeti barış ortamını bir seferde bitirdi, savaş ortamı yarattılar. Türkiye geç kalmış değildir. Çözüm sürecinin bir muhatabı İmralı’dadır. Açıkçası barış şu an içeride. Barışın Türkiye’de tesis edilmesi için muhatabı bellidir. Devlet, İmralı’ya gitmeli. Şiddet ile hiçbir şey halledilemiyor. Herkes bunu gördü. İmralı olmadan şiddet ortamı bitmez. İmralı’ya gidilmeden bir adım ileri gidemez Türkiye. Mevcut hükümet bunu istemiyor. Güçlü olursak, örgütlü olursak herkes için barış ve demokrasi istersek Türkiye için ancak yaşanılabilir bir barış ortamı olur” ifadelerini kullandı.
‘Var güçle mücadeleye’
Demokratik Alevi Dernekleri İzmir Şubesi Eşbaşkanı Hüseyin Ozan da, “Kapitalist hegemonya, kendini diktatörlükler olarak gösteriyor. Türkiye’de, Kürt illerinde doğada kan gövdeyi götürüyor. Ülkemize dayatılan tek tipçilik korkunç acılara yol açmıştır. Türkiye’de bir vahşet sürüyor. Dünya ve ülkemizde barış, ancak eşitlikçi ve özgürlükçü bir birliktelikle sağlanacak” dedi. Kuzey Kafkas Halkları Emek ve Demokrasi Cephesi’nden Tevfik Buğrakaptan da Türkiye’de dili ve kimliği unutulan bir Çerkes olarak taleplerini haykıracağının altını çizerek, “1 Eylül’de, sessimizi duyurabildiğimiz her yere duyuracağız. Çünkü barış bu coğrafyada sadece Kürtler için değil, bütün halklar için lazım. Birlikte ortak yaşamı inşa etmek için bir arada olacağız. Bundan dolayı özgürlüğün ve kardeşliğin sembolü olan barışı ülkeye getirmek için bütün gücümüzle uğraşacağız. Biz diyoruz; kimse ölmesin, gençler kadınlar ölmesin. Hep beraber barışı inşa edelim. Bize dayatılan tekçi zihniyeti reddediyoruz. Benim vatanım var, bayrağım var. Bize zorla bir kimlik dayatılıyor” dedi.
İZMİR