İhmal edilmiş her yerde bir şeyler bırakılmış. Belki de düşürülmüştü bilinmeyen bir tesadüfle ya da bilinen yalanlarla. Herkesin bir bildiği varmış da bilmezlikten gelmenin rahatlığı engelliyor birçok şeyi. Yarışma da değil bu, kıyaslama hiç değil ama illaki bugüne sirayet eden bir şey. Küçük de olsa fark etmez çünkü etkisinin ne kadar büyük olacağını kimse kestiremez. Var bir noksanlık bir yerlerde.
Hayallerin çarptığı, yol verdiği, yoldan çıkardığı, engellediği, çok sıradan bir anın içine gizledikleriyle değişiyor, bir başka şey oluyor hayat. Her dilde öncesine ve sonrasına dair teselliler, nedenler ve amaçlar rivayet ediliyor. O yüzden, var bir şey hem de göremediğimiz yerlerde.
Bir ezber dolaşıyor seyyah misali her yerde ve herkesin anladığı biçimde: Her şeyin bir sebebi var! Kaybolmuşsa, devri kapanmışsa, yok olmuşsa, varlığı bir varsayımsa yani yokluğu bariz bir hakikat olsa da var. Buraya, insanın diline, bulutların görüntüsüne, yağmurun geldiği mevsime, baharın kovulduğu soğuğa sinmiş bir bahane. Tüm bunlar zaman atlarıysa, dolaşıp gezdik ve vardık bugünlere. Bizi getiren atlar yılkıda unutmak istiyor geldiği yolu. Nal seslerinden ve hızdan bilmişlerdi; yok doğru bilinen bir yer.
Duymuştum bir vakit: İnsan görmediği yerlerinden de vurulurmuş. İnsan o yüzden bir yara ve dermanın izinde kendini sanıyor. Her hikayenin bir anlatıcısı var bir de ulaklar. İzah edilemeyini uyduran, itibar edilmeyene kehanetler yaratan. Onların sesiyle konuşanlar, onları taklit edenler hiç eksik olmadı. Bundandır çözülecek düğüme karışmayan, susmanın varacağı yeri kestiremeyenlerin kabusları. Her tereddüt çünkü bir başka kararın vuku bulmasıdır; burada ve orada. Hangi yolu kaybettiysek orada ayrıldık, bir başka şey oluverdik.
İnkara kılıf, vahşete güç, gerçeğe göç ve yeni hayallere prangalar bulundu. Gitmezlik, aynılık, değişmezlik demirden bir örtü gibi kapattı yolları. Geri dönmenin ve vazgeçip yeni bir yol bulmanın artık biçare olduğu her kulağa söylendi. Lanetli bir ses gibi yankılanıyor hâlâ. Duyduğuna inanmayanlar, gördüğünden kaçanlar ve dünyadan atılmış sanılan cevapları dilinden düşürmeyenler gösterecek elbet bir gün başka bir gerçeğin daha var olduğunu. Belki kahır, belki yılgınlık ama heybetini hiç unutmamış bir rüya uykularda belirecek ve uyandıracak: terk ettiğiniz yerlerde görüldü ve gömüldü bir vakit.
Karşılaşmalar, benzeşmeler, ıstıraplar ve daha birçok şey kederini alt edip yollara düşecek ve yolculara en eski efsaneyi bir rüzgar hızıyla fısıldayacak. Duyduğuna inan, bakılanı gör ve yeni sese vokal ol. Bir gün bir an gelip bundan sonrası için yeni bir rota çizecek. Pusulası hayal olan bir manzarada herkesin yeri var ve her şeyin bir sesi var.
Cevapları bilinen sorulardan kaçmanın cesareti, varlığını bildiğimiz bir dünyanın zarafeti yepyeni bir ufka götürecek ve bizi orada terk edecek. Çünkü bir gün unutmanın da akşamı olur ve orada uyuruz. Gitmek merhamettir biraz, buna şarkılar da yazılacak, şiirler de.
* Haftanın kitap önerisi: Etgar Keret, Yedi Güzel Yıl / Çeviren: Avi Pardo, Siren Yayınları