IPI, 2020 Uluslararası Basın Özgürlüğü Misyon Raporu’nu yayınladı. Raporda Türkiye’deki gazetecilerin baskı kıskacında olduğuna dikkat çekildi. Ve ‘Türkiye’deki gazetecilere özgürlük’ denildi
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), 6-9 Ekim tarihleri arasında Türkiye’de düzenlenen ortak Uluslararası Basın Özgürlüğü Misyonu Raporu’nu açıkladı. Uluslararası basın özgürlüğü, gazetecilik ve insan hakları konularında faaliyet gösteren 11 örgütün içinde yer aldığı IPI heyeti, Türkiye’de basın özgürlüğünü değerlendirmek üzere 6-9 Ekim tarihleri arasında medya çalışanları, sivil toplum örgütleri, Adalet Bakanlığı ve denetleyici kurumların temsilcileri, milletvekilleri ve diplomatik temsilcilerle görüşme gerçekleştirdi. “Türkiyeli Gazeteciler Baskıların Kıskacında” başlıklı raporda, IPI heyetinin yaptığı toplantı ve görüşmelerin, denetleyici kurumların basını hedef alan eylemlerinin keskin bir artış̧ gösterdiği, gazetecilerin fiziksel saldırılara maruz kaldığı bir ortamda ve sosyal medyada çeşitli sınırlamaları öngören, bağımsız gazetecilik ve daralan kamusal tartışma alanlarını daha da kısıtlayacak yeni bir yasanın akabinde gerçekleştirildiği belirtildi.
Raporda, tutuklu yargılanma sürelerine ilişkin daha net tanımlamalara karşın, gazetecilerin keyfi olarak gözaltına alınmaya ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle aylarca cezaevlerinde tutulmaya devam edildiği kaydedildi. Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarının ölümünü haberleştirdikleri gerekçesiyle 6 gazetecinin tutuklandığı hatırlatılan raporda, “örgüt propagandası” tanımının tek cümleyle rezive edilerek, gazetecilerin kriminize edilmesi ve aleyhte dava açılması için kullanıldığına devam edildiğine yer verildi.
İktidar eleştirisi cezasız kalmıyor
Hükümetin eleştirenlerin cezalandırıldığına dikkat çekilen raporda, bu nedenle birçok basın ve yayın organının cezalara maruz kaldığı ifade edildi. Ayrıca, İnfaz Yasası kapsamı dışında bırakılan gazetecilerin can güvenliğinin riske atıldığı vurgulandı.
77 Gazeteci cezaevinde
Türkiye cezaevlerinde 77 gazetecinin bulunduğuna yer verilen raporda, “IPI verilerine göre, 2020 yılı Ekim ayı itibariyle parmaklıklar ardında 77 gazeteci bulunuyordu. Bu ‘gelişmeye’ rağmen Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri olmaya devam ediyor. Yüzlerce gazeteci, adil yargılanma haklarını tanımayan, bağımsızlığını yitirmiş bir yargının elinde, kovuşturmalar ve seyahat yasaklarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.
Tutuklu ve yargılanmakta olan gazetecilerin sayısındaki düşüş, kısmen 2016 darbe teşebbüsünün akabinde açılan davaların kapanmasından kaynaklanıyor. Fakat bu durum, aynı zamanda medyanın ne denli başarıyla susturulduğunun da açık bir göstergesi. Medyanın kontrol altına alınması için devam eden mücadele, son zamanlarda mahkeme salonlarından uzaklaşarak, bağımsızlığı baltalanmış ve muhalif medyayı hedef almak üzere araçsallaştırılmış olan denetleyici kurumlara doğru kaydı. Daha evvel yönetimindeki el değiştirmeler yoluyla devlet güdümüne sokulan bağımsız medya kuruluşları da düşünüldüğünde, bu durum eleştirel seslerin daha da boğulmasına neden oldu” ifadelerin yer verildi.
Küresel bir endişe söz konusu
Raporda, Türkiye’de basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü konusundaki küresel endişenin bir işareti olarak IPI’nin Avrupa Birliği Delegasyonuna ek olarak İstanbul ve Ankara’dan 17 diplomatik misyon temsilcisiyle de çevrimiçi toplantı gerçekleştirdiği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi: “AB’nin yeni yayımlanan Türkiye ilerleme raporunda, ifade özgürlüğü konusundaki ‘ciddi gerilemeyi’ vurgulayan yalın bulguları kabul eden bir tutum sergiliyor. Ancak, uluslararası topluluk, Türkiye’yi hukukun üstünlüğüne saygı gösteren ülkeler kulübüne geri döndürmek için ikili ilişkilerini ve çok taraflı çabalarını artırmalıdır. Jeopolitik gelişmelerin, basın özgürlüğü dahil olmak üzere, insan hakları sorunlarını rehin almasına müsaade edilmemelidir.”
Kovuşturma ve tutuklamalar
Gazetecilerin tutuklanması, fiziksel saldırılar ve soruşturmalara maruz kalmasının “Temel sorunlar” olarak değerlendirildiği raporda, “Her türlü basın kuruluşundan gazeteciler, askeri operasyonlar, ekonomik gerileme, Kürt sorunu ve diğer azınlıklara dair meseleler gibi hükümetin, ‘hassas’ bulduğu konuları haberleştirdikleri için kovuşturma ve tutuklamalarla karşı karşıya kalmaya devam ediyorlar” denildi.
BTK
Raporda, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK), online düzenlemelere riayet edildiğini gözlemlemekle yükümlüğü olduğu ancak online içeriklerin kaldırılması ve sansürlenmesi görevi üstlendiği belirtildi.
Uluslararası Basın Enstitüsü kimdir?
Uluslararası Basın Enstitüsü, basın özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasına ve gazetecilik uygulamalarının geliştirilmesine adanmış küresel bir kuruluştur. Ekim 1950’de kurulan IPI’nın 120’den fazla ülkede üyesi vardır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
HABER MERKEZİ