İçişleri Bakanlığı HDP belediyelerindeki kayyum pratiğini çeşitli alanlarda faaliyet yürüten derneklerde de uygulama kararı aldı. STK’lere kayyum atama yetkisi veren 15’inci madde üzerinde değişiklik Adalet Komisyonu’nda kabul edildi
AKP grubu tarafından Meclis’e sunulan ve Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanlığı’nın yetkilerini genişleten, dernekler, vakıflar, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarına kayyum atamasının önünü açan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Hakkında Kanun” teklifinin Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri devam ediyor.
İçişleri Bakanı’na dernek faaliyetini durdurma ve kayyum atama yetkisi getiren 15’inci madde AKP-MHP oylarıyla kabul edildi. Komisyonda kabul edilen 15’inci madde ile İçişleri Bakanı ve valilikler, derneklerin yönetiminde bulunan ve hakkında terör soruşturması açılan isimleri görevden alabilecek, derneğin faaliyetini geçici olarak durdurabilecek ve gerekli görürse yönetimlerine kayyum atayabilecek.
Derneklere kayyum
Maddeye göre, çeşitli alanlarda faaliyet yürüten derneklerin, “geçici süreyle de olsa” faaliyetleri durdurulabilecek. Dernek faaliyetleri kapsamında hakkında terör soruşturması açılanlar, İçişleri Bakanı tarafından geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılabilecek. Tedbirin yeterli olmaması veya gecikmesinde sakınca bulunulan hallerde İçişleri Bakanı, derneğin faaliyetinden geçici olarak alıkoyabilecek. Mahkeme, bu kararı 48 saat içinde denetleyecek. Bakanlık, görevden uzaklaştırdığı kişilerin yerine Dernekler Kanunu hükümlerine göre kayyum da atayabilecek.
OHAL düzeni devamı
Söz konusu madde üzerine söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, “Bu madde açık ve net olarak OHAL düzeninin devamını ortaya koyan bir madde. Siz bir iki normal gerekçe göstererek böyle maddelerle örgütlenme özgürlüğünün altına dinamit koyuyorsunuz. Derneklere ‘kara para aklamanın, uyuşturucu imali ve ticaretinin, terörizmin finansmanının önlenmesi’ adı altında kayyum atanması ne demek? Bir bakana -kim olursa olsun- İçişleri Bakanına, bir kişiye bir sivil toplum örgütünün faaliyetine devam edip etmemesi üzerine yetki verilebilir mi? Bir sivil toplum örgütünün, bir derneğin faaliyetine devam edip etmemesi konusunda bir bakana yetki verilebilir mi arkadaşlar? Bu yargı ne iş yapar?” diyerek tepki gösterdi.
Anayasaya aykırı
Kanun teklifinin İçişleri Bakanı’nın görevini artırmaya yönelik olduğuna dikkati çeken Bülbül, “Yani İçişleri Bakanı artık sarayın has bakanı oldu. ‘Soruşturma kapsamına aldık’ diyecek, karar verecek keyfî bir şekilde. Dayanaksız, yargı denetimi olmadan yeterli sayılacak. Anayasa’nın 2’nci maddesi görevden uzaklaştırmak için kovuşturma safhası ya da kesinleşmiş yargı kararı aranmayacak. Lekelenmeme hakkı, bunları bir kenara atıyoruz, yargı reformunu bir kenara atıyoruz, her şeyi bir kenara itiyoruz. ‘İçişleri Bakanı ilgili kişiyi görevden uzaklaştırabilir’ denilmiş. Sonrasında da ‘Bu tedbir yeterli olmazsa derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyabilir’ denilmiş. Yani bunun yeterli olup olmaması nasıl belirleniyor? Hukuk devletinde böyle bir belirleme yetkisi bir kişiye sivil toplum örgütünün faaliyetine devam edip etmemesi konusundaki yetki verilebilir mi? Verilemez” ifadelerini kullandı.
Söz konusu maddenin tekliften kesinlikle çıkarılması gerektiğini dile getiren Bülbül, “Anayasa’nın, hukuk devleti ilkesini öngören 2’nci, dernek özgürlüğünü öngören 33’üncü ve temel hakların sınırlanmasında kanunilik ilkesini öngören 13’üncü maddesine aykırıdır. Bu nedenle, bu madde kesinlikle keyfî bir yetkilendirme maddesidir, geri çekilmelidir” dedi.
İkinci kayyum dönem
Ardından söz alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, “İkinci kayyum dönemini yaşıyoruz. Daha önce 100’ün üzerinde belediyemize kayyum atandı, daha sonra, şu anda da 40’ın üzerinde belediyemize kayyum atanmış, gözaltına alındılar, tutuklandılar, sonra serbest kaldılar, birçok dava devam ediyor ya da davalar devam etmiyor; hangi mahkeme karar verdi de belediye başkanı gitti, belediye eş başkanları gitti kendi görevlerinin başına? Aynı şekilde burada bu mesele burada da söz konusu. ‘Ne şekilde çay içeceğiz ne şekilde bir yemeğe, çorbaya kaşık sallayacağız?’ şeklindeki alanlar için de kanun getirmeye çalışıyoruz. Ya, bu memlekette yani bu ülkede yeterince kanun var. Bakın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası var, Türk Ceza Yasası’nın 220’nci maddesi var, 220/7 var, 314’üncü maddesi var yani ilgili kanunlar şu anda mevcut, 220’nci madde var” diye konuştu.
‘İNSANLARIN SIĞINDIĞI TEK ALAN DERNEKLER’
İçişleri Bakanı’na derneklere kayyum atama yetkisi verileceğine değinen Koç, “Şimdi diyeceğiz ki ‘İçişleri Bakanı şu, şu suçlardan dolayı derneklere kayyum atayacak’ Neye göre atayacak? Hangi kriterlere göre atayacak? Yine, Millî İstihbaratın kararları veya işte, çeşitli yerlerden gelebilecek olan raporlara göre gidecek o derneğin kafasına çökecek. Peki, niye bu kadar derneklere yükleniyoruz? Yani şunu demeseydik keşke; ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun’. 6 tane kanun maddesi gelmiş; tamam, güzel, burada bitseydi. Ee, bitmedi ama ne yapıyoruz? Aşağı dernek, yukarı dernek, yana dönüyorsunuz dernek, kenara dönüyorsunuz dernek yani derneklere yüklendikçe yükleniyor bu kanunda. Öyle bir şey yapılacak ki… Bakın, Türkiye’de gerçek anlamda sivil toplum örgütlenmesi açısından 12 Eylül darbesinden bu yana insanların sığındığı tek alan derneklerdir, sadece derneğe sığınıyor insanlar” ifadelerini kullandı.
Söz konusu kanun maddesiyle hukukun ihlal edileceğine vurgu yapan Koç, “Belki gerçek anlamda hukukun, adaletin zerresinde bir şey varsa onu da kaldırmış olacağız. Bu nedenle bunun kanun metninden çıkarılmasını talep ediyoruz” diye belirtti.
43 maddelik teklifin 19 maddesi görüşülerek, kabul edildi.
ANKARA