Üretiliyor suç. Kesinlikle yeterli gelmiyor bunca eziyet. Dipsiz kuyu bu. Herkesi dahil etmek için teşvik kampanyası düzenleniyor. Suç işlemek hakkınız diyor ve işaret ediyor. Her karar bir emsal. Yani yeni olana eskinin sonucunu dayatıyor. Suç işleme özgürlüğü tartışılmaz ve tartışılması dahi gündeme getirilemez. Ne de olsa örgütlülükte devamlılık esastır. Bu devamlılık hep emsal!
Sözleşmeler, alınan kararlar, verilen sözler sürekli bir duvara tosluyor. Bu duvar öyle bir duvar ki rengine, sıvasına, hasbelkader aşınan yüzeyine dahi hiçbir şey olmuyor. Herkese karşı duvar tek. Beka duvarı deniliyor. Devleti ve tüm organlarını arkasına alan bu duvar, her iktidarın oturma odasına kurulu. Duvarın ardındakiler değişse de sorun değil. Her şeyden ve herkesten mühim olan duvara kim ne şekilde toslarsa toslasın zerre fark olmuyor.
14 Haziran 2017’de Diyarbakır Lice’de trafiğe kapalı bir caddede, yaşlılık maaşını almak için yürüyen 85 yaşındaki Pakize Hazar, uzman çavuş S.K.’nin kullandığı zırhlı araçla ezilip katlediliyor. Çevredekiler bu vahşeti görüyor ama herkesin gözü önünde sürücü kimseye aldırmadan yoluna devam ediyor. Kimi ezdi, gören oldu mu gibi sorular tali şeyler. Ne de olsa bir tarihte yine bir zıhlı sürücüsü ezip öldürdüğü bir insan için mahkemede “odun sandım” diyerek kendini aklamıştı.
Hazar cinayetinde ailenin ve avukatın başvurusuyla bir güvenlik kamerasında cinayetin görüntüleri açığa çıkarılıyor. Olay bundan sonra hukuk bürokrasisine sevk ediliyor. Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Komutanlığı’ndan rapor istiyor. Gelen raporda pek tabi ezilerek öldürülen Hazar kusurlu, S.K. ise yüzde yüz kusursuz bulunuyor.
Bu skandal rapor üzerine aile avukatı hazırladığı raporu Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüyor. ATK raporunda S.K. yüzde yüz kusurlu bulunur ve olay mahkemeye taşınır. Lice Asliye Ceza Mahkemesi’nde 14 Şubat 2018’de başlayan davada 6 Haziran’a kadar 3 duruşma yapılıyor. Duruşma sonucunda S.K. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar veriliyor. Ehliyetine el konulması ise gereksiz bulunur çünkü açıklanan kararda “sanığın aracı hareket ettirmeden önce önünden yürüyerek geçmekte olan Pakize Hazar’a çarpması ve sağ ön tekerlek ile üzerinden geçmesi sonucu yaşamını yitirmesine neden olduğu” belirtilir. Yani Pakize Hazar duran zırhlı araca çarpıp üstüne bir de tekerleğin altına girip kendini ezdiriyor.
Bunun üzerine ailenin itirazıyla dava bir üst mahkemeye taşınıyor. Mahkeme itirazı kabul edip dosyanın gereği için Lice Asliye Ceza Mahkemesi’ne iadesine karar veriyor. Lice Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada S.K.’ye 3 yıl hapis cezası veriliyor. Verilen cezada takdir yetkisi kullanan hâkim, cezanın sanığın geleceği üzerinde olası etkisini dikkate alarak 2 yıl 6 aya indiriyor. Karar tabi bununla kalmıyor. Trafiğe kapalı caddede S.K.’nin ezerek öldürdüğü Hazar için verilen bu ceza çok görülüyor. Mahkeme salonlarında büyük puntolarla yazılan koca koca adalet yazıları elbette üniforma giyenlerden yana olacaktı.
Bu verilen cezayı çok gören S.K.’nin 2019’da yaptığı itirazla Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınan davada geçen gün karar çıktı. Kararda şu denildi: “Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının, kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre, 910 gün üzerinden ve günlüğün taktiren 20 bin olmak üzere, 18 bin 200 TL adli para cezasına çevrilmesine, sanığın ekonomik ve şahsi halleri gözetilerek 24 eşit taksit ödenmesine karar verildi.” Merak edenler için, tüm bu dava sürecinde S.K. hiç tutuklanmadı.
Mahkemelerin gerekçeli kararlarının başında yazılan ‘Türk Milleti Adına’ aklanan cinayetlere yeni moda kararlar eklendi. Artık aklanan cinayetlerin ötesinde taksitle öldürme imkânı var. Adalet kampanyasına göre; 24 aylığına 758 tl ödeyerek Kürtleri öldürebilirsiniz. Mahkeme kararıyla da bu tarihe geçti. Louis Ferdinand Celine’nin ‘Taskitle Ölüm’ romanı var. Burada roman değil, devlet kararı ile taksitle cinayet var. Burası Türkiye, tarih 2020 sonu.
Bir cinayet daha mahkeme eliyle zamana yayıldı ve maktul suçlu bulundu, katil de serbest bırakıldı. Gerçek şu ki üniforma hiçbir şekilde caza almıyor. Çünkü üniforma devlet temsili bir duvar, sarsılmaz beka! Bu duvardan bir tuğla çekilse duvar sarsılır ve nihayetinde çöker. Bu yüzden suç işlemede herkes sımsıkı. Kendi yasalarını inkâr edecek kadar da kararlı. Suça bulaşanlar yasaları da suçu aklamak için kullanır ve kullanıyor. Can güvenliği yok, beka duvarı var. Devlet bu, kusursuz cinayetler çağında ne de olsa.
Haftanın kitap önerisi: Yan Lianke, Günler Aylar Yıllar / Çeviri: Erdem Kurtuldu, Jaguar Yayınları