Her an her şey olabilirsiniz bu ülkede, mesela bir gün 24 saat içinde herhangi bir örgüt yandaşı, yöneticisi, mensubu dahi olabilirsiniz. Ülkede var olan kutuplaşma üzerine ideoloji, parti, örgüt bolluğu elbette bu şansı size en cömert tarafıyla sunmaktadır. Her an bir görüş belirtmeniz bunun için yetmektedir, sosyal medyayı linç aleti olarak kullanan algı operasyonları, bunu yapmak için her an tetikte beklemektedir. Öyle ki çeşitli televizyonlarda insanların herhangi bir konu hakkında illa görüş belirtmeleri istenir, zira ona göre bir terazide tartılarak etiketlemeniz, yargılamanız hızlandırılır.
Mesela yakın süreçte yaşanan bir darbe girişimi sonrası herkes bir örgüte bağlanıp, etiketlenip, cezaevleri doldurulmaya, işten atılmaya başlandı, doğrusu yargılamada süreci bunun kadar hızlandıran başka bir sebep bulunamazdı. Öyle ki hâlâ çoğu insan komünist ya da Marksist ya da cumhuriyetçi ya da başka tarikattan, cemaatten olduğunu, onlardan olmadığını, suçluluğunu ispat etmeye çalışmaktadır. O kadar ki o örgüt artık toplumun turnusoludur, yaşam tarzından giyime her şey değiştirilmeye çalışılır, yoksa maazallah muktedir açısından her an hedefe oturtulabilirsiniz. Onlardan gözükmemek ya da onlardan iseniz başkası gibi gözükmek için, kendinize yeni etiketler yaratabilir ya da karşınızda bu suçla en ufak yargılanan birisi varsa, hemen kendiniz dahi, bu ateşe odun taşıyan komşu gibi siz de suçlar, kriminalize etmeye başlarsanız. Hatta öyle bir korku cenderesi yaratılmıştır ki, bazen ben de mi onlardan oldum diye, kendinizden şüphe etmeye başlayabilirsiniz.
Ve mesele buradan sonra başlıyor aslında, zira Kürt olduğunu bildiğine komşu olmamak, KHK’liye ev vermemek, akademide politik, ideolojik duruşunu bilen hocanın öğrenciyi sıkıştırması, okuldan attırması ya da hele ki kadınsan ve direndiğini de bilirse ya da devlet dairesinde sendikalar üzeri yaşanan cepheleşmede yaşanan mobbing, taciz, şiddete kadar… Artık her şey meşrudur, zira o şu, bu parti, örgüt, ideoloji, halk mensubu olmuşsunuz, hazır olun damganız alnınızda. Yıllar önce izlediğim Piyanist filminde başrol oyuncusunun, giydiği paltodan Polonyalı sanan askerin teslim ol çağrısına, üşüyorum diye giydiğini söylemesi ve ölümden kurtulmaya çalışması. Zira artık kırk tas su, en berrak deniz bile sizi temizleyemez, bu genelevlerde seks işçisi yapılan kadın kimliğine benziyor, artık damgalısınız, vesikalısınız…
Ve son yıllarda darbe falan derken, iktidardan olmayan belediyelere kayyım atanırken, kendisine muhalif diyenlerin de bu halaya katılması, sizi bile seçtiklerinize kayyım atamaya inandırabilir, ikna ettirebilmektedir. Örneğimiz buyken muhtarlardan şirketlere kadar kayyım uygulamaları yaşanırken, bugün bu mesele derneklere, sivil toplum kuruluşlarına kadar gelmiş bulunmaktadır. Hal buyken başa dönelim bu kuruluşların bir etikete ihtiyacı vardır ve artık yargılanmaları an meselesidir.
Aylar öncesinde Kobanê operasyonu denilerek gözaltına alınan ya da tutuklanan, ekoloji mücadelesi savunucuları, Beyza Üstün, Cihan Erdal sonrasında Güner Yanlıç ve daha birçokları. Ya da Kaz Dağları’nda direniş çadırı kuran direnişçilere kesilen cezalar ya da Kirazlıyayla, Salihli’de direnen köylülere şiddet, gözaltı uygulamaları derken bugün ekoloji mücadelesi “vandalizm” ile suçlanmaktadır.
Ve mesele buyken vandalizmin ne olduğunu ansiklopedi, kitap karıştırmadan, ülkemizde aylarca kapalı olan ve bugün açık olmasını bir şans bilerek, Wikipedia’dan yaralanırsak vandalizm; bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.
Hal buyken “kamuya ait” köyleri, dağları, dereleri, delik deşik ederek termik santrallerden jeotermale, kömür, altın madenlerinin, taş ocaklarının işletilmesi, açılması sonucu havayı kirletmesi, kuraklığa, iklim krizine sebep olması mı ya da bunlara direnenlerin yaptığı mı?
Ya da taşeronların, müteahhitlerin derelere, köylere kadar inen kentsel dönüşümlerin, dikey yapılaşmaların bütünüyle Tokileşmelerin ve bunların sonucu en ufak bir sallantıda, depremde yaşanan ölümlere sebep olanlar ya da bu uygulamalara direnenlerin yaptığı mı?
Hayvanlara her gün taciz, tecavüz edenlerin mi ya da hayvanların korunması için yasa çıkartılsın diyenlerin yaptığı mı ?
Hangisi vandallık ?