MEB bütçesinin meclis görüşmelerine başlandı. Burada söz alan HDP’li Bülbül, ‘145 yıldır Kürt halkından alınan vergiler Türkçe eğitime harcanıyor’ diyerek tepki gösterdi
Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri söz aldı.
İlk olarak söz alan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, kürsüye 12 Eylül Askeri Darbe döneminde yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in fotoğrafıyla çıktı. Bülbül, “Erdal Er şahsında; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Arslan, Mahir ve İbo yoldaşları sevgiyle anıyorum. Bugün hepimiz Erdal’ız. Hepimiz 17 yaşındayız. Erdal’ı unutmayacağız” dedi.
Anadilde eğitim
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a seslenen Bülbül, “Kürtler ve Türkiye halkları anadilde eğitim istiyor. Anadilde eğitimi ihlal etmek bir suçtur. Alevi toplumunu, zorunlu din dersinin kaldırılmasını, eğitimin tek tipleştirilmesi uygulamasının kaldırılmasını istiyor. Eğitimde kullanılan şiddet ve nefret diline bir an önce son verilmesini istiyor. Bakın sabahtan beri telefonlarımız susmuyor. 60 bin mesaj geldi. 60 bin öğretmen atama bekliyor” ifadelerini kullandı. Bülbül devamla “Evet 1876’dan bu yana Türkiye Anayasa’yla yönetiliyor. 1876’dan bu yana tüm bütçelerde Alevi toplumundan alınan vergiler camilere, Kürt halkından alınan vergiler Türkçe eğitime harcanmış. Romanlar, Domlar, Çerkezler, Araplar görmezden gelinmiş” diye belirtti.
Korkumuz Kerbela’da kaldı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun önceki gün HDP’ye yönelik tehdit söylemlerini hatırlatan Bülbül, “En büyük inkâr ve nefret suçunu dün burada Süleyman soylu işledi” diyerek, “Süleyman soylu değil de sanki kürsüde Yeşil vardı, sanki Esat Oktay Yıldıran vardı. Esat Oktay gibi bizim grubumuzu, Kürt halkını, muhalefeti tehdit edene şunu söylüyoruz; “Sen Esat Oktay Yıldıran isen biz de Kemal Pir’iz. Bunu bilesin ve bunu bir yere yazasın. Bu nefret ve şiddet dilinden vazgeçeceksiniz. Hakkın, adaletin dilini kullanacaksınız. Denizler idama giderken Deniz, Hüseyin’e, ‘Yoksa çekiniyor musun?’ diyor, Hüseyin ise, ‘Denizim biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ diyor. Biz korkuyu Kerbela’da, Pir Sultan Abdal idama giderken, Madımak ’ta bıraktık. Hiç umudunuzu kaybetmeyin, çok yakında bu ırkçı, tekçi sisteme son vereceğiz” dedi.
‘Yüz yıldır devam eden bir sorun’
HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz da Erdal Eren’i anarak konuşmasına başladı. “Erdal Ereni katledenleri lanetliyorum” diye devam eden Kaçmaz, şöyle devam etti: “ Kürt meselesi çözülmediği sürece ekonomik, adalet ve diğer alanlarda yaşanan sorunlar da çözülmez. Kendi yaşadıklarımdan anlatayım bu durumu. TC okulunda okula başlayan bir Kürt’ün yaşadıkları nelerdir? 90’lı yıllarda neredeyse her gece patlama olurdu ve her ses duyduğumda inşallah bizim okulumuz yıkılmıştır’ diyordum. Çünkü orada bilmediğim bir dilde eğitim veriliyordu. Eşit yurttaşlık varsa ilk başka anadilimde eğitim olmalı. Kürt meselesinin var oluşuna sebep olan, bu ırkçı tekçi zihniyettir. Hep birlikte bu zihniyetten kurtulamazsan, bütün emeklerimiz, bu bütçe boşa heba olacak. Yüz yıldır devam eden bu sorunu, bizden sonraki nesillere bırakmaya hakkımız yok. Bu halkın iyiliğini isteyen her kes, bu sorunu çözmek zorundayız. Diğer yandan sürekli bize saldırı var. Adalet olamadığı yerde ahlak da yok. Bu durum da ahlaksızlığın göstergesidir.”
Akademik kurumlar
Konuya ilişkin konuşanlardan biri de HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul oldu. Toğrul, “Şuanda her ilde bir YÖK var ve bunu da gece yarısı KHK’siyle getirdiler. Rektörler artık Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Her üniversiteyi; cemaate, vakfa teslim ediyorlar. Akademik tüm kurumlar lav edilmiş durumda. Hani ülkede tek adam var ya üniversitelerde de tek adamın tek adamı var. İdari personelin, öğretin üyesinin tek bir söz hakkı yok. Yönetim kurulunu da rektör belirliyor. Atamaların tamamı rektörün iki dudağı arasında. Ya öğretim üyesi rektöre biat etmek durumunda ya da orası onun için zehir olur” dedi.
Üniversiteler…
AKP milletvekillerinin üniversite sayısıyla övündüklerini anımsatan Toğrul, “Doğru, bakkal dükkanı gibi her il ve ilçeye üniversite binaları açıldı. Alt yapı, kütüphane araştırma yeri yok. Öğrenci var mı yok. Şuanda hayalet üniversiteler dönemini yaşıyoruz. Onun için birçok bölüm kapalı ya da öğrenci tarafından tercih edilmiyor. Ama üniversite var mı var. ‘Bir köy var uzakta gitmesek de gelemsek de orası var’ misali. Diğer yandan öğrenci sayısı 5 kat arttı, üniversite sayısı ise 3 kat arttı. Akademik ortamı, özgürlüğü yok ettiniz. Sizin KHK ile attığınız barış akademisyenleri için Anayasa Mahkemesi, ‘hak ihlali’ dedi, yerel mahkeme beraat verdi. Siz bu insanlara görevlerini ne zaman iade etmek için ne bekliyorsunuz?” diye sordu. Üniversitelerdeki öğrencilerin neredeyse tümünün “fişlendiğini” belirten Toğrul, “Her gün fişliyor, tutukluyorsunuz. 70 bin civarında öğrenci tutuklu. Artık üniversitelerde sivil ya da resmi polis, cirit atıyor. Üniversiteler, en kötü ve mutsuz yaşıyorlar ve üretmiyorlar” ifadelerini kullandı.
ANKARA