13. gününde olan cezaevlerindeki açlık grevlerine ilişkin hak savunucuları konuştu: Talepler kötü sonuçlar ortaya çıkmadan kabul edilmeli
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin ve cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulması için tüm cezaevlerinde tutuklular, 27 Kasım’da süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi başlattı. 5 günlük süreyle gruplar halinde girilen açlık grevi 13. gününde devam ediyor. Marmara Tutuklu Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) Eşbaşkanı Esin Çelik, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Mehmet Acettin, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Genel Başkanı Didar Erdem, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Aslan’a konuştu. Hak savunucuları, kötü sonuçlar ortaya çıkmadan tutukluların taleplerinin kabul edilmesini istedi.
Baskılar arttı
8 Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı (DTK) Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri eylemlerinin dikkate alınmadığı için 8 tutuklunun yaşamını yitirdiğini hatırlatan MATUHAY-DER Eşbaşkanı Esin Çelik, 12 gündür süren eylemlerin de aynı talep doğrultusunda başladığını vurguladı. Tutukluların taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, eylemin yaşanan hak ihlallerinin son bulması için başladığını ancak eylemle birlikte bu hak ihlallerinin had safhaya çıktığına dikkati çekti. Çelik, “Eylemlerin başlamasıyla birlikte bütün cezaevlerinde koğuşlara baskınlar yapılıyor. Tutukluların cezaevi kantininden aldıkları eşyalara el konuluyor ve bu eşyalar nedeniyle disiplin cezaları veriliyor. Tutuklular benzer uygulamalara karşı ses çıkarıyor. Bu talepler ve tutukluların eylemi için ses çıkarılması lazım. Ayrıca, kötü sonuçların doğmaması için gerekli girişimlerin başlaması gerekiyor” diye belirtti.
Talepler hukuki
Açlık grevlerinin ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gereken bir eylem biçimi olduğuna ifade eden TOHAV Genel Başkanı Didar Erdem, “Mahpuslar ölmek amacı ile açlık grevine girmemekte, bazı taleplerin karşılanması için bu eylemi başlatıyor” dedi. Cezaevi idarelerinin yükümlülüklerini yerine getirmek yerine daha önceki açlık grevlerine giren tutuklulara çeşitli disiplin cezaları verdiğini anımsatan Erdem, cezalar yerine hukuksal olan taleplerin yerine getirilmesi gerektiğini dile getirdi. “Mahpuslar, Anayasa ve kanunlarda kendilerine verilmiş hakların ve ilkelerin kendileri hakkında uygulanmasını talep etmektedir” diyerek sözlerini sürdüren Erdem, “Tamamen hukuki olan bu taleplerin yerine getirilmesi gerekiyor. Dolasıyla ‘yaşatmak’ zor değil” dedi.
Korkunç sonuçlar doğabilir
Salgın nedeniyle başlayan açlık grevlerinin korkunç sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunan Erdem, “Açlık grevleri sonlandırıldığı halde insan bedeni üzerinde kalıcı hasarlar bırakıyor. Salgına karşı tam da güçlü bir bağışıklık sistemi, dengeli ve yeterli beslenmenin gerekliliği barizken, açlık grevi ile bedenler virüse karşı tamamen savunmasız bırakılmaktadır. Mahpusların taleplerinin kamu otoritesince ivedi bir biçimde değerlendirilerek tartışılması ve herkesin ‘yaşatmak’ için elinden gelen tüm çabayı göstermesi gerekiyor” diye konuştu.
Sözün bittiği yer
Açlık grevlerinin başlamasıyla birlikte cezaevlerinde hak ihlallerinde artış yaşanmaya başladığını, buna dair kendilerine başvurularının da olduğunu dile getiren İHD’li Mehmet Acettin, başvurulardan hareketle tecridin daha da derinleştiğini ve baskıların artığını paylaştı. Başvurularda “Tutukluların yaşam haklarını ihlal eden durumlar söz konusu” diyen Acettin, Kandıra ve Gebze cezaevlerinde yaşanan koğuş basılmalarına işaret etti. Dışarıdan müdahalenin “infaz düzenlemesi” sırasında kılıf uydurularak yasa haline getirildiğini ifade eden Acettin, şöyle devam etti: “Bu duruma karşı demokratik güçler ve insan hakları savunucuları bir bütün olarak tüm toplum bir karşı koyuş göstermeli ve sonuca odaklanmalı. Çünkü sözün bittiği yerdeyiz.”
Birlikte sonuç alınabilir
Öcalan’a uygulanan tecride ilişkin daha önce de başlayan açlık grevlerinde yeterli sonuç alınmadığı için şu an aynı talep doğrultusunda bir eylemin daha başladığını sözlerine ekleyen Acettin, şunları söyledi: “Devletin umursamazlık ve görmemezlik tavrı devam ediyor. Kendi çürümüşlüklerini şiddet uygulayarak, güvenlik politikalarında ısrar ederek gizlemeye, sürdürmeye çalışıyorlar. Zaten devlete ve iktidara karşı ciddi bir memnuniyetsizlik söz konusu. Öte taraftan buna karşı mahpusların yaşamını tehdit eden bir durum olduğu için bedenini ortaya koyma durumu gelişiyor. Bunun için tutukluların tek değil, dışarıdan da daha sonuç alıcı çözümlerin geliştirilmesi lazım. İçerde ve dışarda devam eden hak ihlallerine ilişkin demokratik merkezler, insan hakları aktivisteleri, siyasi partiler, gençler, kadınlar ve tüm toplumsal duyarlılığa sahip katmanların bir araya gelip birlikte hareket etmesiyle sonuç alınabilir.”
Van Demokrasi Platformu: Tecrit sonlandırılsın
Van Demokrasi Platformu, açlık grevi eylemleri ve taleplere dikkat çekmek amacıyla açıklama yaptı. Tecridin sonlandırılması gerektiği çağrısında bulunan Başak, “Başlatılan açlık grevlerinde tutukluların sağlığının zarar görmemesi ve ileriki süreçte can kayıplarının yaşanmaması için kamuoyunu derhal duyarlılığa, yetkilileri ise bir an evvel adım atmaya davet ediyoruz” diye seslendi.
HABER MERKEZİ