Bütçe görüşmelerinde Soylu’ya verdiği yanıtlarla gündeme oturan HDP’li Bülbül, Soylu’nun kendini ana muhalefet liderine tehdit savuran çetelerin, JİTEM’in, özel hareketin yerine de konumlandıran ‘iktidar benim’ diyen bir durumda olduğunu söyledi
Meclis Genel Kurulu’nda devam eden 2021 yılı Merkezi Bütçe görüşmeleri, sert tartışmalara sahne olmaya devam ediyor. İktidar politikalarına dönük sert eleştirilerle zaman zaman gerilim yükselip, iktidar ve muhalefet milletvekillerinin karşı karşıya geldiği anlar yaşanıyor. Gerilimin yükseldiği Pazar gününde bakanlığının bütçesi görüşmeleri sırasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP’lileri hedef alarak hakaretlerde bulundu.
Kürsüye çıkan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün Soylu’ya cevap verdiği yanıt ise kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Bülbül, Genel Kurul’daki konuşmasını, Soylu’ya verdiği sert tepkiyi ve yaşananlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz ve Diren Yurtsever’e değerlendirmelerde bulundu.
Parti olarak iktidar partisinin hedefinde olduklarını dile getiren Bülbül, bütçe görüşmelerinde de iktidar tarafından hedef alındıklarını belirtti. İktidar ve bileşenlerinin kendilerine alan yaratmak için HDP’yi, halkı, gençliği, kadınları, emekçileri susturmak, bastırmak, sindirmek istediğini söyleyen Bülbül, “Ekonomiyi yönetme ve Türkiye’nin sosyo-psikolojik yapısına hitap edebilecek becerilerini tamamen yitirmiş durumdalar. Böyle bir süreçte HDP’yi düşmanlaştırıp, 2014 yılında başlattıkları ‘Çöktürme Planı’nı her yönüyle uygulamaya sokmak istiyorlar” dedi.
Yok saymanın bir yöntemi
Bütçe görüşmeleri devam ederken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HDP’nin kapatılmasına yönelik çıkışı üzerinde de duran Bülbül, AKP’nin bu açıklamayı tercihen MHP’ye yaptırdığı görüşünde.Bülbül, “MHP’nin siyasetinde ne bir yasal ne de ahlaki bir ölçü var. Bir parti genel başkanının başka bir parti için ‘kapatılsın’ demiş olması aslında suç teşkil ediyor. O partideki bir yetkilinin de insanın ağzına dahi alamayacak türden tabirlerle bizi suçlaması ve yasal etik değerlerini bırakın, insani olarak da ifade edilemeyecek şeylerdi. Bu siyaset yapma biçimi değil bastırma, yok etme, yok saymanın bir yöntemi. İttihat Terakki’den, Şark Islahat Planı’ndan, Tunceli Kanunu’ndan, 90’lı yıllardan aldıkları deneyimlerle bugün bunları yapıyorlar. Süleyman Soylu da 90’lı yılların anlayışını yürütmek istediğini biliyoruz. Mehmet Ağar, JİTEM, Yeşil ve Esat Oktay Yıldıran’ın türevi olarak bunu yürütüyor” diye konuştu.
Hakikatle siyaset yapmak
Bu yok etme politikalarına karşı artık bir netleşmeye gidilmesi gerektiğinin altını çizen Bülbül, şunları söyledi: “Aslında başlangıçta parlamento kürsüsünde ben ‘siyaset devri bitti, hakikat devri başladı’ demiştim. Bu siyaset yapmayalım, siyaseti bir yana bırakalım anlamında bir şey değil. Siyaseti, toplumsal, tarihi, inançsal, siyasal kültürlerle çoğulcu yapalım. Denizlerin, İbrahimlerin, Mahirlerin mirasıyla Kemal Pirlerin, Mazlumların değerlerini buluşturarak yapalım. Hakikatle siyaset yapmak tam da budur. Değerlerine bu kadar hakaret edilen halkımızın, toplumsal, siyasal, ahlaki, vicdani değerlerini ifade etmek ve bunu bir mücadele süreci içerisinde temsil etmeye çalışmak tam da hakikatli bir siyasettir.”
Faşist bir politika
Soylu’nun sözlerinin yine ‘tükenmişlik sendromu’ içerisinde bulunmanın yansıması olduğunu dile getiren Bülbül, “Yaratmış oldukları ekonomik, siyasal, sosyal krizlere dair kendini savunamadığı, bu konularla ilgili açıklama yapamadığı için içerisinden çıkamadığı için bir düşman yaratmak ve bu düşman üzerinden kendisini meşrulaştırmak gibi bu çok klasik yöntem kullandı. Bu diktatöryal, klasik faşist bir politikadır. Kürt halkının, işçi sınıfının emekçilerin, kadınların ortaya koyduğu meşru demokratik taleplere karşı bir siyasal bunalım ve giderek bu bunalımın içerisinde tükenmenin sendromuyla verilen tepkiler bunlar” dedi.
Soylu, iktidar benim diyor
Bülbül, Soylu için “AKP’nin paralel yapısıdır” tanımlamasında bulundu. Bülbül, Soylu’nun konuşmalarında ve konuşmasının sonunda ortaya çıkan tepki ve yorumlarda da bunu gördüklerini kaydetti.
Soylu’nun kendini ana muhalefet liderine tehdit savuran çetelerin, JİTEM’in, özel hareketin yerine de konumlandıran ‘iktidar benim’ diyen bir durumda olduğunu söyleyen Bülbül, “Soylu suçlu olduğunu biliyor ve suçunu bastırmak, kendini güçlü göstermek için hem iktidara hem muhalefete tehditler savuruyor. Aslında iktidara da tehdit savuruyor. Soylu’nun istifa etmesi istifadan sonra geri dönmesi istifasıyla ilgili MHP’nin farklı devleti teşkil eden parçacıkların yaptığı yorumlar falan dikkat edersek Soylu, aslında AKP’nin kurtulmak istediği bir parça. Fakat öylesine işin içerisinde sirayet etmiş ki öylesine tahakküm sağlamış ki isteseler de kurtulamıyorlar. Bir anlamda kurtulamıyorsak bari benimseyelim yaklaşımı var” diye konuştu.
Zorba dile karşı koymalıyız
Bütçe görüşmeleri boyunca Soylu’nun Kilyos’ta kaldırıma gömülen cenazeleri, Kemal Kurkut’un katledilmesi yine helikopterden atılan işkence edilenlere dair yaptığı açıklamaların ‘Bunlar meşru, bunlar olması gerekiyordu. Yapmamız gerekiyordu, yaptık, iyi yaptık’ anlamına geldiğini anlatan Bülbül, şöyle devam etti: “Haksız, bu kadar arsız, zorba, nefret ve şiddet dili kullananlara karşı bizim de kendi meşru demokratik, insani, devrimci, yurtsever değerlerimizle karşı koymamız gerekiyor. O yüzden biz hem siyasi dilimizi hem siyaset yapma biçimimizi ciddi bir revizyona tabi tutmak ve güncellemeliyiz.
ANKARA