Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda üretici birlikleri temsilcileriyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Silvan Projesi’nin hayata geçmesiyle Diyarbakır’ın dünya çapında bir üretim merkezi haline geleceğini iddia etti. Güzeloğlu’nun, “Diyarbakır sulu tarım üretimiyle dünya çapında üretim merkezi haline gelecek. Silvan Projesi ile en az 300 bin kişi iş, aş sahibi olacak. Bu proje Diyarbakır ve bölgenin en kısa zamanda kaderini ve geleceğini değiştirecek. Silvan Projesi 8 baraj, 23 sulama projesini içeriyor. Bu proje Diyarbakır’ı her alanda sadece üreten değil, bunu markaya dönüştürecek ve gıda sanayi merkezi haline taşıyacak” sözleri ise şaşkınlık yarattı. Vali Güzeloğlu, “Diyarbakır’da bitkisel ve hayvansal üretimden 7,3 milyar liralık bir gelir elde edilmekte. Bu yıl Diyarbakır’da 1 milyon 130 bin ton buğday üretimi gerçekleştirildi, 427 bin dekarlık alanda, 217 bin ton pamuk üretimi bekliyoruz. Mercimek üretiminde Türkiye birincisiyiz. Büyükbaş hayvan sayısında yüzde 112’lik artış oldu, büyükbaş hayvan sayısı 550 bine ulaştı. Küçükbaş hayvan sayısı 1 milyon 805 bin civarındadır. Küçükbaşta da 2002 yılı baz alındığında yüzde 92’lik bir artış var. Mandada Türkiye’de ikinci sıradayız. Sofralık üzümde altıncı sıradayız. Bütün bu verileri daha iyiye ve ileriye taşımak ve kaliteye bağlı bir üretim yoğunluğuna da ulaşmak hedefimizdir” ifadesini kullandı.
Buğday niçin ithal ediliyor?
Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı buğday raporunda, Türkiye’de 2000 yılında 92 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılırken, 2017 yılında 77 milyon dekar alanda buğday ekimi yapıldı. Aynı dönemde 49 milyon ton buğday ithal edilerek, karşılığında 13 milyar dolar ödeme yapıldı. 2018 yılının ilk yarısında 3 milyon ton buğday ithal edilerek 634 milyon dolar ödendi. 2017 yılında 21 milyon 500 bin ton buğday üretilmişken, 2018 yılında ekim alanlarının daralması, girdi maliyetleri, verilen teşvikler, doğal afetler, buğday hastalıkları nedeniyle verim ve kalite düşüklüğü yaşandığı ve 2018 yılı buğday üretim tahmininin en fazla 19,5 milyon ton olacağı raporda yer aldı. Raporda, ekilen buğday tohumlukların 3 yılda bir sertifikalı tohumluklarla yenilenmesi nedeni ile Türkiye’de her yıl yaklaşık 540 bin ton buğday tohumluğu kullanılması gerektiği kaydedildi. Yani üretimin yaklaşık yüzde 5’i miktarı kadar her yıl tohum şirketlerinin kapısına gidilmesi gerekmektedir. Raporda düzenli olarak artış gösteren sertifikalı tohumla ilgili, “Türkiye’de üretilen sertifikalı tohumluk miktarı 2007 yılında 210 bin ton iken 2014 yılında 403 bin ton, 2015 yılında 484 bin ton ve 2017 yılında 508 bin ton olarak gerçekleşmiştir” ifadelerine yer verildi. Türkiye’de her bölgede yetiştirilebilen buğdayın sadece yüzde 15’i Güneydoğu Anadolu bölgesinde üretilmektedir.
Mera alanları yok edildi
Hayvancılığın toplam işletme giderlerinin yüzde 70’ini yem girdileri oluşturmaktadır. Bu nedenle çayır ve meralar büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de 1950’li yıllarda 40 milyon hektar olan çayır ve mera alanları tarıma açılması nedeniyle 12 milyon hektara düştü. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde hayvanların yüzde 80-90’ı çayır ve meralarda beslenirken, Türkiye’de bu oran nadas alanları dahil yüzde 38’dir. Türkiye’de mera alanlarının azalmasının başlıca nedenleri ise bu alanların işlemeli tarıma açılması ve meraların maden, enerji, turizm vb. amaçla yok edilmesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı ise sürekli azalmaktadır. Güneydoğu bölgesinde ise hayvancılık yayla ve mera yasaklarıyla adeta bitme noktasına gelmiştir.
Silvan Projesi olarak ortaya konan tek somut adımın Silvan Barajı olduğu bilinmektedir. Barajın bitirilmesiyle birlikte 2.5 milyon hektarlık tarımsal alan yani; Batman, Silvan, Hazro, Lice, Kulp ve Hani’ye kadar genişleyen devasa bir alanda tarımsal faaliyet yapılacağı söyleniyor. Ancak tarımsal üretimlerin yapılacağı iddia edilen bu alan, aynı zamanda 3 bin adet kayagazı sondajı yapılacak olan alanla aynı alan. Bölgede Silvan Barajı bitmediğinden dolayı “165 milyar dolar kaybımız var” ifadeleri kayagazı üretimlerinin yapılamıyor olması bağlamında basın organlarında yer almıştı. Vali Güzeloğlu’nun açıklamalarıyla gerçekler çelişmektedir. Meraların ve yaylaların yasaklandığı bölgede hayvancılığın gelişeceğini söylemek eğer mümkünse bundan yarar sağlayacak tek kesim çiftçiler değil yem şirketleri olacaktır. Tarımsal üretimlerin artacağından söz edilmesi ise sahanın kayagazı sahalarıyla çakışıyor olması nedeniyle imkansız olduğu kayagazı üretim projesine bakıldığında net olarak görülebilmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ