Emre Caka
“Metin ‘Atılan her gol emekçinin kalesine atılan goldür’ diyor. Onu dinlerken ardında 20 senelik bir inceleme, düşünmenin yattığını bilmek lazım. ‘Maç esnasında, sahadayken, tribündeki herkesin duyacağı tek bir cümle söyle’ denseydi ona, tüm taraftarlara ‘gelmeyin buraya’ derdi.” Bu sözler Çizgideki Gladyatör adlı kitabın başında Metin Kurt’un en yakın arkadaşlarından Veysel Atayman’a ait. 2012’nin Kasım ayında Devrimci Spor Emekçileri Sendikası’nın paneline doğru yola çıktığımda bir taraftan sorularımı güncelliyor, panele dahil olacak taraftar gruplarıyla alternatif bir şeyler yapıp yapamayacağımı planlıyordum. İstanbul trafiğine bir de yağmur eklenince panele geç kalmanın mahcubiyeti ile hemen kapının kenarındaki koltuğa oturdum ve kağıt kalemi hazırladım… İlk aldığım not Bağış Erten’in “Bu memlekette insanların değeri ölünce fark ediliyor” oldu. Bir yutkunma ile devam etti, “Medyanın eşit olmayan yönü yine patronların yanında ve izleyicileri pazarlamaya devam ediyor…”
Geç kalma süremin kafamdakinden daha fazla olduğunu o sıra anladım. Panel konusu geçilmiş ve Metin Kurt anılıyordu. Galatasaray’da 6 yılda 3 şampiyonluk kazanmasına, şöhretine ve ekonomik olarak hayat boyu zorluk çekmeyecek imkanlarına rağmen o yüzünü işçi sınıfına dönmüş bir ‘Komünist’ olmayı tercih etmişti. 1976 yılında ‘komünist’ lakabını takan ilk isim ise Metin Kurt’un tanımıyla ‘İlk paralı menajer’ Turgan Ece olmuş. Son dönemde yatmayan primlerin ardından takım oyuncuları adına Ece ile konuşan Kurt, “Ankaragücü’nü eleyerek yarı finale yükseldik, bu maçın primlerini ne zaman alacağız” diyor ve hiç de beklemediği bir cevap ile karşılaşıyor “Komünist misin sen!” Kesmeşeker’in Metin Kurt’u kaybetmeden bir yıl önce “Doğdum Ben Memlekette” albümünde kendisi için yazmış olduğu şarkı, onun hayata ve futbola bakış açısını en iyi özetleyen çalışmaların başında geliyor. Metin Kurt’u kaybedişimizin 6. yılında Kesmeşeker grubu solisti Cenk Taner ile Metin abiyi konuştuk…
Metin Kurt adına şarkı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Sizi etkileyen neydi? Şarkıyı yazarken birdenbire Metin Kurt adı geldi, o anda olan bir durum. Bilinçaltımdan, geçmişten süzülüp geldi, çokta iyi oldu. Metin Abi’yi sahalarda seyretmemiş olmama rağmen duruşundan, yaşadıklarından haberdardım, albümüm kapağına da resmini koyduk hatta. Gençlere ve tanımayanlara tanıtmak önemliydi çünkü. Bu anlamda da çok etkili oldu.
Dönem itibariyle Metin Kurt ile tanışma fırsatınız da oldu… Biraz anlatmak ister misiniz Metin abiyi. Politik ve medyaya yansıyanın dışında sizin gözlemleriniz nelerdir?
Metin Abi ile şarkıyı yaptıktan sonra tanıştık. İnandığı değerleri sonuna kadar savunan bir insandı. Verdiği mücadelenin etkisiyle sert bir tarafı vardı, ancak şaşılacak derecede hoşgörülü taraflarıda vardı. Hiç futbol maçı izlemiyordu, bu ilginçtir, ancak sebeplerini öğrendikten sonra kendisine hak verdim. Takımda verdiği mücadelede kendisini yalnız bırakan arkadaşlarına dahi hoşgörülüydü.
O dönem böyle bir kararlılıkla yola çıktı Metin abi… Bu dönem ise hiç öyle bir şey yok, en azından ben öyle yorumluyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Metin Kurt gibi sosyalist görüşlü bir futbolcunun “kendi deyimiyle topçunun’’ hem üç büyüklerden birinin hem milli takımın oyuncusu olması bugün çok düşünülemeyecek bir durum. Neredeyse imkansız. İlk futbolcu grevini örgütlemesi, sendika talep etmesi, sadece futbolcu değil tüm sporcuların “kendisi spor emekçileri derdi” haklarını savunması ve bunun sonunda sürülmesi ve yalnızlaştırılması… Metin abi hep örgütlü mücadeleye inandı, “SporEmekSen”i kurdu, sömürüye her zaman karşı oldu; Bosman Kuralları’nı yıllar önce kendisinin önerdiğini söylerdi. Bugünkü anlamıyla sporu sistemin bir oyunu olarak görürdü.
Metin abi ile birlikte 2012 yılında verdiğiniz bir röportajda Metin abi ‘Spor, sanat, kültür hepsi metalaştı’ diyor. Aradan geçen 6 yılın ardından şu an ki durum nasıl sizce?
Özellikle sanat açısından. Sistem her şeyi metalaştırmaya çalışır, insanı, sanatı, sporu, kültürü. Metin Abi’nin karşı çıktığı buydu. Hatta futbol takımlarının ortaya çıkışını kapitalizme bağlardı, İngiltere’de fabrika sahiplerinin işçileri denetim altında tutmak amacıyla takımları kurduklarını söylerdi, böylece işçiler kendi takımlarını destekliyorlar, dayanışacakları yerde rekabet içine giriyorlardı, bir taşla iki kuş. Daha ilginci futbolu sosyalist ülkelere sokulan bir Truva Atı olarak görürdü. Sanat metalaşmaya en uygun mecralardan biri, neden böyle olduğunu düşünen her insan bilir.
Metin Kurt yalnızlığını biraz açmak ister misiniz?
Metin Kurt yalnızlığı aslında kalabalıklar içinde bir yalnızlık, şöyle ki Metin Abi stadyumda onbinlerin gözü önünde oynuyor, gol atıyor, alkışlanıyor, bir kahraman. Aslında bir anti kahraman. Milli takım otobüsünü izleyen çocuğun ayakkabılarının halini görünce kendi ayakkabılarını veriyor, sponsorlukları reddediyor, inandığı değerleri savunuyor. Manevi anlamda ‘kalabalık’ bir yalnızlık onunkisi.
Bu soru biraz özel olabilir… ‘Metin abiyle şöyle bir anım vardı ve hiç unutamam’ dediğiniz bir anınız var mı?
İlk tanışmamız. Bizi tanıştırdılar ve Metin Abi “benim hakkımda şarkı yapmışsınız” dedi gülümseyerek. “Evet” dedim “hatta kapağa da sizi koymayı düşünüyoruz.” “Tamam, bende sizi araştırdım, siz yapabilirsiniz” dedi. Hangi fotoğrafı koyacağımızı sordu, sonraları sahneye de davet ettik.
Son olarak uzun süre sonra Zeytinli Rock Festivali’nde sahne alacaksınız. Festival ne zaman, sizin sahneniz kaçıncı gün, kimler olacak?
Aslında İlk Zeytinli Rock Festivali’nde sahne almıştık, Kesmeşeker 2 Eylül’de 23.45’te sahne alacak.
Merhaba dostlar
Sizlerle sahadan tanışıyoruz, ancak sizler beni cicili-bicili basının yansıttığı biçimde tanıdınız. Bu arada basın tekellerinin işine gelmeyen görüşlerimi sizlere ulaştırabilme olanağı bulamadım. Bunun acısını yıllar boyu yaşadım. Şimdi sporseverlerle doğrudan ilişki kurabileceğim bir olanağa kavuştum. İşte bu nedenle Politika’dayım…
Boğazımdaki lokmanın sahiplerine ihanet etmem
Galatasaray’da Turgan Ece ile başlayan tartışma sonralarında ayyuka çıkınca Metin Kurt takımdan ayrılmaya karar verir. Pek de düşünülmeyen bir tercih ile rotasını Kayseri’ye çevirme kararı alır. Başka bir takıma daha büyük paralara transfer olabilecekken Kayserispor’u seçmesini soruyor Milliyet Gazetesi’nden Nezih Alkış ve bir cümleyle cevabını alıyor: “Maddi koşullar ötesinde beni fikirlerimle beraber istediler.” Galatasaray’da neden kalmadığı sorusuna ise biraz sitemkar ve taraftara teşekkür içeriyor: “Haklı bir davada tükürdüğümü yalayarak, Galatasaray’daki egemen olan çevrelere yaranarak Galatasaray’da kalmak, Galatasaray’a ve boğazımdaki lokmanın sahibi sayın sporseverlere ihanetten başka bir şey değildir.”
Futbol arsada güzel
Metin Kurt denince belki de akla ilk gelen, “Futbol borsada değil arsada güzel”, “Atılan her gol emekçinin kalesine” sözleri. Peki ya ne diyordu Metin abi? “Oyunla spor aynı şey değildir. Örneğin, günümüzde sporların kralı (!) olarak bilinen futbolu ele alacak olursak; puan verme, gol averajı, kümeden düşme, kümeden çıkma vb. kurallar, futbol oyununda bulunmayan dış kurallardır. İşte futbol oyununun bu dış kurallar içine girerek kurumsallaşması futbol sporunu yani rantı oluşturur.” Gollerin emekçilerin kalesine girmesini ise, “Aynı odada saatlerce sermayenin futbolu kullanarak işçileri bölmesini, uyutmasını nasıl engelleyeceğimizi konuşurduk” diye anlatıyor Veysel Atayman.