Ali Sinemilli
Taliban’ın Kabil’i kontrol etmesinin üzerinden daha bir hafta geçmedi ama orada yaşananların olağanüstü bir hızla Güney Kürdistan’da bir tartışma başlattığı aşikâr. Medyada geniş bir kesim, daha şimdiden Afganistan ile Kürdistan karşılaştırmaları yapmaya başladı bile. Bundandır ki, oluşan bu gündem karşısında KDP başkanı açıklama yapmak durumunda kaldı. Her ne kadar Mesud Barzani, Afganistan ile Kürdistan birbirinden farklı dese de, toplumun bu beyanlara pek itibar etmediği, devamında yapılan yorum ve değerlendirmelerden açıkça görülüyor. Afganistan’daki gelişmelerin halkın belli bir kesimini tedirgin ettiği anlaşılıyor.
Elbette, bunun anlaşılır gerekçeleri var. Geçen yıllarda Şengal’de, Kerkük’te yaşananlar var olan iktidara dönük kaygıları arttırmış vaziyette. Olası bir durumda, bu güçlerin denetimindeki askeri güçlerin nasıl bir pozisyon alacağı ciddi tartışma konusu.
Kürt halkı ülkeleri üzerinde söz sahibi olmak isteyen sömürgeci soykırımcı güçleri tanımakta, onların kirli emellerini bilmektedir. Yine birlik olamamanın tarihsel olarak nasıl büyük yıkımlara yol açtığının farkındadır. Kuşkusuz, bu tartışmaların böylesi bir arka planı mevcut. O nedenle KDP başkanı ne derse desin, halka inandırıcı gelmemekte, tatmin edici olmamaktadır.
Dikkat edelim! Son bir haftada Şengal başta olmak üzere Rojava ve Başur Kürdistan’a yönelik Türk devletinin önemli saldırıları oldu. Özellikle Şengal’deki saldırıya karşı, göstermelik de olsa, Irak’tan, ABD’den, BM temsilciliğinden açıklamalar oldu. Sivillerin hayatını kaybettiği bu saldırıların ‘üzüntü’ konusu olduğu belirtildi. Fakat Güney Kürdistan hükümetinden ya da bilinen iktidar ortağı partilerden herhangi bir açıklama gelmedi. Tek tek kişiler görüş belirtse de, kurumsal bir açıklama basına yansımadı. Aksine, KDP cephesinden gelişen saldırıları meşru göstermeye yönelik var olan tutumun sürdüğü görüldü. KDP nasıl ki, Medya Savunma Alanları’na, Rojava ’ya yönelik her saldırı da Türk devletinin yanında saf tuttuysa, Şengal’e yönelik son saldırıda da alenen AKP-MHP faşist iktidarının yanında yer aldı ve onları destekledi.
Öyle ki, hastane saldırısını izah etmek için Erdoğan dahi açıklama yapmak zorunda kaldı fakat buna rağmen KDP gözü karaca sömürgecilerin tarafında konumlanmaktan geri durmadı.
Bilindiği üzere, yakın zamanda, Hewlêr’de KDP-İ Merkez Komite üyesinin katledilmesi olayında da KDP’nin herhangi bir tepkisi açığa çıkmadı. Türkiye’ye dönük yaklaşımın bir benzeri İran’a dönük olarak da ortaya çıktı.
Belli ki, tüm bu gelişmeler Kürt halkının bölge yönetimine güvenmemesi için yeterli bir gerekçe oluşturdu- oluşturuyor. Hal böyle olunca, Afganistan’da ordunun tek bir kurşun atmadan geri çekilmesi, ilk etkisini Güney Kürdistan’da gösterdi-gösteriyor. Olup bitenler en fazla Güney Kürdistan’da hissediliyor.
Şüphesiz, bu tartışmaları yürütenlerin üzerinde durduğu daha da önemli konu gerilla öncülüğü oluyor. ‘Var olan askeri güçlerle olası bir işgal saldırısı karşısında duramayız, bizi ancak gerilla koruyabilir ve savunabilir’ deniliyor. İşte! Mesud Barzani ve çevresindekileri esas rahatsız eden ve harekete geçiren söylem de bu oluyor. Alelacele böyle bir açıklamanın yapılmasının arka cephesinde bu söylem bulunuyor. Nasıl olur da Kürt halkı KDP’nin askeri güçlerini zayıf görür de ‘bizi ancak gerilla korur’ der? ‘Nasıl olur da, halk KDP’nin denetimindeki askeri güçlerin kendisini koruyamayacağını düşünür ve yüzünü gerillaya döner?’ denilerek veryansın ediliyor, oraya buraya laf yetiştiriliyor.
Fakat nafile, görünen köy kılavuz istemez misali, KDP -olması gerektiği gibi- son sınırlarına gelip dayanmış bulunuyor. Kürt halkı KDP’de bir gelecek görmediğini her fırsatta dile getiriyor zaten. Bu partiyi Behdinan hattına sıkıştırması, orası ile sınırlaması da bu gerçekliğin sonucu oluyor. Behdinan dışında herhangi bir varlık gösteremeyen KDP’nin, orada da nasıl bir zor rejimiyle ayakta durduğu herkesin malumu. Gün geçtikçe siyaseten daralan, sömürgeci, soykırımcı güçler dışında neredeyse kimseden destek bulamayan bir parti söz konusudur.
Açık ki, KDP ne kadar tersini iddia ederse etsin, Kürt halkını ikna etmesinin koşulu kalmamıştır. Bugün Afganistan üzerinden yürütülen tartışma, özünde KDP zihniyetinden kopuş tartışmasıdır ve hayırlara vesiledir. Bizi KDP’nin askeri güçleri değil gerilla korur tartışması, aynı zamanda geleceğini nerde gördüğü tartışmasıdır ki, herkese önemli mesajlar vermektedir.