İçinden geçtiğimiz süreç bize yeniden farketmemizi buyuruyor; sağlık mı, hegemonya mı önemli!
Dünyanın Covid-19’u durdurma acelesinde olduğu bir dönemdeyiz. Her ülke vatandaşının ölmemesi için tedbirler alıyor. Sosyal mesafe, maske ve koruyucu önlemler… Bu arada Covid’le kalıcı olarak baş edebilmek için yani önce durdurmak ve ardından ortadan kaldırmak için herkes kendi evinde çalışıyor. Ortak hedef: Çare bulmak.
Bunun için yoğun bir aşı bulma yarışına tanık olmaktayız. Çare olacak aşıyı ilk kim bulacak? ABD, İngiltere, Almanya, Rusya, Çin?
Ancak şimdiden yanıt aranan soru bu aşıdan herkes faydalanıp faydalanmayacağı? Bir diğer soru aşı parayla mı satılacak? Asıl bizi bekleyen önemli tehlike pandemiye dur demek adına başlayan yarış yeni bir savaşa mı dönüşecek? Biyolojik savaş…
Tüm bu hengame içinde Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) gözümüzün önünde cereyan eden bu ikilemi (trajediyi) algılamamız için silahlanma raporunu önümüze uzatıyor. Dünya silah satışlarındaki muazzam artış. Anlaşılan dünyanın büyük çoğunluğu yaşam, küçük azınlığı ise silah satışı gayreti içinde. Rapora göre küresel silah satışları 2019’da yüzde 8,5 oranında artış gösterdi. 25 silah şirketinin toplam cirosu 361 milyar dolar. Üstelik bu küçük azınlığın müşterileri de pandemi karşısında tek tek dökülen silahlanma yarışındaki ülke yöneticileri. Bir taraftan bir tek kişinin pandemiden ölmemesi için alınan yeni tedbirler, diğer taraftan toplu ölümlere yol açacak silah anlaşmaları. Bu ticaretin son güncel örneği olarak Karabağ savaş arenası… İki tarafın resmi rakamlara göre yaklaşık 6 bin insanın yaşamını yitirdiği anlamsız kara tablo. Büyük bir felaket altında iki halka dayatılan ikinci yıkım. Dünyanın iki yüzlülüğünün adı: Pandeminin öldürmesine hayır ama silahla öldürmeye devam!
Yokuş yukarı gidişat… Esip gürleme zamanı!
3.çeyrekteki yüzde 6.7’lik büyümenin mürekkebi kurumadan! olumsuz gelişmeler peşi sıra dizildi. Pandemi tedbirleri sonrası kapanmanın yol açtığı panik, BDDK’nin kişi ve kuruluşların bankalara olan kredi borçlarının 20 Haziran 2021’e kadar ertele kararıyla biraz durulsa, son işaretler devam edeceğini gösteriyor. Örneğin ihracatın en büyük payını alan AB ve ABD’de pandeminin yükselişiyle birlikte gelen yeni kısıtlamalar. Nitekim İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi de buna işaret ediyor. Kasım’da 48,9’a gerileyen endeks, ihracatçıların talep koşullarında son beş aydır ilk kez bozulmayı gösterirken, bunun büyük ölçüde koronavirüs salgınının ikinci dalgasının yeniden kısıtlamalara yol açtığı Avrupa’daki gerilemeden kaynaklandığı tespiti dikkat çekiyor.
Bir diğer olumsuz gelişme Rusya’dan. Türkiye’den ithal edilen domatese kota getirilirken, İzmir ve Antalya domateslerine konulan yasak, avantajlı bir konum arzeden 250-300 milyar dolarlık tarım ihracat pazarını ciddi anlamda olumsuz etkileyecek.
Sadece bunlar da değil. ABD Temsilciler Meclisi, S-400 alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik yaptırımların da bulunduğu Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) Tasarısı’nı büyük çoğunlukla kabul etti. Tasarı Senato’dan da geçerse Trump uygulamak zorunda kalacak. Ve Avrupa Birliği… Uzun süredir siyah bulutların estiği ilişkilerde ip iyice geriliyor. Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’ye yaptırım kararı ile toplanan AB başkanlar toplantısından çıkacak karar merak ediliyor. Ne kadar hayata geçirileceği bilinmese de kötü bir rüzgarın esecek olma ihtimali işi zora sokacak. Tam da ekonomi cephesindeki yeni vaatlerin üstüne çöken bu ağır havanın gölgesinde emekçiler için asgari ücret belirlenecek! Gidişatın özeti OECD’den: Türk ekonomisinde yaz aylarında başlayan, yarı bütçesel teşvikler ve dış talep ile yönlenen toparlanma şu anda ciddi ters rüzgarlar ile karşı karşıya…
Asgari Ücretlinin Vergi Yükü 2020
Mali Yükümlülük Türü Vergi Yükü %
Gelir Vergisi 15.00
Damga Vergisi 0,759
Sosyal Güvenlik Kesintisi 14.0
İşsizlik Sigortası 1.0
Dolaysız Mali Yükler Toplamı 30,759
…………………………………………………………………
Dolayı Vergi (KDV, ÖTV) tahminen 10.0
…………………………………………………………………
Asgari Ücretli Üzerindeki Toplam Mali Yük: 40,759
Asgari ücret için asgari umut!
Asgari ücreti belirleme görüşmeleri başladı. Bir anlamda en büyük toplu sözleşme görüşmesi! Direkt 7 milyonu, dolaylı olarak çalışanların çoğunu ilgilendiriyor. Pandeminin açlıkla karşı karşıya bıraktığı emekçilerin gözü bu görüşmelerde. Her yıl benzer tablo. Emekçilerin talebi: “asgari ücret üzerindeki vergi yükü kalksın”. Birçok hükümet de bu vaadi verdi ama, sonrası yok! AKP hükümeti de bir kez Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde bir kez de Cumhurbaşkanı olduğu, Davutoğlu’nun da Başbakan olduğu dönemde vaat etti. Vergi yüküne bakınca hükümetin bu süreçte bundan vazgeçmesi mümkün mü? Hele yüzde 95’i örgütsüz, örgütlenmenin büyük bir baskıyla karşı karşı olduğu bir süreçte. Muhtemel artış, 2020 yılı enflasyonu üzerinden olacak. Bakalım onu kaç çıkaracaklar! İşte enflasyon rakamının önemi… Kasım Ayı itibariyle TÜFE yüzde 14.03 oldu. Ya sokaktaki zam? En az yüzde 25…