Kadınların devletsiz deneyimlerinden bu yana, sürekli bir direniş sürdürülmektedir. Canlı türlerinin yüzde 0,01’i olan insan barınma, beslenme, korunma, üreme, ihtiyaçları için keşfettiği evde, gelir kaynakları olan ocaklarda ayakları zincirli köle olmaktan kurtuldu, feodallerin tarlasında ayakları bağlı olmayan maraba oldu. Marabalıktan kurtuldu, patronun işçisi oldu.
Patronun işçiliğinden kapitalist modernitenin ‘modern kölesi’ aşaması dayatılıyor. Bu sistemi yaratmak için egemenler fırsatçı siyasetle insanın inanma duygusundan putçuluğu, dinciliği, mezhepçiliği, insanın farklı halktan ve ten rengine sahip olmasından ırkçılığı, kadının biyolojik farklılığından cinsiyetçiliği, insanın öz savunma ihtiyacından militarizmi, insanın örgütlenme ihtiyacından despot, diktatör, zalim, paşa, sultan, imparator, faşist, ulus devlet yarattılar. İnsanlık bunlara karşı mücadele edip kazandıkça insanın öğrenme tecrübelerini ulus devletçiliğinin bilimciliğine dönüştürüp üstünlerin kanunlarını oluşturup taptırmayı yarattılar.
Bugün çok tanrılı inançlar, puta inananlarla tek tanrılı dinlere inanan ve ateistlerin yerleşim alanlarının ulus devletleri arasında ırkçılık, dincilik, cinsiyetçilik, despotluk, redinkâr, asimilasyon, taciz, tecavüz, soykırım, katliam uygulamaları arasında ne fark var? Son on yılda çatışma yaşamayan sadece 10 ülkenin olması taptırma değil de nedir? Türkiye’de AKP-MHP ulus devlet diktatörlüğü insanın örgütlenme ihtiyacıyla oluşturduğu tüm tecrübeleri Kurdistani ve Türkiyeli dinamiklere kadınlara, çocuklara, gençlere, inananlara, insanlığa karşı bir tuzağa dönüştürdü.
AKP-MHP, faşizanlığı bir silah gibi toplumun şakağına dayayan OHAL kanunları taptırma değil de nedir, Cumartesi Anneleri’ne saldırı taptırma değil de nedir, Axlat’da saray yaptırma taptırma değil de nedir? Malazgirt’te 1071 de yaşamını yitirmiş tek bir asker ve asker mezarı yokken fethetme uydurmaları devlete taptırma değil de nedir? Orman yangınlarını engelleme devlete taptırma değil de nedir? Laikçilik ile şariatçılık çatışınca kadınları, Kürtleri feda etmenin adı devlete tapınma değil de nedir? Saray-sefa-silah politikalarıyla iflas ettirdiği devlete doları terörist ilan ederek dolara yastıklık faaliyetinden hain yaratma devlete taptırma değil de nedir? Ama kimse tapmayacak, diktatörlüğün diktatörlere ödül kazandırmadığını diktatörlerin tarihine bile baksalar anlarlar. Çünkü anayasal diktatörlük, Anayasal terör, Anayasal fail belli cinayetler, Anayasal hırsızlık, Anayasal katliam… tuzağı artık biliniyor. İnsanlık asla devlete tapmayacak çünkü biliyor ki parasal gücü elinde bulunduran devlet, manipüle ederek savaşı haklı gösteriyor, toplum ve birey kendi iradesiyle bir devletin topyekün savaş idarecilerine karşı direnerek asla devlete tapmayacaktır.
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Barış devlete tapmamaktır. Barış, ne ezen ne de ezilenin olmasıdır, erkeğin kadına saldırmamasıdır. Barış, düşman yaratmama halidir. Barış doğa talanına karşı direnmektir. Barış tüm canlıların korunmasıdır. Barış birbirini kucaklamaktır. Yıkıma, zorla göçe, talana, imhaya, tazice, tecavüze karşı direnerek toplum sağlığını korumaktır. Barış, eşitlik, özgürlüktür. Barış tecrit edilemez. Barış İmralı sistemini fes etmektir.