Dersim’de uzun yıllardır YİBO’lar üzerinden yürütülen asimilasyon politikasına, son zamanlarda cemaat ve tarikatlar da dahil oldu. YİBO’da bu süreçlerden geçtiğini belirten Buluç, Kürtleri bu yapılara karşı uyardı
Kürt ve Alevi kimliği nedeniyle katliamlar, sürgünler ve asimilasyon politikaları ile yüz yüze kalan Dersim, bugün dernek ve vakıf adı altında kurulan cemaat ve tarikat örgütlenmelerinin hedefinde. Son dönemde sayıları artan dini dernek ve vakıflarla asimilasyon politikalarının hedefinde olan kentte, geçmişte bu amaçla açılan merkezlerden biri Yatılı İlköğretim Bölge Okulları’ydı (YİBO). YİBO’lar uzun yıllar taciz, tecavüz, şiddet olaylarıyla anıldı.
Son dönemde artan sayıda dernek ve vakıflarla asimilasyon politikalarının hedefinde olan Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar Beldesi’nde bulunan Hasan Ali Yücel Yatılı İlköğretim Okulu’nda okuyan 3 erkek öğrencinin 2006 yılında cinsel istismara maruz kalması, kamuoyunun tepkisiyle karşılaşmış ve yaşanan olaydan sonra kapatılmıştı.
Askeri alanlarda kuruldu
1939 yılında kurulup, 60’lı yıllardan itibaren yaygınlaşan YİBO’lar, özellikle Kürt kentlerinde çoğu ya aktif karakolların içinde ya da boşaltılmış askeri alanlarda kuruldu. YİBO’lar ile her ne kadar sistematik bir gözetim ve denetim mekanizması oluşturulmak ve bu yolla Türkiye’deki farklı etnik ve kültürel topluluklar asimile edilmek istenmişse de bu devletin arzuladığı düzeyde olmadı. Kimi dönemler kapatılması gündeme gelen YİBO’larda hala binlerce çocuk eğitim adı altında asimile edilmeye devam ediyor.
1996-1999 yılları arasında bu okulda okuyan öğrencilerden biri olan Bülent Buluç Mezopotamya Ajansı’na, YİBO’larda yaşanan baskıları, taciz ve asimilasyon politikalarını anlattı.
Silahların gölgesinde
O günleri “Okulumuzun etrafı duvarlarla kaplıydı, sokakları, hayvanları göremiyorduk” sözleriyle anlatmaya başlayan Buluç, YİBO’lar’da okuyan çocukların yıllar geçse de baskıların etkisinde kaldığını dile getirdi.
Okuduğu YİBO’nun tamamen askeri bir bölgenin içinde olduğunu belirten Buluç, “Henüz 12 yaşındaydım. Yaşları 6 olan çocuklar vardı. Okulun yanında askeriye vardı. Okulun içine girdiğimiz sırada askerlerin kulübesinde üzerimiz ve çantalarımız aranıyordu. Askeriyenin orada olması, okulun içinde korucuların dolaşması, dışardan gelen öğretmenler üzerimizde psikolojik bir etki yaratıyordu. Okulda geceleri silah sesleriyle uyanıyorduk. Bir öğretmenin elinde silah okulun içinde gezdiğini görmüştüm” dedi.
Taciz ve tecavüz
Kendisinin okuduğu dönemde YİBO’da Ümit isminde bir öğretmenin 15 yaşındaki bir çocuğu taciz ettiğini paylaşan Buluç, tanıklık ettiği bir diğer olayı ise şöyle anlattı: “Öğretmenin 4 kızla sınıfta yalnız olduğunu görmüştüm. Gördüğümü bir kadın öğretmene anlattım. Kadın öğretmen Ümit öğretmene ‘burada ne yaptığını’ sordu. Ümit öğretmen de bana ‘sen beni ihbar ettin’ diyerek kavga çıkarmıştı. Bu öğretmenin birçok kız çocuğunu taciz ettiğini, hatta hamile kalan bir çocuğun da çocuğunu aldırdıklarını öğrendik”
O dönem bu tür olayların çok yaşandığını söyleyen Buluç, bir zaman taci, tecavüz olaylarının çok ciddi bir boyuta dönüştüğünü, bu olayların üzeri örtülüp adı tacizle anılan öğretmenler görevden alındığını ifade etti. Buluç bir öğretmenle yaşadıkları tartışmanın emniyetin dahil olduğunu belirterek, mahkemelik olduğunu söyledi. Bulgucular’da bulunan eskiden işkencehane olan, sonradan YİBO’ya dönüştürülen okula gittiğini Buluç, orada da askeriye olduğunu ve aynı durumların yaşandığını belirterek, “Okul bittikten sonra bir birey olarak üzerimde yaratılan psikolojik baskının sonuçlarını ve etkilerini hissediyordum” diye konuştu
Hedef Türkleştirmek
YİBO’ların tamamen bir asimilasyon merkezi olduğunu vurgulayan Buluç, öğrencilerin dilinden, kimliğinden, inancından uzaklaştırılarak tamamen Türkleştirmenin hedeflendiğini ifade etti.
Buluç, din kültürü dersinde ise Aleviliğe dair hiçbir şey öğretilmediğini belirtti. Bunun farkında olanlar kadar olmayanların da olduğunu kaydeden Buluç, okullarda Kürtçenin unutturulmaya çalışıldığını, birçok öğrencinin bu asimilasyon politikalarını kabul etmeyip okulu bıraktıklarını ifade etti. Bazı kişilerin ise sindirilip kişiliksizleştirildiğini söyleyen Buluç, YİBO’ların öğrencilerde ağır psikolojik hasar yarattığna dikkat çekti.
Dersim’in şimdilerde ise dernek ve vakıf adı altında cemaat ve tarikat örgütlenmeleriyle gündeme gelmesi üzerinde duran Buluç, Aleviler üzerinde yürütülen asimilasyon politikasının bu tür yapıların ekonomik gücü aracılığıyla devam ettiğini vurgulayarak, “Dersim halkına düşen görev bu ince yöntemleri görmek, deşifre etmek. Bunun için ciddi bir örgütleme yapılması lazım” dedi.
DERSİM