Cinsel saldırılara karşı seslerini birleştiren kadınlar, faillerle ilgili ifşalarını sürdürüyor. Avukat Tuba Torun, ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesinin hukukta bir içtihat olduğunu söyledi
Türkiye’de kadınlar “susma bitsin, ‘uykularınız kaçsın’ etiketleri ile yaşadıkları cinsel taciz ve saldırıları anlatarak fail erkekleri ifşa etmeye devam ediyor. Edebiyat dünyasından erkeklerin cinsel saldırılarının ifşa edilmesiyle başlayan hareket, başka alanlara da yayılarak büyüyor.
Yaşanan süreci yakından takip eden avukat Tuba Torun, kadınların örgütlenerek taciz faili erkeklere karşı seslerini yükseltmesine dair Jin News’e konuştu.
Adaletin yalnızca hukukun verdiği kararlar olmadığını, hukukun bütün adalet ihtiyacını karşılayamadığını söyledi. Hukuktaki cezasızlık politikaları, ataerkil toplum yapısının kadınlara dayattığı toplumsal roller ve faillerin nüfuzunu kadınları baskılamak için kullanmasından kaynaklı kadınların, uğradıkları saldırılara karşı anında tepki veremediğini vurguladı. Kadınların dayanışma halinde failleri ifşa etmekten başka seçeneği olmadığını dile getiren Torun, “İfşalar da bir nevi, ‘eğer bunu yapmaya devam ederseniz, bununla karşılaşabilirsiniz’ şeklinde bir ihtar aslında” dedi.
‘Hukukta yeri var’
Kanıtı belli olmayan, gizli işlenen suçlarda kadınların söylemlerinin dikkate alınması için “kadının beyanı esastır” ilkesinin uygulanması gerektiğine dikkat çeken Torun, “Hukukta yeri olan bir ilkedir, bir içtihattır ve buna bir saldırı var. Siyasi olarak başlayan saldırıların, ifşayı ve ifşanın yol açabileceği sonuçları yine kadınlara mal etmeye çalışarak ‘kadının beyanı esastır’ı devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Kadının beyanı esastır ilkesi kadının beyanı doğrudur demek değil bunu artık söylemekten dilimizde tüy bitti. Kadının dediğini ciddiye alın ve araştırın anlamına geliyor. Güç dengesinin bozuk olduğu toplumlarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı durumlarda kadının beyanı ve nafaka gibi kadını destekleyen hükümlere saldırıların olması, geriye götüren bir sonuç doğuruyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar suçlanmamalı’
Dijital şiddete karşı 6284 sayılı kanunda ve İstanbul Sözleşmesi’nde önerilen yöntemlerin ve yaptırımların bulunduğunu da hatırlatan Torun, sözlerine şöyle devam etti: “2011 yılında seve seve imzalanan dijital şiddete karşı alınması gereken önlemlerin yer aldığı İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor. Buna dair hiçbir şey yapılmamış. Aksine şu an yapılmakta olan ifşa sebebiyle kadınlar suçlanıyor. İfşa dijital şiddete karşı kullanılan meşru bir yöntemdir” dedi.
Sosyal medyada teşhir edildikten sonra yaşamına son veren taciz faili İbrahim Çolak’ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımı hatırlatan avukat Torun, son olarak, “Kendisinin bunu çevre dolayısıyla o utancı en ağır şekilde hissediyor olması yine kendisi ile çevresiyle ilgilidir. Bunun azabını kadınlara yaşatmak çok büyük haksızlık olur. Tartışılması gereken, Türkiye’de şartların ve koşulların insanları neye yönelttiği ve bu şartlarda düzeltmesi gereken bir şey var mı? Bunların üzerine konuşmak gerekir” dedi.
İSTANBUL