Fatma Koçyiğit*
Tarih yazımı ve anlatılarda aslında bilcümle bilim dallarında yok sayılan, görülmeyen, belleksiz ve hafızasız bırakılmış kadın tarihine bakmak ve bazı sorular sorarak yazıma başlamak istiyorum.
Neden tarih erkeklerin savaşlarının, kahramanlıklarının, imparatorluklarının tarihi olarak yazıldı?
Neden kadınların geçmişi, deneyimleri, mücadele biçimleri görülmedi?
Neden kadınlar tarihe yanlış yerleştirildi?
Neden tarih yalan ve çarpıtmalar üzerine kuruldu?
Bunlar gibi pek çok soru sorulabilinir. Bu sorulara verilecek cevaplar; Patriyarkanın 3500 yıllık inşa sürecini, ilk tahakkümün cinsler arasında, kadınlar üzerinde nasıl kurulduğunu gözler önüne serecektir.
Yazılı tarih aynı zamanda patriyarkanın da tarih anlatısıdır. İşte kritik nokta tam da burasıdır. Yazılı kültürden önce kadınların özgür olduğu bir dünyanın varlığını bilmek, kadınların kollektif hafızalarını ve mücadele dinamiğini canlı kılar. Sistemin; devlet, yasa gibi aygıtlarla inşa edildiğini ve erkeklerin kadınlar üzerinde nasıl tahakküm kurduğu bilgisine erişebilmek çok önemlidir.Tarih öncesinde kadınların geçmişine, deneyimlerine, topluluk hayatında üretimdeki yerlerine, mücadele yöntemlerine bakıldığında patriyarkal ilişkilerin doğal mutlak ve kaçınılmaz olmadığı, zaman içinde değişebileceği görülür. Sistemin nasıl inşa edildiğini bilirsek onu nasıl yıkacağımızın ipuçlarına da ulaşmış oluruz. İşte bu nedenle kadınlar tarihsiz, belleksiz bırakılarak eril sistemin devamlılığı hedeflenmiştir.
Eşitlikçi bir toplumsal yapının varlığını dünya üzerinde çok uzaklarda aramaya gerek yok. Yapılan antropolojik ve arkeolojik çalışmalarda, üzerinde yaşadığımız topraklarda Mezopotamya’da buluruz aradığımızı. Nam-ı diğer Dicle ve Fırat’ın arasında kalan Bereketli Hilal’de! Dünyanın ilk tarım yapılan, ilk hayvan evcileştiren yani bilinen ilk yerleşimi yeri olduğu Çatalhöyük kazılarıyla ortaya çıkmıştır. Bu kazılarda ulaşılan mezarlar, kaya anıtları, duvar resimleri, kaplar kacaklar, mühürler toplumun yapısını da gösteren bulgulardır. Klasik toplumsal cinsiyet yapısının ve işbölümünün olmadığı eşitlikçi bir toplumsal yapının hüküm sürdüğü arıkovanına benzeyen çamurdan yapılmış evlerde büyük bir topluluk olarak yaşamışlardı. Yine bu kazılarda ortaya çıkan önemli bir şey ise ne büyük bir tören alanının ne de diğerlerinden farklı bir lider evi kalıntısının bulunmamasıdır. Ölülerin evlerin altına gömüldüğü, kültürel yapıda mezarlardan çıkan kemik parçalarına göre bugünkü anlamda çekirdek aileye mensup ya da yakın akraba olmadıkları, topluluğun sakinleri olduğu anlaşılmıştır. Belki de biz kadınları en çok ilgilendiren bir kadın figürü; tahtta oturan büyük memeli, geniş kalçalı, yanlarında leopar bulunan bereketin, gücün, sürekliliğin simgesi tanrıça KİBELE. Farklı medeniyetlerde çeşitli biçimlerde görülen tanrıça kültünde değişmez şey kadının yaşamı sürdürme gücü ve bereket sembolü olmasıdır.
Erkeğin sınırlı olarak yapabildiği avcılık (Peru’da yapılan kazılarda avcı erkek miti yıkılmıştır) faaliyetine karşın kadın ve çocukların bitki toplayarak toplumun yaşamını sürdürmesini sağlaması ve bir can doğurabilme gücü kadını güçlü kılmıştır. Kadın, anne ve eş olarak değil bağımsız bir birey olarak vardır.
Bu pozisyon bin yıl sonunda kadının bedeninin emeğinin zapt edilmesiyle son bulur. Erkek mutlak özne olarak dünyanın merkezinde yer alır, sömürü sistemini sürdürmek için yapısal, ideolojik, kültürel aygıtlarını oluşturur. Herşey egemen olanın hizmetinde olduğu için tarih de erkeğin tarihi olarak süregelmiştir. Kadınlıkla ilişkilendirilen ev işleri, annelik vs tarihdışı görülmekle beraber kadınların tarihi yine erkekler tarafından ve onların çıkarları üzerinden şekillendirilmiştir.
Bu karanlıktan aydınlığa çıkmak zor, engebeli bir yol olsa da kadınlar olarak feminist tarihimizi biz yazacağız. Kadınları görünür kılmak, tarihi süreçleri sorgulamak, cinsiyet rollerini sorgulamak ve geçmiş tüm kadın deneyimlerini, direnişlerini ortaya çıkartıp bunları politik bilgi haline getirerek hayatlarımızı dönüştürüp değiştireceğiz. Tarihte vardık, bundan sonra da varolacağız.
*HDK Kadın Meclisi