Önemli gelişme, sıkıntı ve sorunların yaşandığı 2020 yılı geride kaldı. 2021 yılına merhaba dendi. Tabii 2021 yılı, 2020 ve önceki yılların çözüm ve çözümsüzlüklerin birikimleri de kendisine taşıdı. Yani ilk gününden itibaren sorunsuz başlangıç yapmadı 2021. Sorunlar ve çözüm seçeneği ile 2021 yılı öncekilere nazaran daha renkli olacaktır.
Şimdiden 2020 yılı pandemi veya onun bir versiyonu olan Covid-19 ile anılsa da gerçeğin böyle olmadığı zamanla daha iyi anlaşılacaktır. İnsanlığın muazzam bilgi birikimi, çözüm deneyleri ve teknolojiye sahip olmasına karşın Covid-19’un adeta dünyayı esir almasının bir izahı, bir açıklaması gerekmiyor mu?
Bu soruya zamanla verilecek cevap virüsün ortaya çıkış şartları ve önlenememişin nedenleri açıklanacaktır. Daha şimdiden virüsün doğal koşulların bir üretimi olsa bile yenik düşme hali bile izaha muhtaçtır. Bir yılı aşkındır ölümlerin ve salgının önüne geçilemiyor, neden?
Eldeki tıbbi bilgi mi, teknik mi yetersiz? Hiçbiri değil. Hastalıklar ister bulaşıcı olsun isterse olmasın, hayli bilgi ve tecrübe oluşmuştur. Sorunun kaynağı bu değildir. Kaldı ki sistematik sağlık eğitiminin olduğu koşullarda onlar sorun oluşturmaz. Asıl neden olan kapitalizmin kârdan kâr elde etme ve hegemonik emelleridir. Yani aç gözlülüktür. Yapısal kriz içinde olan kapitalist sistemin Covid-19’u gerekçe yaparak hem çok kâr etmek hem de sistemini restore etme istemidir.
Salgın öcüsüyle insanları korkuyla yalıtma, yalnızlaştırmayı normalleştirme ve kişiyi etkisizleştirerek egemenliğini sürdürmeyi garantilemedir. Özcesi Covid-19’u yaşamsal güvence haline getirmedir.
Covid-19’un açığa çıkardığı sonuçlar tek başına bile sistemi, onun modernist yaşamını sorgulama ve çözüm seçeneklerini arayıp bulmayı zorunlu kılmaktadır. Devletçi sistemin son modeli ulus-devlet iyice açığa çıkardı ki, insanlık sorunlarını çözme kudreti tükenmiştir.
2021 yılının bir temenniden öte sorunlara çözüm bulunacağı bir yıla dönüşmesi için her insanın düşünmesi, devletten değil kendisinden çözümler arayacağı bir yıl olmasıdır. Bunun için de 2020 yılı kötü bir yıldı, ‘of nihayet geçip gitti’ rahatlığına düşmemektir.
Nitekim 2021 yılının binlerce yıllık sorunların birikip aktarıldığı yıl olduğu unutulmamalıdır. Gözle görülmeyen küçük bir virüsün insanlığı ne hallere düşürdüğü gerçeğini akıldan çıkarmadan arayış içinde olunmalıdır. İnsanın virüs karşısındaki çaresizliği, çözümsüzlüğü ve gözünü, kulaklarını devlet yetkililerinin sözlerine, siluetlerine çevirmeleri, onlardan bir mucize bekleme halleri kabul görmemelidir. Çünkü sorunların yaratıcılarından çözüm beklenemez. Sorun çıkaran, sorun çözmez değil mi?
Hemen her sorun toplumu oluşturan bireylerin ortak sorunudur. Yani bireysel sorun yoktur, toplumun sorunu veya sorunları vardır. Sorunlar kolektiftir, çözümler de kolektif olmak zorundadır. Ya da sorunları bir yerlere, örneği devlete havale edilerek çözüm beklemek gerçekçi olmadığı virüsün doğuşu, yayılımı ve insani krize yol açmasındaki çaresizlik bunu gösteriyor. Devlet çözeceğim diyerek zamana oynadı, oynamaya da devam ediyor. Çünkü sorunun kaynağı kendisiydi ve ondan faydalanmayı esas aldı. Diğer tüm sorunlarda da devletin tutumu farklı değildir.
Sorunların tespiti ve çözümü demokratik ortamlarda olanaklıdır. Özgürlük de demokratik koşullar içinde gerçekleşir. Demokrasinin en basit tanımı söz söyleme, çözüm önerebilmedir. Devlet ise demokrasiyi temsili seçilmiş olanların ve atadıklarının söz söyleme hakkı tanımış olmasıdır. Vatandaş sadece 4-5 yılda bir oy kullanan, sözünün sadece oya indirgendiği, iradesinin seçilmişlere teslim edilmesidir. Buna demokrasi denemez. Vatandaşın sözünün elinden alınmasıdır. Söz başka birine veya seçilmişe 4-5 yılığına devredilebilir mi? Edilemez, edilmemelidir. Edildiği için her akşam sağlık bakanının yapacağı açıklamalara gözlerin dikildiği, kulakların ona açıldığı bir dönem yaşanıyor. Virüs her insan için risk oluşturuyor, herkesin konuşma, çözüm bulma ve tedbir geliştirme hakkı elinden alındığından böyle oluyor. Çaresizlik de böyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla devletler demokratik olamaz, olmasını da iddia etmek demokrasinin doğasına aykırıdır. Demokrasi insanın, hatta evrenin yaşam biçimidir. Evrende her varlık sözünü veya döngüsünü yapar ve güzelliğinin kaynağı da budur. İnsan doğası evrenin doğasına aykırı değildir.
Sonuçta 2020 yılının ortaya çıkardığı çarpıcı gerçeklik; insanın özüne dönmesi, yabancılaşmayı sonlandırma ve iradesini eline alması, kolektif çözümlere yönelmesinin gerekliliğinin kaçınılmazlığıdır. Bu da kapitalist moderniteye alternatif demokratik moderniteye yönelmesi ve yerel demokrasiyi inşa ile mümkün olabilecektir. Bu temelde 2021 yılı barış, demokrasi ve özgürlüğün gerçekleşmesine vesile olsun.