Kadın katliamları, şiddet ve tecavüz haberlerini çoğunlukla geri planda veren medya, failin ‘Kendimi kaybetmişim’, ‘sarhoştum’ gibi ifadelerine yer vererek kadına yönelik şiddeti meşrulaştırıyor
Kadına yönelik şiddet haberleri görsel ve yazılı medyada çoğunlukla geri planda yayımlanırken kadın ancak katledildiği zaman haber değeri oluyor. Kadına yönelik şiddet tecavüz ve taciz layları kadın yaşamını yitirince basında gündem oluyor. Jinnews’ten Derya Ceylan konuyla ilgili izlenimlerini, basında yer alan şiddeti gerekçelendiren ve magazinleştiren haber örneklerini yazdı.
Ceylan konuya ilişkin şunları yazdı: Kadına yönelik şiddet haberlerinde çoğunlukla bir gerekçelendirme söz konusu. Bu gerekçelendirme yazılı basında başlıklarla öne çıkarken, görsel medyada ise faile, “Neden vurdunuz?” , kadına ise “Sizi neden vurdu” sorularıyla adeta katliam ve şiddet gerekçelendiriliyor. Yazılı medyada ise failin ifadesinden bir söz alınarak manşete taşınıyor. Örneğin, “Erkekliğime laf söyledi”, “Kıskandım, boğup öldürdüm”, “Kendimi kaybetmişim” ve benzeri söylemleri manşetine taşıyarak faillerin suçunu aklamaya çalışan medya, bununla da yetinmiyor, eril ve cinsiyetçi bakış açısını topluma empoze etmeye çalışıyor. Ya da “Kızını vurdum, seni de vururum” gibi faillerin tehdit içeren sözlerini başlığa taşıyarak, şiddeti adeta meşrulaştırıyor.
Bu ve buna benzer başlıklarla bir yandan erkek şiddeti yeniden üretilerek normalleştirilirken, diğer yandan ise toplumsal cinsiyet rolleri öne çıkarılıyor. Buna örnek olarak yerel bir basın organı olan Kocaeli Barış Gazetesi’nde 18 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanan haberden bir bölüm veriyoruz: “Kocaeli’de, Cemal Oturak bazı akrabalarına gitmesini istemediği eşi Özgü Oturak’ı defalarca bıçaklayarak, öldürdü.”
Bir diğer örnek ise 8 Ekim 2020 tarihinde Sonkale İzmir adlı haber sitesinde yayınlanan şu haber başlığı: “İzmir’de kadın cinayeti..Boşanmasına saatler kalmıştı.”
Her iki haberin de yayınlandığı sitede dikkat çeken nokta, katledilen kadınların faillerle birlikte çekilen fotoğrafların yer alması. Yine gerekçelendirme, toplumsal cinsiyet rollerine dikkat çekme, adeta şiddeti körükleyen ifadelerle haberin lanse edilmesi söz konusu. Doğrudan yazılmasa da “ölümü hak etti” iması da haber başlıkları ve içeriğinde “gizli” bir şekilde mesaj olarak veriliyor.
Kadın katliamlarının nedenlerine ilişkin herhangi bir bilgi vermeyen medya, bunun yerine kadınların “kendi yaşamları hakkında söz sahibi olması”, “ekonomik bağımsızlığını kazanması”, “boşanmayı istemesi”ni katledilmesine gerekçe olarak gösteriyor.
Oysa medya toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadına yönelik şiddet de dahil her türlü ayrımcılığın önlenmesinde sorumluluğu olduğunu unutmamalı, medyanın eril dili nasıl ürettiği kadar, nasıl dönüştürmesi gerektiğine ilişkin de çalışmalar yapmalı.
HABER MERKEZİ