Hakkari-Çukurca karayolundaki vadilerde bulunan köylerine ‘ikametgah’ şartıyla sadece saat 08.00-17.00 arasında giriş yapabilen yurttaşlar, hastaneye izinle giderken, gıda kotayla alınıyor
Irak Federe Kürdistan Bölgesi ve İran sınırının kesiştiği bölgede yer alan Hakkari, 2016 yılındaki askeri darbe girişimi sonrası devreye sokulan Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarından en çok nasibini alan kentlerin başında geliyor. Söz konusu tarihten sonra kent merkezi ve bağlı ilçelerde “güvenlik” adı altındaki önlemler had safhaya çıkarıldı. Kent genelinde bir yandan onlarca yeni karakol, kalekol ve üs bölgesi, diğer yandan polis ve asker kontrol noktaları kuruldu. Bunun yanı sıra kimi boşaltılmış köyleri de kapsayan yüzlerce alana giriş ve çıkışlara “özel güvenlik bölgesi” gerekçesiyle izin verilmiyor.
3 yıldır uygulanıyor
Mezopotmaya Ajansı’ndan (MA) Gökhan Atay’ın geçtiği haberde giriş ve çıkışlara “kısmi” izin verilen köylere ise özellikle son 3 yılı aşkın bir süredir adı konulmamış bir “ambargo” uygulanıyor. Hakkari-Çukurca karayolundaki Zap, Valto, Kato Marinos ve Kazan vadilerinde yer alan Ağaçdibi (Keha Kilîla), Oğul (Talê), Ceylanlı (Valto), Taşbaşı (Kelêxan), Akkaya (Serê Spî), Çeltik (Keha Hemzo), Armutlu (Herê), Marinos, Gelinli (Davoş), Cevizli (Guzereş), Kayalık (Tixûb) ve Kazan (Tiyar) köyleri ile bağlı mezralar “ambargonun” uygulandığı yerlerden bazıları.
İkametgah şartı
Binlerce yurttaşın ikamet ettiği köylerin bulunduğu tüm vadilerin girişinde askeri kontrol noktaları bulunuyor. Askerler, özellikle Kazan ve Marinos vadilerindeki yerleşim yerlerine giden yurttaşlara sadece saat 08.00 ile 17.00 arasında geçiş izni veriyor. Ancak, vadilerdeki köylerde ikametgahı bulunmayan kişilere geçiş izni verilmiyor. Yakın akrabalarının yanına gitmek isteyenler de bu adı konulmamış “yasağa” takılıyor. Yine, köylülerin ana caddeler ve kırsal alanlara geçmesi de engelleniyor.
Gıda kotası
Bunun yanı sıra vadilerdeki köylere “gıda kotası” da uygulanıyor. Köylüler, askerlerin belirlediği “kota” dahilinde un, şeker, yağ ve çay gibi yaşamsal ihtiyaçlarını evlerine götürebiliyor. Askerler tarafından “fazla” görülen ürünler ise, yoldan geçen servis ya da özel araçlarla kent merkezine geri gönderiliyor. “Kota” uygulanan ürünler bununla da sınırlı değil. Tarımda kullanılan gübreye “güvenlik” gerekçesiyle izin verilmezken, elektrik ürünlerine şartlı izin veriliyor. Söz konusu malzemelerin nerede ve hangi işte kullanılacağına bakılıyor. “Sakıncalı” görüldüğü takdirde bu malzemelerin götürülmesine de izin verilmiyor.
Hastalanmak da yasak!
Köylülerin sağlığa erişim hakları da engellemelerden kaynaklı kısıtlanıyor. Geçişlere izin verilen saatler içerisinde hastaların geçişlerinde ciddi bir aksaklık yaşanmazken, geriye kalan saatlerde muhtarlar aracılığıyla ilgili karakolların yetkililerinden izin alınıyor. İzin verildikten sonra köylüler, varsa kendi araçlarını yoksa da merkezden çağırdıkları ambulans ya da sivil bir aracın gelmesini bekliyor.
Valilik iznine rağmen
Yaşadıkları zorluklara dair konuşan Kazan köyü sakinlerinden İsmail Keskin, engellemelerin yaşamlarını olumsuz etkilediğine dikkati çekti. Ana caddelere çıkamadıklarını, sürekli insansız hava aracı hareketliliğinin yaşandığını aktaran Keskin, her ürünü sınırlı sayıda götürebildiklerini söyledi. Daha önce kısmi izin verilen gübrenin tamamen yasaklanmasından kaynaklı tarım ürünlerin azaldığını belirten Keskin, kimi ürünleri valilik izni ve faturalara rağmen evlerine götüremediklerini kaydetti. Keskin, bu durumun sona ermesi çağrısı yaptı.
İki şeyden birine izin veriliyor
Kazan Vadisi sakinlerinden Abdullah Acar ise, “kota” uygulamasının sona ermesini istedi. Her ürüne “yasak” gerekçesiyle izin verilmediğini dile getiren Acar, “Tütün, domates, pirinç… İki şey götürüyoruz. Birine izin veriliyor. İki torba un götüremiyoruz. Bu sıkıntının sonra ermesini istiyoruz” diye konuştu.
HAKKARİ