“5 Aralık 1934 yılında kadına seçme seçilme hakkı verdik” manipülasyonu ve altı doldurulamayan övgüleriyle esasında Osmanlı döneminden itibaren, dünya kadın hareketlerinden etkilenen kadın mücadelesi görmezden geliniyor
Fatma Kurtulan
Kadının siyasette etkin varlığı, kadın mücadelesi içerisinde yer alan kadınların sürekli gündemlerinden biri konumunda. Ancak konuyu siyasetin tali meselelerinden sayan siyasi çevreler, kadının siyasette etkin varlığını dönemsel olarak, şifahen dile getirmekten öteye gidemiyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de kadının seçme ve seçilme hakkının yasal güvence altına alındığı 5 Aralık günü vesilesiyle çeşitli etkinlikler yapıldı. Kimi siyasi parti liderleri, gün vesilesi ile partilerinin düzenlediği kadın toplantılarına katılarak, kadının seçme ve seçilme hakkının önemine, temsiliyette güçlü katılımının gerekliliğine dair beyanlarda bulundular. Ancak bu partilerin çoğunda kadının gerek temsili gerek karar organlarında yer alma oranları oldukça düşük, bu da söylenen sözleri anlamsız kılıyor.
HDP dışındaki partilerin karar mekanizmalarında, TBMM’deki temsillerinde ve yerel yönetimlerinde kadın temsiliyeti oldukça zayıf. Bundan sebep ki HDP siyasetinin etkin olduğu alanlar dışında Türkiye’de siyaset halen erkeklerin baskın olduğu bir alan olarak görülüyor. Ve dahi çoğu zihinde siyaset sadece erkeklerin varlık gösterdiği bir alan olarak canlanıyor, siyaset kavramı akla direkt olarak erkek cinsini getiriyor. Siyasetin eril, üstenci, lider sultası temelli ve toplumdan kopuk, kadınların özgün özerk örgütlenmesine olanak sağlamayan yapısı, kadının temsiliyet sorununu derinleştiriyor, sarf edilen sözler, sarf edildiği anda kalıyor.
“5 Aralık 1934 yılında kadına seçme seçilme hakkı verdik” manipülasyonu ve altı doldurulamayan övgüleriyle esasında Osmanlı döneminden itibaren, dünya kadın hareketlerinden etkilenen kadın mücadelesi görmezden geliniyor. Hem de o günden bugüne kat edilmesi gereken mesafe öteleniyor. Oysaki kadının sosyal ve eğitim alanında çeşitli haklar elde ettiğini, 1921’de 8 Mart Kadınlar Günü’nü kutladığını, 1934’ten önce de siyasette çeşitli haklar elde ettiğini, belediye seçimlerine seçmen ve aday olarak katıldığını, muhtar olabildiklerini ve ihtiyar heyetinde görev alabildiklerini, ayrıca “Kadınlar Halk Fırkası” adıyla siyasi bir parti kurma girişiminde bulunduklarını biliyoruz. Yani kadınların milletvekili seçme ve seçilebilme haklarını elde etmeleri bunlardan sonraki süreçte gerçekleşti…