Dernek ve vakıflara kayyum atamasını kolaylaştıran kanun teklifini ‘örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı’ olarak değerlendiren kadınlar, ‘Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar’ dedi
Dernek ve vakıflara kayyım atanmasını kolaylaştıran ve kapatma yetkisini içeren “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” 16 Aralık’ta AKP tarafından Meclis’e sunuldu ve büyük bir hızla Adalet Komisyonu’ndan geçti. Teklifin içeriğinde Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanı’na tanınan yetkilerin artırılması da isteniyor.
Derneklerin çalışmalarını yok edecek kanun teklifinin Meclis’te görüşmeleri devam ederken, 600 sivil toplum örgütü tepkilerini ortak imzayla yayınladıkları metinle gösterdi. “Örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan teklifi istemiyoruz” diyen STK’ler, hem alanlarda hem de sosyal medya hesaplarından “sivil toplum susturulamaz” etiketiyle tepkilerini dile getirdi.
‘Kadınlar hayır diyor’
Kadın örgütleri ve dernekleri de tasarıya karşı “kadınlar hayır diyor” etiketiyle bir metin yayınlayarak, tepkilerini şöyle dile getirdi: “Kanun teklifinin geçmesi kadın örgütlerinin kapılarına keyfi bir şekilde kilit vurulması ve cinsiyetçi politikalara karşı çıkan seslerin kısılmaya çalışılması demek.”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, kanun teklifinde “terör örgütlerinin” finansmanının gerekçe gösterilerek, kontrol edilmesine yönelik maddelerin tedirginlik yarattığını belirtti. “Tedirgin olan kurumların çoğu şiddete, istismara ya da İstanbul Sözleşmesi, nafakanın geri çekilmesine karşı çıkmış daha çok demokrasi için mücadele etmiş kurumlardır” diye belirtti
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da bulunduğu bir toplantıda kanun teklifiyle ilgili kaygıları dile getirdiğini aktaran Güllü, “Şu anda bazı yayın organları beni terörist, komünist, feminist, faşist bir çok isimle adlandırıyor. Yarın biri çıkıp beni ihbar etse istedikleri gibi kenara çekecek sorgulayacaklar. 45 yıllık sorumlusu olduğum derneğimin adı kirlenecek. Geçmişim geleceğim hiçe sayılarak baskı altına alınacak” ifadelerini kullandı
‘Kaynaklara ulaşma yetkileri zaten var’
Özelikle kadın derneklerinin toplumsal hareketlilik sağladığını dile getiren Güllü, teklifin hayata geçirilmesi durumunda İstanbul Sözleşmesi, erken yaş evlilik ve nafaka hakkı gibi önde olan kadın gündemlerinin engellenmesine neden olacağını söyledi. Güllü, “Altını çizerek söylüyorum. ‘Terörle’ ilgili aktarılan para ve kaynaklar konusunda bakanın her türlü ulaşabilme yetkisi ve etkisi var. O nedenle bu gerekçelerin arkasına sığınarak çıkarılmak istenilen yasanın geri çekilmesini istiyorum” diye belirtti.
Şiddet gören kadınlar yalnızlaştırılacak
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Gönüllüleri de, teklif genel olarak sivil alanı ve sivil toplum örgütlerini hedef alarak örgütlenme ve ifade özgürlüğüne ağır bir saldırı olmakla birlikte özelde kadınlarla dayanışma gösteren ve şiddetten uzaklaşmaları için mücadele eden örgütler açısından sonuçları endişe verici olduğunu kaydederek, “Şiddetten uzaklaşmak için mücadele veren kadınların destek alamayarak daha da yalnızlaştırılmasına neden olacaktır. Ayrıca kadın düşmanı politikalara karşı mücadele yürüten ve baskı oluşturan kadın örgütlerinin seslerinin kısılması gibi sonuçlar bizi beklemektedir. Bu teklife karşı feminist dayanışmadan aldığımız güçle çalışmalarımızı ısrarla sürdürmeye devam edeceğiz.”
Önlenemez sonuçları olabilir
Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler (KİH-YÇ) Genel Koordinatörü Hilal Gencay da, Türkiye’deki tüm sivil toplum örgütlerini etkileyen bir kanun teklifi olduğunu belirterek, hak temelli çalışan tüm STK’lerin risk altında olduğunu, hayata geçirilmesi durumunda çok farklı sonuçlar doğuracağını söyledi. Gencay, teklifin STK’lerin alanının daralması anlamına geldiğini ifade ederek, bunun büyük risk olduğunu, önlenemez sonuçlar getireceğini vurguladı. Gencay, her yönüyle olumsuz sonuçlar doğuracak teklifin geri çekilmesini istiyoruz istedi.
‘Kayyum politikalarını biliyoruz’
Kadın Zamanı Derneği Yöneticisi Nazlı Andan ise, devletin kanun teklifiyle kadın dernekleri ve STK’leri hedef aldığını yineleyerek, “Kadınların sahip oldukları haklarını bilmeleri, bilinçlenmeleri, özgürleşmeleri, şiddet gördüklerinde hukuki, psikolojik vb. alanlarda güçlenmesi için çalışmalar yürüten STK’ler hedef alınacak ve bu STK’lere kayyım atanacak. Böylelikle dayanışma alanı bulunmayan kadınlar ‘kaderlerine’ mahkum edilecek. Kayyımın ne demek olduğunu hepimizin acıyla tecrübe ettiği bir coğrafyada yaşıyoruz ve ne demek olduğunu da hepimiz biliyoruz” diye belirtti.
‘Kadınlar susmayacak’
Kadının özgürleşmesini sağlayan her hangi bir kurumun engellenmesini kabul etmeyeceklerini ifade eden Andan, “Kapatılan kadın derneklerinden sonra artan taciz, tecavüz ve kadın katliamlarına şahit olduğumuz gibi, kapatılan kadın kurumlarının küllerinden nasıl doğup mücadeleye devam ettiklerine de hep beraber şahit olduk. Bu yasayla da yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” diye belirtti.
‘Örgütlü alandan uzaklaştırma’
Yasa tasarısının soruşturma açılan kişinin uzaklaştırılması ve o kişinin bir daha çalışmalarda görev almaması yönünde hazırlandığını anımsatan Andan, “Söz konusu madde kadını yalnızlaştırma, örgütlü alandan uzaklaştırma çabasıdır. Soruşturma aşamasında iken bir kişinin görevinden uzaklaştırılması hukuki boyutta da çok tehlikelidir. Kadın cinayetlerinde örtbas edilen hukuki süreç kadının örgütlenme alanında da bir kez daha karşısına çıkıyor” dedi.
Yasada yer alan bir diğer maddenin de “yardımlar” konusu olduğuna dikkati çeken Andan, “Bu çalışmaya getirilen maddeler kadın dayanışmasını zayıflatmak, sınır tanımayan dayanışma ağımızı yok etme çabasıdır” dedi.
İSTANBUL