Olan, biten, bitmek bilmeyenleri anlatmaya, aktarmaya gerek var mı? Her şey ortada. İliklerine kadar yaşıyor herkes, her şeyi! Bindik bir alamete… Bu konuda sözü ehillerine bırakmak en iyisi.
Çiftçiler
Her geçen gün biraz daha köşeye sıkıştırılıyor çiftçiler. Birçoğu çiftçilikten çıkarıldı, kalanlar da çileden çıkmak üzere. Çünkü kendi bildiği bilgiyle değil, bilmedikleri ile üretim yapmaya zorlanıyorlar. Çiftçilerin bilgileri, bildikleri hiçe sayılıyor. On bin yılın birikimi tek kalemde çiziliyor. Buruşturulup çöpe atılıyor. “Daha yeni, daha iyi, en iyi, hakiki iyi” diye yanlış yöntemler pişirilip önlerine konuluyor. “Ne anlatıyor bu” diye bilirsiniz. Haklısınız. Gelin anlatayım size bir bir…
Sular, toprak üretir-di
Bakın, sular özgür akardı. Çıktığı yerde çocukluğunu, yukarıdan aşağıya inişinde taytaylığını, çağlayarak akması esnasında gençliğini, orta yaş döneminde menderesler çizer, ovalarda yaşlılığın keyfini çıkarır, denize ulaştığında muradına ererdi. Bazen yağan yağmurlar, eriyen karlarla suyun hacmi genişler, sele dönüşür, ovayı basardı akarsular, yardığı vadilerden ürettiği toprağı ovaya bir güzel serer, toprağı yenilerdi yani toprak üretirdi. Şimdilerde akarsuların üzerine kurulan nehir tipi hidroelektrik santraller; nehirleri dereleri kuruttu. Akarsular artık toprak üretmiyor. Mevcut topraklar da kullanılan sentetik gübrelerle toprak olmaktan çıktı. Toprağı tükettik, “Yanlıştan dönelim” denildiğinde, “Toprak üretelim” denildiğinde, “Topraksız tarım yapalım” deniyor. İyi güzel be kardeşim demeyeceğim elbette. Yanlışın üzerine yanlışla gidilmez ki! Toprak sadece insanların değil, tüm canlıların. Toprak olmazsa hayat olmaz, öyle bir dünyada yaşanmaz ki bu bir. İkincisi de topraksız tarımla yapılan ürün üretimi değil, ürün imalatıdır. Ürün üretimi yapılırsa, elde edilen ürün olur, imal edilirse ürün olmaz, adını siz koyun…
Akıl bunun neresinde?
Çevreye zarar veriyor. Çevreye zarar vermemesi için gerektiği kadarından fazlasının önüne geçeceğiz. Bunun için akıllı tarım uygulayacağız. Öncelikle şunu belirleyelim: Kullanılan malzeme doğaya zarar veriyor denilen ne? Sentetik-kimyasal gübre. Gelelim icraata. Toprakta eksik olan ana elementler uydudan tespit edilecek, oradan belirlenen miktar -eksik kadar- çevreye zarar denilen o gübre saçılacak, ama fazlası verilmeyecek. Az ise eksik tamamlanacak yeterli hale getirilecek. Toprağa verilen, verilecek olan neydi? Sentetik-kimyasal gübre, yani toprağın vasfını bozan, toprağı toprak olmaktan çıkaran materyal. Ne güzel, nafile bir çaba (!) işte bunun adı; daha ileri bir hamle, akıllı tarım!
Derelerimize, tepelerimize, bayırlarımız
Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde, Tarıma Dayalı İhtisas organize Sanayi Bölgesi (TDİOSB) kuruluyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi Enver Olgunsoy “Bu bölgelerimizin kuruluş amaçları; İzmir ilinin tarım potansiyelini ve tarıma dayalı sanayisini en yüksek seviyede değerlendirmek, ürünlerin katma değerini yükseltmek, teknolojik tarımın- yukarıda sözünü ettiğim akıllı ve topraksız tarım- uygulamalarını yaygınlaştırmaktır. Bu dört OSB’miz farklı ihtisas alanlarında çalışma yapacaktır ve İzmir’imizin en güçlü odaları bu oluşumlarda iş birliği içindedir. Bunlardan Dikili sera, Bayındır çiçekçilik, Kınık tohum ve tıbbi aromatik bitki, Bergama süt ihtisası alanlarında yatırımcılara kapılarını açacaktır.”
Dağlar taşlar, uçan kuşlar şahidimizdir, aha buraya da yazdım: Bu yapılanlar tarım değil, yapanlar da çiftçi değil!