Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eylemine dönük polis müdahalesine birçok kentte yapılan açıklamalar ile tepki gösterildi. İHD’nin İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yapıldı. Kayıpları için adalet beklentilerini bir kez daha yineleyen Cumartesi Anneleri, saldırıların amacına ulaşamayacağını belirterek, meydanları terk etmeyeceklerini belirtti. Basın açıklamasını yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 700. hafta etkinliğinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından keyfi olarak yasaklandığını belirterek, “Cumartesi Anneleri ile dayanışmak için alana gelen insanlara polis şiddet uygulamış, Emine Ocak darp edilmiş, kayıp yakınları da dahil 47 Cumartesi İnsanı darp edilerek gözaltına alınmış, etkinliğin yapılması engellemiştir” dedi.
Soylu suçları örtüyor
Cumartesi Anneleri’nin 700 haftadır sürdürdükleri eylemin barışçıl, siyasal aidiyet ve yönelim içermediğini sadece adalet taleplerinin olduğunun altını çizen Yoleri, “Buna rağmen İçişleri Bakanı Soylu’nun yaptığı talihsiz açıklama, gerçekleri çarpıtmak, Cumartesi Anneleri’nin meşruiyetini karalamak ve devletin suçlarını örtmek amacı gütmektedir. Aynı zamanda sürmekte olan gözaltında kayıp davalarına siyasi bir müdahaledir” ifadelerini kullandı. Ortak basın açıklamasının ardından söz alan Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, “Biz kimsenin himayesi altında hareket etmiyoruz. Biz irademizi ve cesaretimizi haklılığımızdan alıyoruz. Bu yüzden bizleri meydanlardan gönderemeyeceksiniz” diye konuştu. Hayrettin Eren’in kız kardeşi ise şunları söyledi: “Bizim ne topumuz, ne tüfeğimiz, ne silahımız var. Bizim sözümüz var, bizim devletten alacağımız var. Biz adalet istedik; hak, hukuk istedik. Ailemle birlikte 38 yıldır adalet arıyoruz. Cumartesi Anneleri’ne ‘anneliği istismar ediyorlar’ diyorlar. Emine anne Hasan Ocak’ı çukurdan çıkardı, Hayrettin Eren’in 5 tanığı var. Hangi istismardan bahsediyorsunuz” dedi.
‘Bu anlayışı tanıyoruz’
HDP Şırnak İl Örgütü, basın toplantısıyla saldırıyı kınadı. HDP Şırnak İl Eşbaşkanı Zeki İrmez, “Bizler bu anlayışı 90’lı yıllardan tanıyoruz” dedi. 17 yıl önce Silopi ilçesinde çağrıldıkları İlçe Jandarma Komutanlığı’na gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve İlçe Yöneticisi Ebubekir Deniz’i hatırlatan İrmez, “O dönemde iktidarda olanların işlediği suçlara ve faili meçhullere şimdiki iktidar böyle bir emir vererek sahip çıkmıştır” vurgusunda bulundu. Dünyada büyük ilgi ve saygı gören Cumartesi Anneleri’nin bu ülkenin en uzun soluklu meşru hak mücadelesini verdiğini belirten İrmez, Cumartesi Anneleri’nin yapılan saldırıları nefretle kınadıklarını söyledi.
‘Özür dilemeliler’
HDP Adana İl Örgütü de, “Hangi çocuk annesi için nadir bir kuş değildir” pankartın açıldığı sivil toplum örgütlerinin katıldığı eylemle, Cumartesi Anneleri’ne destek verdi. Eylemin İçiçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla yasaklandığını hatırlatan HDP Adana İl Eşbaşkanı Gülseren Tural, “Annelerin sessiz direnişi Cumartesi günü İstanbul’un kalbinde gün ortasında saldırıya uğradı. Bu acımasız saldırı, siyasi otoritelerin ne zaman meydan okumayla karşılaşsa sergilemekten gurur duyduğu acımasızlığın bir başka örneği oldu” diye konuştu. Müdahaleyi kınayan Tural, “Kaybetme eylemleri siyasal iktidardan sivil topluma kadar topyekün bu toplumun Türkiye’nin utancıdır” dedi. Tural, müdahalede bulunan her düzeydeki yetkililerin annelerden özür dilemesi gerektiğini söyledi. HDP Diyarbakır İl Örgütü, DBP Diyarbakır İl Örgütü, ESP, TJA, DTK ve Emek ve Demokrasi Platformu da Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine yönelik polis müdahalesini protesto etti. HDP il binası önünde düzenlenen basın açıklamasında konuşan HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Filiz Buluttekin, saldırıyı kınadı. HDP Mardin İl Örgütü de, Karayolları Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamaya HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, TJA, KESK Bileşenleri, Barış Anneleri, HDP ve DBP il ve ilçe örgütleri katıldı. Açıklamayı HDP Mardin İl Eşbaşkanı Ali Sincar yaptı.
Erdoğan sözünü unuttu
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi Anneleri ile 2011 yılında görüşmüştü. Erdoğan ile görüşmede, gözaltına alındıktan sonra cansız bedenine ulaşılan Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan Karakoç ile kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya da yer aldı. Karakoç, “Görüşmede, tek tek derdimizi anlattık. O da notlar aldı. ‘Sizin sorununuz benim ve kabinemin sorunudur, arkadaşlarıma talimat vereceğim. Kayıplar için çalışma başlatacağım. Ben de sizin gibi mağdurum, beni de cezaevine atıp işkence ettiler’ dedi. Daha sonra görüşmeyi bitirdik” ifadelerini kullandı. Yapılan görüşmenin ardından dava dosyalarıyla ilgilenilmediğine vurgu yapan Karakoç, şöyle devam etti: “O dönem, bizimle görüşüp sorunumuzu çözme sözünü veren zatı muhterem bugün kalkıp polisleri üzerimize salıp işkenceyle, gazla, copla alandan uzaklaştırmaya çalışıyor.” Karakoç, asla alanı bırakmayacaklarını söyledi ve 701. haftaya çağrı yaptı. Erdoğan’la yaptıkları görüşmenin kendileri için umut verici olduğunu söyleyen Serpil Taşkaya da, “O görüşme, hükümetin Cumartesi Anneleri’ni tanımasıydı. Sesimizle, verdiğimiz mücadeleyle bir yere gelmiş olduğumuzu gördük. ‘Benim dönemimde böyle bir olay yaşanmadı, yaşanmaz. Sizin yanınızdayım. Sizin acınızı paylaşıyorum’ demesiyle bugün geldiğimiz nokta gerçekten bir dikta rejimini gösteriyor. Galatasaray’da yaşananlar kara bir leke olarak tarihe geçecektir” diye konuştu. Kayıp yakınları, Erdoğan’ın verdiği sözü unuttuğunu söyledi.
‘Utanmaları yok’
12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından ilk kayıplar arasında yer alan Hayrettin Eren’in kardeşi DİSK/Basın-İş Genel Başkanı gazeteci Faruk Eren, basının 700. haftaya yönelik müdahaleye karşı tavrı için, “Yaptıkları gazetecilik falan değil. Hükümet ne isterse onu yazmak. Utanmaları gerekiyor ama o utanma duyguları da yok” dedi. Eyleme yönelik müdahalenin birinci sayfadan görünmemesinin gazetecilik açısından mümkün olmadığını belirten Eren, “Onlar için haber değil ama aslında büyük bir haberdir. Dünya gördü bu haberi. Onların dertleri haber değil, iktidarın hesabına ne geleceği. Her biri Ak Parti yayın organı gibi çalışıyor. Acıklı olan ise bunu gönüllü olarak yapanların olması” diye konuştu. Bazı haber kanallarının eylemi “yasadışı” ilan etmesine dikkat çeken Eren, “700 haftadır süren eylemin nesi yasadışı?” diye sordu. Eren, uzun süredir böylesi direngen bir sokak eylemine şahit olunması açısından da şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyük bir baskı var, elbet bir yerden patlayacak. Belki de onun için bu kadar sert müdahale ettiler. Bu eylemin başka bir şeye dönüşmesinden korktular. Bu eylem umut vericiydi. Evet, biz baskıyı görelim ama bir de direniş var. Hep yılgınlık konuşulurken, bu eylem moral verdi.”
Emine Ocak: Yine Galatasaray’da olacağız
Cumartesi Anneleri’nin eyleminde 47 kişi göz altına alınmıştı. Gözaltına alınmak istenen isimlerden biri de Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak’tı. İki polisin kolları arasında gözaltına alınmaya çalışılan Ocak, akıllara yıllar önce verdikleri mücadelede darp edilerek gözaltına alınmasını hatırlattı. 700. haftada tıpkı 1997’deki muameleye maruz kaldığını ve bunun acı olduğunu belirten Ocak, “21 yıl önce ben o meydana eşim ile gittim. Ama bugün kızım ve torunlarım ile gittim” diyerek, 21 yıl sonra 3 kuşağın kayıpların akıbetini sormaya devam ettiğine dikkat çekti. 700. hafta için hasta olmasına rağmen geldiğini aktaran Ocak, “Ben 83 yaşındayım. 150 metre yürüdüğümde durup dinlenmek zorunda kalıyorum. Ama buna rağmen adalet için gittim o meydana. Çocuklarımız için geldik, kardeşlerimiz için geldik. Bir mezar olsun diye oraya geldi insanlar. Gencecik çocukları toprakta. 700 haftadır bunların cevaplarını bekliyoruz” dedi. Son olarak 701. haftada da Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını aktaran Ocak, kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için mücadeleye devam edeceğini söyledi. Cumartesi Anneleri eylemine polisin yaptığı müdahalede gözaltına alınan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak da, 701. haftada da Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını söyledi.
HABER MERKEZİ