“Sadece bir gezegenimiz var ve onu çok seviyorum. Gidecek başka yerimiz yok”
Bu sözler 12 yaşındaki André Oliveira’ya ait. André Oliveira son yıllarda aşırı sıcaklara maruz kalan Portekiz’in başkenti Lizbon’da ailesiyle birlikte yaşıyor.
André gibi Portekiz’de yaşayan yaşları 8 ile 21 arasında değişen altı çocuk ve genç birlikte 33 ülke hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bir dava başvurusu yaptı. Başvurunun gerekçesi aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 33 ülkenin iklim konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek, çocukların geleceklerini tehlikeye atıyor oluşu. Başvuran çocuk ve gençler Avrupa hükümetlerinin iklim değişikliğine karşı önlem almamalarının yaşamlarını ve refahlarını tehdit ettiğini savunarak, karbon emilim oranlarını azaltma çabalarını artırmalarını istiyor.
Başvuruculardan bir diğer çocuk André’nın ablası Sofia. İki kardeş ne yazık ki 2017 yılında Portekiz’de çok büyük bir alanda gerçekleşen orman yangınına ve 120 kişinin yaşamını kaybettiği aşırı sıcaklara tanıklık etmiş ve olan biteni çok yakından izlemiş. Bilim insanlarının bu olayları iklim değişikliyle ilişkilendirdiklerini öğrenerek kendileri de iklim değişikliği üzerine düşünmeye araştırmaya başlamış. İkisi de bu konuda büyük birşey yapmak istemişler.
Üç yıl sonra André ve Sofia, 2017 yılındaki orman yangınlarının gerçekleştiği Portekiz’in Leirisa bölgesinde yaşayan diğer dört gençle birlikte bir fon kampanyası başlatmışlar. Kampanyada topladıkları fon yoluyla da 33 Avrupa ülkesindeki hükümetlere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptılar.
Hukuki süreçlerin yürütülmesinde çocuk ve gençlere Global Legal Action Network adlı bir örgüt destek oluyor.
Başvuru iklim değişikliğinin etkilerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) öngörülen ve devletlerin korumakla yükümlü olduğu hakları ihlal ettiğini tartışıyor. Ayrıca farklı nesiller arasında iklimsel etkiler açısından ayrımcılık yarattığını söylüyor. Çünkü bugünkü çocuklar önceki nesillerden farklı olarak aşırı sıcaklıklar, olağan olmayan fırtınalar, yükselen deniz seviyelerini vb. yaşamak zorundalar.
AİHM 30 Kasım günü başvuruyla ilgili oldukça hızlı sayılabilecek bir yanıt verdi ve söz konusu ülkelere iddialarla ilgili soru listesi yolladı, görüş talep etti.
AİHM’in bu kadar hızlı yanıt vermesi Global Legal Action Network’e göre oldukça önemli çünkü AİHM’e 2019 yılında sunulan davaların yalnızca yüzde 15’i bu aşamaya ulaşmış.
Davacılar için bir başka iyi işaret ise mahkemenin davanın kapsamını genişletmesi. Mahkeme taraflara yazdığı mektupta iklim değişikliğinin etkilerinin çocuklara verdiği kaygı ve zihinsel acının “işkenceye ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye maruz kalmama özgürlüğünü” garanti eden AİHS’in 3. maddesinin ihlali anlamına gelip gelmeyeceğini sordu.
AİHM’in davayı kabul edip etmeyeceği henüz belli değil. Hükümetlerden aldığı yanıta göre kabul edilebilir ya da edilemez bulabilir. Ya da bazı ülkeler için kabul edilirken bazıları için kabul edilemez diyebilir. Ama davayı görmeyi kabul ederse ve mahkumiyet verirse ülkelerden karbon emisyon emilimini azaltmasını talep edebilir.
Benzer bir başvuru geçtiğimiz yıl BM Çocuk Hakları Komitesi’ne de yapıldı. Aralarında iklim aktivisti Greta Thunberg’in de bulunduğu 12 ülkeden 16 çocuğun başvurusu da BM ÇHS’ye taraf olan devletlerin iklim krizi karşısındaki başarısızlıklarının çocuk haklarının ihlali anlamına geldiğini iddia ediyor. Bu ülkeler arasında yine Türkiye de var… Yakında o başvuruyla ilgli de yanıt bekleniyor.
15 yaşındaki Sofia iklim aktivisti Greta Thunberg ile İngiliz doğa bilimcisi David Attenborough’dan ilham aldığını ve “Bizi çok fazla insan destekliyor. Umut var… Birlikte güçlüyüz ve fark yaratabiliriz” diyor.
Ne dersiniz biz de çocuklardan ilham alarak bir umudun parçası olabilir miyiz?