Eşi ve oğulları katledilen Hediye Özalp’in, oğlunun yanına gömülme vasiyeti engellendi. Özalp’in geride kalanlara mesajı ise ‘Başınızı dik tutun’ oldu
Doğup büyüdükleri topraklarda devletin baskı ve zulmü ile karşı karşıya kalanlar en çok da direnişi, mücadeleyi sahiplenen kesim oluyor. Sokakta evde yaşamın her alanında büyük bedeller verenler bu yolda da hayatı boyunca mücadele ediyor. Yaşamı mücadeleyle geçen Hediye Özalp da 28 Aralık günü sonsuzluğa uğurlanan kadınlardan biri oldu. 90’lı yıllarda askerler tarafından eşi katledilen Hediye’nin 2 çocuğu da Kürt özgürlük mücadelesine yöneldi.
Kürtlere yüz yıllardır dayatılan köleliğin karşısında duran Hediye Özalp, bu uğurda da mücadele etti. Barış söylemini dilinden düşürmeyen Özalp aynı zamanda Barış Anneleri Meclisi üyesi olarak da çalışma yürüttü.
Jinnews geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Hediye Özalp’in ardından yazdı
Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan Özalp 6 çocuk annesi. Kürtlere karşı baskıların ve katliamların yoğun olduğu dönemlerde Özalp’in ailesi de bu gerçeklikle yüz yüze kalıyor. 1979’da eşi Derwêş Özalp gözaltına alınır ve 12 Eylül darbesinde Diyarbakır’da büyük işkenceler görür. 1990’lı yıllarında ise Özalp’in oğulları Selim Özalp (Cesur Cudi) ve Mevlüt Özalp (Koçer) yönünü Kürt özgürlük mücadelesine verir. Köy yakmalarının ve failli meçhullerin yoğun olduğu dönemlerde Hediye çocuklarını da alarak Cizre’den çıkar ve göç yoluna düşer.
1994 yılına gelindiğinde Özalp’in eşi tekrar gözaltına alınır ve işkenceyle katledilir. Günlerce eşinin cenazesine ulaşamayan Hediye Özalp, birçok merciye başvurur fakat hepsi de sonuçsuz kalır. En sonunda halk cenazeye ulaşır. İşkence edilerek infaz edilen eşinin cenazesini defnettikten kısa bir süre sonra Özalp’in özgürlük mücadelesinde olan oğlu Koçer yaşamını yitirir ve çocuğunun kemiklerine dahi ulaşamaz. Eşi ve oğlu yaşamını yitirdikten sonra devletin baskıları daha çok artar ve Özalp yine göç yoluna düşerek Şırnak’a bağlı Gabar Dağı eteklerine yerleşir. Burada da baskıların hedefi olan Özalp bu kez de çocuklarını alarak Nusaybin’e gider.
Boyun eğmedi
“Annemiz hiçbir zaman boyun eğmedi” sözleriyle Hediye’yi anlatan çocukları, “Durmadan göç yolunda olmak elbette annemize büyük zorluklar yaşatırdı. Fakat buna rağmen annem bir gün olsun boyun eğmedi. Daima güler ve sahip olduğu gücü bize de verirdi” diyor.
Hediye’nin kardeşi Derveş de askerler tarafından kaçırıldıktan sonra failli meçhuller arasında yerini alır. Eşinin bir kardeşi de özgürlük saflarında yaşamını yitirir. Tüm bu yaşananlardan sonra Hatay’a göç eden Hediye 2000’li yıllarda tekrar Nusaybin’e gelerek burada yaşar.
‘Başınız dik olsun’
2013 yıllarında Hediye’nin Cesur adlı çocuğu da 13 arkadaşıyla beraber Çelê’de yaşamını yitirir ve cenazesi Malatya’ya götürülür. Bir ay boyunca Malatya’da çocuğunun cenazesini almak için bekleyen Özalp, oğlunun işkence edilen bedenini teşhis eder. Çocukları annelerinin o günkü duruşunu şu sözlerle anlatıyor: “Cenazeler tanınmaz bir haldeydi. Morg kapısında bekleyen bir sorumlu ‘çocuğunun cenazesini göstersek sana tanır mısın’ diye anneme sordu. Annem, ‘hepsi benim çocuğum hangisini verseniz benim için farketmez’ dedi. O sorumlu orada şaşırdı. Ve cenazeyi alarak Mardin’e geldi. Hepimizi uyardı ve ağlamamamız gerektiğini söyledi. Başımızın dik olması gerektiğini her seferinde dile getirirdi. Bu nasihatleri hiçbir zaman unutmayacağız.”
Vasiyeti reddedildi
Hediye, yaşamı boyunca mücadele verirken kanser hastalığına yakalanır. İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede 28 Aralık günü yaşamını yitirir. Hediye’nin son isteği ise özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren oğlunun yanında defnedilmek olur. Fakat bu isteği yıllarca baskı ve zulüm eden devlet tarafından engellenir. Şimdi ise mücadelesini ve barış isteğini ardında kalanlara devretti.
HABER MERKEZİ