Mahabad Cumhuriyeti’nin yıkılışının yıldönümünde günümüze atıfta bulunan araştırmacı Oremar, ‘Kürtlerin yüz yılı olacak bu asırda birakujî zamanı değil, Qazi Muhammedlerin ruhunda bütünleşme zamanı’ dedi
İran’ın Mahabad kentinde 22 Ocak 1946’da Çarçıra Meydanı’nda kurulan Kürdistan Cumhuriyeti, 17 Aralık 1946’da yıkıldı. Qazi Muhammed ve arkadaşları tarafından kurulan Cumhuriyet, yalnızca 11 ay sürdü. Sine, Şino ve Miyandoab şehirlerini kapsayan devletin başkenti Mahabad’dı. Qazi Muhammed Cumhurbaşkanlığındaki devlet, 13 bakanın bulunduğu bir yönetim kurulundan oluşuyordu. 11 ay süren Cumhuriyet Kürt tarihi için önemli bir hafıza olurken, kısa süre zarfında yapılan çalışmalar ise dönemin konjonktürüne ışık tutmaya yetti. Öyle ki Çarçıra Meydanı’nda 22 Ocak 1946’da Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in 6 maddeden oluşan manifestosu saltanat hükümlerinin sürdüğü Ortadoğu’da halklar için umut teşkil etmişti.
Araştırmacı-yazar Kakşar Oremar ile Cumhuriyet’in kuruluşundan yıkılışına giden süreci ve Kürtler için önemini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Naci Kaya ve İdris Sayılğan’a konuştu.
İkinci dünya savaşı döneminde 54 yıl hüküm süren Pehlevi hanedanın İran yönetiminde olduğunu belirten Oremar, hanedanın Alman Nazi hükümetini desteklenmesinden dolayı İran’ın Nazi karşıtı devletler tarafından işgal edildiğini aktardı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) kuzeyden, İngiltere ve ABD’nin de güneyden İran’ı işgal ettiğini anımsatan Oremar, “Sovyetler Tebriz yakınlarına kadar denetimi eline geçirdi. Cumhuriyetin kurulduğu Mahabad bölgesi tarafsız ama Kızıl Ordu bünyesi altındaydı. Bu da halkı hazırlama ve ideolojik çalışma yürütme fırsatı sağladı” diyerek, dönemin konjoktörü hakkında aktarımlarda bulundu.
Kurulma süreci
Komele Jîyaneweyî Kurd’un Cumhuriyetin kuruluşunda önemli bir etkisi olduğu ve Qazi Muhammed’in 1944’te örgüte üye olduğunu anımsatan Oremar, Qazi Muhammed gibi itibar sahibi birinin üye olmasının ardından örgütün diplomasi çalışmalarının hızla genişlediğini aktardı. Hızla genişleyen örgüt 1945’te feshedilerek, Qazi Muhammed öncülüğünde Kürdistan Demokrat Partisi kurulduğunu kaydetti. Bu anlamda Mahabad’da kurulan Kürdistan Cumhuriyeti’nin kuruluşunun köklerinin 1940’lara dayandığını dile getiren Oremar, “Yani Cumhuriyet bir anda oluşmadı. Simko Şikakî’nin isyanın yarattığı siyasi etki ve atmosferin etkisi çoktur. Seyyid Abdullah Efendi manevi bir lider olarak Qazi Muhammed’in hep yanındaydı. Yine Celalî gibi büyük aşiretlerin de önemi aynı şekildeydi. Aşiret yapısı yüzde 90-95 olmasına rağmen aralarındaki birlik, Cumhuriyet’in inşasına ön ayak oldu” diye belirtti.
Rusya’dan matbaa getirildi
Cumhuriyet kurulduktan sonra birçok çalışmanın yapıldığını söyleyen Oremar, çalışmaları şu şekilde aktardı: Ekonomik şartlar, geri örf ve adetler, eğitimsizlik (eğitim oranı belki yüzde 5 bile yoktu. Bu oran kadınlarda daha da düşüktü) bu anlamda birçok çalışma yapıldı. Rusya’dan matbaa getirilerek Kürdistan Gazetesi çıkarıldı. Birçok edebi, kültürel çalışma yapıldı. Askeri güç, mahalli bir radyo ve tiyatrolar kuruldu. Şanoya Dayikên Niştiman Komaleye Jiyaneweyî Kurd döneminde kurulmuş ve daha sonra Kürt tarihi için önemli bir rol oynamıştır. İlk defa kadın okulları açılarak, Mina Qazi başkanlığında kadın birliği oluşturuldu. Ekonomi alanında Terraqî adında şirket kuruldu. Bu anlamda Cumhuriyetin sınırı küçüktü ancak manevi sınırı çok büyüktü.
‘Kürdistan Cumhuriyeti sınırları’
Kurulan Cumhuriyetin Mahabad Cumhuriyeti olarak adlandırılmasında büyük bir hatta olduğunu asli belgelerde Kürdistan Cumhuriyeti olarak geçtiğini aktaran Oremar, Cumhuriyetin tüm Kürtleri kapsayan bir yapılanmaya sahip olduğunu dile getirdi. Qazi Muhammed’in engin bir bilgi ve birikime sahip olduğunu belirten Oremar, şunu aktardı: Qazi Muhammet Ararat Dağının yakınına gelip büyük bir hasret ile ‘Ararat’tan Ağrı Dağına, Biroyê Heskê Têlî ve İhsan Nuri Paşanın hayalleri Kürdistan Cumhuriyeti sınırları içinde olmalı’ demişti. Bu da Cumhuriyet Liderinin Kürdistan tarihine ne kadar hakim olduğunu ve Kürtlerin yek parça diyarına olan özlemi gösteriyor.
Dış etkenlerin rolü
Cumhuriyetin yıkılmasında iki önemli faktörün olduğunu söyleyen Oremar, “İlk neden dış faktörler olmuştur. İkinci dünya savaşı bittiğinde savaşta yer alan tüm güçlerin 6 ay içerisinde savaş öncesi sınırlarına dönmeleri kararı alındı. Sovyetlerin güçlerini Azerbaycan ve Kürdistan’dan çıkarması, İran’ın rahatlıkla askerlerini Azerbaycan sınırına getirmesine imkan tanıdı. İran Azerbaycan sınırlarına girdiğinde Kürt ve Azeri orduları ortak hareket etselerdi uzun süre direnebilirlerdi ama bu olmadı. Diplomaside yeterli bir çaba olmamıştı. Kürtler o dönemde Sovyetler ve Azerbaycan dışında komşu devletlerle sıcak ilişkiler geliştiremedi. Muhammet Rıza Pehlevi genç idi, Sovyetler ve ABD önüne boş bir kağıt koydular o da ‘saltanatımız devam etsin ben her şeye hazırım’ dedi. Kürtler siyaseten ve bağımsız bir ülkeyi yönetmede tecrübe sahip olamaması Cumhuriyetin yıkılmasının en büyük sebeplerinden oldu” diye aktarımlarda bulundu.
Ağa ve beylerin tavrı
Cumhuriyetin yıkılmasında ikinci faktörün iç etmenler olduğunu sözlerine ekleyen Oremar, şöyle devam etti: “Azerbaycan İran’a yenildikten sonra hain ağa, beyler kendi bölgelerine çekilip İran ile ilişki geliştirdiler. İran rejimi hain ağa ve beylere ‘Bizimle hareket edin bütün imkanları size vereceğiz’ dedi. Zaten altan alta İran ile ilişki içinde olanlar kendi şahsi, ailevi çıkarlarını ve aşiretleri içindeki statülerini korumak için Cumhuriyete sırt çevirdiler. Yine ekonomik, sosyal, eğitim ve ordu anlamındaki yetersizlikler Cumhuriyetin yıkılmasına neden oldu.”
Qazi Muhammed’in teslim olmasının nedeni?
Azerbaycan kentleri yıkılıp binlerce insan yaşamını yitirdikten sonra Qazi Muhammed’in burada yaşananların yaşanmaması için İran’a teslim olduğunu hatırlatan Oremar, “Qazi Muhammed’in bünyesindeki 12 bin ordu ‘son nefese kadar savaşma sözü’ vermesine rağmen binlerce insanın yaşamını yitirmesini göze alamadı. Qazi Muhammed’in kendini feda etmesini yüzlerce roman ile anlatılamaz. Cumhuriyetin yıkılmasından önce Urmiye’deki Sovyet konsolosu ve İngiltere de Irak’a gidip İngiltere yetkililerine teslim olma talebini iletmişti. Ama bunları kabul etmedi. ‘Ben ne kendi canım için bunları yaparım ne de ahlaki ve vicdani olarak bunu yaparım. Güzel günlerde halkımın yanında olup zor günlerinde terk etmem. İran devletine Kürt halkı ile bir işiniz olmasın tüm intikamınızı benden alın’ diyerek büyük bir erdemle teslim oldu. Qazi Muhammed’in teslim olması Mahabad ve diğer Kürt kentlerinin viran olmasını engelledi” diyerek, Qazi Muhammed ve Başbakan Hacı Baba Şeyh ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Han Seyfi Kadı, Cumhuriyetinin kurulduğu yer olan Çarçıra Meydanı’nda 31 Mart 1947’de idam edildiğini söyledi.
‘Birakujî isteyenler düşmandan daha düşmandır’
“Kobanê direnişi olduğu zaman Mahabad bakmakla yetinmedi, ayaklandı. Başkan Öcalan kaçırıldığında Urmiye, Mahabad’da büyük serhildanlar yaşandı” diyen Oremar, son dönemlerde Kürtler arasında yaratılmak istenen çatışma politikalarına da değindi. Oremar, “Bugün Kürtler arasındaki yoldaşlığı birakujî yaratılarak bozmaya çalışanlar var. Birakujî yaratarak Kürtlerin kendilerini yönetemeyeceğini dünyaya anlatmaya çalışıyorlar. Ama biz dün Cumhuriyet döneminde bugün Rojava Kürdistanı’nda Kürtlerin yönetebileceğini gördük, görüyoruz. Rojava’daki demokratik sistemi gördüğümde Qazi Muhammed’in ruhu, düşünceleri, hayallerini görüyorum. Bazı kişiler Kürtler arasında çatışma yaşanmasını istiyor. Buna destek olarak birakujîyi isteyenler, düşmandan daha da düşmandır” ifadelerini kullandı.
‘Birliğe engel olan herkes suçlu olacaktır’
Kürtler arasında ulusal birliğin sağlanmasının önemine dikkati çekerek, Qazi Muhammed’in iki kere iki bir eder konuşmasında geçen “Bedenimi paramparça etseler, beni kurşuna dizseler, idam etseler! Yüreğim şunu söyler: Kürdistan’ım tek bir vatandır! Dört olamaz” söylerine atıf yapan Oremar, “Kürtler, Çarçıra Meydanı’nda yankılanan bu sesle bütünleşmeli. Sevr, Lozan ve Sykes-Picot anlaşmaları ancak böyle boşa çıkarılır. Birliğe engel olan herkes suçlu olacaktır. Kürdistan hareketlerine dair büyük umudum var. Kürtlerin yüz yılı olacak bu asırda birakujî zamanı değil, Qazi Muhammedlerin ruhunda bütünleşme zamanı” diye konuştu.
İSTANBUL