Madison Boudreau Popovic*
Cinsiyet eşitsizliği birçok kadının aşina olduğu bir şeydir. Kadınlar yıllardır cinsiyet eşitliği için mücadele ediyor ancak bu çabalar COVID-19 salgını nedeniyle geri alınabilir. Kadınlar pandemi sürecinin yarattığı ekonomik gerilemeden dolayı eşit olmayan bir şekilde yük altındadır. Covid-19’dan dolayı 47 milyondan daha fazla kadının yoksulluğa itileceği tahmin ediliyor. Kadınlar, erkek meslektaşlarına nazaran daha çok işsiz hale geldiği sürece cinsiyet eşitsizliği devam edecektir.
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’na göre pandemi süreci en çok otelcilik, restoran ve sağlık sektörlerini vurdu, ki bu sektörlerdeki işçilerin çoğunluğu yine kadınlar. Sonuç olarak, kadınlar gittikçe işlerini sürdürmede veya yeni iş bulmakta zorlanacaklar. Ek olarak, bazı okullar kapalı ya da uzaktan eğitim ile devam ettiğinden, birçok ebeveyn çocuklarına evde bakmak zorundadır. Peki o çocuklara kim bakacak? Bu sorumluluk orantısız bir şekilde annelere düşüyor ve neredeyse kadınların “dindarlığa, itaatkârlığa ve evciliğe” bağlı olduğu geçmişi anımsatıyor. Ayrıca, şimdi işsiz olan bekar anneler? Ayakta kalmak için mücadele ediyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde, salgından en çok 15 milyon bekar anne etkilendiği görünüyor. Bu anneler iş ararken aynı zamanda çocuklarına bakabileceği bir denge oluşturmalı.
Pandemi sürecinde ekonomik anlamda en savunmasız olan kadınların siyahi kadınlar olduklarını belirtmek de önemli bir husustur. Tarihsel olarak, ekonomide durgunluklar meydana geldiğinde, Siyahi kadınlar en olumsuz etkilenen kadınlardır ve bu etkilenmede en son iyileşenler arasındadır. Kadınlar üzerindeki bu etki, sadece ABD’ye özgü değildir. Dünya çapında yoksulluk içinde yaşayan kadınlar, Birleşik Devletler’deki kadınlara göre daha çok dezavantajlı durumdadır. Salgın kadınların ekonomik durumunu giderek daha da kötüleştirdiği için Afrika ve Latin Amerika gibi dünyanın en yoksul bölgeleri en çok etkilenen bölgelerdir. Tüm bu baskılarla birlikte, dünya çapında 38 ülkeden kadın ve erkekleri içeren bir çalışmada kadınlar, erkeklerin giderek daha fazla dışlanmış gibi göründüğü bir baskıya maruz kaldılar ve daha fazla kadının işini kaybetmesi de devam etti.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 9 milyon erkek işten çıkarılırken 11,5 milyon kadın işini kaybetti. Bu da ABD’nin cinsiyet eşitliği yolunda ilerlemesini durdurdu. Pandemiden sonra ABD’de iş dünyasında kadın sayısının ne kadar düşük olacağı belirsiz. Kadınların iş dünyasına katılımı sadece yüzde 5 bile düşerse kadınların ilerlemesi engellenecektir. Cinsiyet eşitliğindeki bu düşüş önlenebilir. ABD hükümeti, ülke çapında ekonomiyi ve okulları yeniden açarak ve açık tutarak bunu yapabilir. Çalışan anneler, çocuklarının geçimini sağlamak için bu sabit gelire bağlıdır. Nitekim bu da çocuk bakımı ile ilgili stresi azaltacak ve çalışan annelerin kariyerlerini anneliğe feda etmeden sürdürmelerine izin verecektir. Ekonomi yeniden açılırsa, okullar da aynısını yapmalı. Pandemiyle alakalı cinsiyet eşitsizliği ile etkin bir şekilde mücadele etmek istiyorsak, biri olmadan diğeri olmaz. Pandemiyle ilişkili cinsiyet eşitsizliği ile etkin bir şekilde mücadele etmek istiyorsak, Okullar açılmadan ekonomi olmaz diyebilmeliyiz. Dr. Anthony Fauci, uzun süreli ekonomik kapanmanın ABD’nin geleceği için zararlı olabileceği konusunda uyardı. Bunun zararı önlemek için COVID-19’u ve onunla mücadele yollarını aramak zorunda olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Ortaya çıkan aşılar giderek umut verici göründüğü için, eyaletler Pfizer ve Moderna aşılarını açık kollarla kucaklamalıdır, bu doğru yönde atılmış bir adım olacaktır ve daha da önemlisi cinsiyet eşitliğini daha da artırmaya yardımcı olacaktır. Birleşik Devletler daha fazla ekonomik anlamda kapalı kalırsa, daha fazla insan işsiz kalacak, temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak ve belki de hayatta kalamayacak. Yani kapalı kalırsak, pek çok kadın giderek fakirleşebileceğinden yaşam kalitesi düşecek.
Birçok kadının elde etmek için mücadele ettiği cinsiyet eşitliği için mücadele etmeye devam etmemiz ve salgının gerilemesine izin vermememiz zorunludur. Kadınların işsizliği arttığında, cinsiyet farkı da artmaktadır. Bu cinsiyet eşitsizliğinin daha da fazla artmadan ortadan kaldırılması gerekiyor.
*Çeviri: Mizgîn Tekin