“‘Derin Yoksulluk’ bireylerin yaşam koşullarına asgari düzeyde uygun şekilde devam edebilmeleri için gerekli olan ihtiyaçların zorunluluktan yerine getirilememesine sebep olan şiddetli maddi yoksunluk anlamına gelir.”
Bir süredir bu kavramı ya bir yerlerde okuyor ve duyuyoruz ya çok yakından tanıklık ediyoruz ya da yaşıyoruz…
Hep söylendi. Küresel salgının olası etkilerinden biri yoksulluktu. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, COVID-19 salgınından dolayı milyonlarca insan yoksullukla karşı karşıya kalabilirdi. Bu öngörü her geçen gün daha da ağırlaşarak ve yaygınlaşarak gerçeğe dönüşüyor.
Elbette yoksulluk eşitsizlikleri derinleştiren ve buna ihtiyaç duyan var olan ekonomik sistemden hiç bağımsız değil. Yanı sıra yoksulluğun pek çok sebebi de var. Çatışmalar örneğin, bir sebep. Çatışmanın yaşandığı yerlerde işsizliğin, göçün artmasıyla yoksulluk başlıyor ya da ağırlaşıyor. Bir başka örnek sebep ise yolsuzluk. Bir ülkede yolsuzluk ne kadar fazla ise gittikçe yoksullaşan nüfus artıyor…
Salgın gibi kriz dönemlerinden en az etkilenmek bir ülkenin sosyal ve insan haklarına dayalı politikaları ile ekonomik durumuna bağlı. Bu politikalar ne kadar azsa kriz durumlarında insanların, tüm canlıların etkilenmesi o kadar çok…
Türkiye’de de böyle. Sosyal ve insan haklarına dayalı politikaların olmayışı, ekonominin gittikçe kötülemesi, yoksulluğu ortaya çıkartacak ya da derinleştirecek diğer tüm sebeplerin bulunması gittikçe artan bir nüfusun, aslında hepimizin yoksullaşmasına yol açıyor.
Salgın öncesinde zaten yoksullaşmış, yaşamı devam ettirecek ihtiyaçlarına dahi erişemeyen gruplar ise yukarıda tanımlanan “derin yoksulluğu” çok daha fazla hissediyor.
Bir yıl önce, 2019’da kurulan Derin Yoksulluk Ağı “derin yoksulluğun ortadan kaldırılması ancak bütüncül ve önleyici politikalarla mümkündür. Yoksulluğu sadece gelir düzeyine ve göstergelere indirgeyemeyiz. Bu aynı zamanda bir sosyal dışlanma ve eşitsizlik durumudur. Derin Yoksulluk yaşayanların öncelikle gıda, barınma, sağlık, eğitim, giysi, psikososyal destek gibi temel haklarına erişmeye ihtiyaçları vardır. Amacımız bu temel haklara erişimi destekleyecek projeler üretmek, derin yoksulluk için kalıcı çözüm yaratacak öneriler geliştirmek, raporlamak ve bu önerilerin hayata geçmesini takip etmektir” yaklaşımıyla çalışmalarını yoğun bir şekilde yürütüyor.
Derin Yoksulluk Ağı geçtiğimiz günlerde hem yerel yöneticilere hem de merkezi yönetime, “Acil Eylem Planı, Hareketi Geçin” çağrısı yaptı. Bu çağrıda özelleştirilen elektrik şirketlerinin borçlardan dolayı kesinti yapmamasından, temiz suya erişim sağlanmasına kadar pek çok talep var. Bu taleplerden bazıları ise şöyle:
o Ekonomik sıkıntılar, yetersiz beslenme olan ailelere dağıtılan gıda kolileri, evdeki bireyin ihtiyacına göre hazırlanmalıdır.
o Çocuklar ve yetişkinler için özel eğitim ve psikolojik destek uygulamaları uzaktan erişilebilir formatlarda uygulanmalıdır.
o Evinde yemek yapamayan yaşlı, engelli veya özel ihtiyacı olan bireyler için aşevlerinden günde üç öğün sıcak yemek servisi yapılmalı veya uygun mahallelerde mahalle mutfakları açılarak sıcak yemek dağıtımı yapılmalıdır.
o Kamu kurumlarındaki, Büyükşehir ve ilçe belediye sosyal destek hatlarını arayan her bireye çözüm odaklı ve uygulanabilir bilgilendirme yapılmalı. Başvurular kişileri umutsuzluk ve güvensizliğe düşürmeyecek şekilde yanıtlanmalı, acil işleme alınmalıdır.
o Aşırı yoksulluk içinde yaşayan mahallelerde günlük temizlik yapılmalıdır.
o Korona testi pozitif olan karantinadaki yoksul ailelere evlerdeki her bireyin ihtiyaçları düşünülerek bağışıklığını güçlendirici gıda, sıcak yemek, temizlik malzemesi desteği yapılmalıdır.
o Özellikle özelleştirilen elektrik şirketlerinin hukuki yollara başvurarak ailelere gönderdikleri mesajlarla “yakalanma, tutuklanma” tehditleri endişe ve korku yaratmaktadır. Pandemi koşullarında elektrik, su ve doğalgaz kesintisine gidilmemelidir.
o Evsizlik riski ile karşı karşıya kalan aileler tespit edilerek aile için uygun koşulların sağlandığı barınma merkezlerine yerleşme imkânı verilmelidir. Yıpranan konutların hızlıca yenilenmesi sağlanarak, düşük ücretli barınma imkânları yaratılmalıdır.
o Temiz suya erişimi olmayan aileler için acilen güvenli bir şekilde temiz suya ulaşabilecekleri temiz su tankerleri gibi çözümler bulunmalıdır. Derin Yoksulluk Ağı sonuç olarak da derin yoksulluk koşullarında yaşayan yalnız ve çocuklu kadınlara, yaşlılara, hiçbir düzenli geliri olmayan ailelere en az bir yıl şartsız, düzenli vatandaşlık geliri sağlanmasını talep ediyor ve Covid-19 krizi boyunca bu duruma engel olacak tüm şartların askıya alınmasını istiyor.
Bu taleplerin acilen yerine getirilmesi şart. Elbette yoksulluğa sebep olan her koşulu ortadan kaldıracak politikaların üretilmesi ve bu talebin örgütlenmesi de.
Eduardo Galeano’nun yanıtı içinde olan sorusunu tam da şimdi, buraya bırakalım: “Oysaki bizim tek bilmek istediğimiz yoksulların neden yoksul oldukları. Sakın onların açlığı bizi doyuruyor ve çıplaklığı bizi giydiriyor olmasın?”
*Derin Yoksulluk Ağı: https://derinyoksullukagi.org