On sekiz ay önce Türk ordusu Kürt yerleşim bölgesi Efrin’i işgal edip oradaki nüfusu Suriyeli Arap cihatçılarla değiştirirken Trump hiçbir şey yapmadı.
Ne yazık ki Trump’ın mahkemeye çıkması pek olası değil ancak bu olursa Suriyeli Kürtlere yönelik etnik temizlikte suç ortaklığı, iddianamede en üst sırada yer almalı. Bu, başlı başına büyük bir kötülüktü ama aynı zamanda bir müttefike de ihanetti çünkü Amerikan destekli Suriyeli Kürt savaşçılar, IŞİD’e karşı yürütülen savaşa öncülük ediyordu ve Türkiye’nin Efrîn’i işgali tam da IŞİD’in son kalelerine yaklaştıkları esnada gerçekleşti.
Trump’ın ihaneti o zamanlar çok az uluslararası öfkeye neden oldu ama ben bunun doğrudan cinayet, insan kaçırma, kaybetme ve yüz binlerce insanın yerinden edilmesine neden olduğunu iddia ediyorum.
Bu ölçekte bir trajedi insanların zihninde bulanıklaşır çünkü kişisel deneyimlerinin ötesinde olan, pek çok bireyin hayatını mahveden bir zulmü havsalaları almaz. Bu aşırı şiddetin failleri -ve onların Trump gibi sırt sıvayıcıları- haberlerin gündemi değişene kadar suları mantıksız inkârlarla bulandırmaya çalışır ve gündem hızla değiştiğinde kendilerine karşı işlenen suçları sadece hayatta kalan kurbanlar hatırlar.
Rohilat Hawar’ın anlattıkları
Kürtlerin Suriye’nin kuzeyindeki evlerinden 2018 ve 2019’da iki ayrı istilada Türkiye tarafından etnik temizliğe maruz bırakılması hakkında çok şey yazdım ancak gözle görülür bir sonuç yok. Kısa süre içinde, bağımsız gazetecilerin Efrin’i veya Tel Abyad ve Ras al-Ain kasabaları çevresinde Türk işgali altında olan bölgeleri ziyaret etmesi imkânsız hale geldi. Ama nihayet geçen hafta, kişisel etnik temizlik deneyimini acımasız ama ikna edici bir şekilde anlatan Efrîn’deki bir görgü tanığıyla internet üzerinden temas kurmayı başardım.
Adı Rohilat Hawar; Türk saldırısından önce Efrin’de bir okulda matematik öğretmeni olarak çalışan, üç çocuklu 34 yaşında bir Kürt kadın. Şubat 2018’de “her gün Türk hava saldırıları olduğu için” kaçmaya çalışmışlar ama Kürt kontrolündeki özerk bölgeye ulaşmak için geçmesi gereken Suriye hükümetinin elindeki bölgeye girişi reddedilmiş.
Efrin’e geri döndüğünde evinin yağmalandığını görmüş ve şimdi de şehirden çıkamıyormuş. Türkiye destekli Suriyeli cihatçı milislerin ayrılmaya çalışan herkesi vurduğunu söylüyor: “Geçen yıl kaçmaya çalışırken on yaşındaki çocuğuyla birlikte bir arkadaşım öldürüldü.” Ama milisler Kürtlerin kalmasını da imkânsız hale getiriyor.
Geri kalan tüm evlerin Arapça konuşan cihatçılar ve aileleri tarafından ele geçirildiği eski mahallesinde kalan birkaç Kürt’ten biri olarak sokakta Kürtçe konuşmaya cesaret edemiyor. Türk ordusunun tüm Kürtleri “terörist” olarak gördüğünü ama “Kürtleri Allah’ın emriyle öldürülmesi gereken pagan kâfirler olarak” gördükleri için milislerin onlardan bile tehlikeli olduğunu keşfetmiş.
‘Hicap takmak zorunda kaldım’
Rohilat’ın normalde Kürt kadınlarının kullanmadığı hicap tarzıyla başını örtmekten başka seçeneği kalmamış. Yedi ay buna ayak diremiş ama Suriye’nin diğer bölgelerinden gelmiş olan cihatçı komşuları tarafından taciz edilmiş ve en sonunda yılmış. Bir Türk görevliye başvurmuş ama mahallesindeki sosyal normlara saygı duyması gerektiği söylenmiş. “Bu yüzden hicap takmak zorunda kaldım” diyor. “Çocuklarım başlangıçta bana güldü ve benimle alay etti ancak duruma alıştılar.”
Efrin’de hayatta kalan Kürtler savunmasız durumdalar ve başıboş milisler tarafından hedef alınarak saldırıya uğruyorlar. Rohilat, bu haftanın başlarında pazara gittiğinde iki Kürt kızın aynı yönde yürüdüğünü görmüş. Motosikletli silahlı iki milis de yanlarında yavaşça ilerliyormuş. Rohilat, “Aniden motosiklet kızların yanına geldi ve arkada oturan milisler onlardan birinin göğsünü yakaladı” diyor. İki kız da ağlamaya başlamış. Milisler motosikletlerinden inmiş ve onlara sarkıntılık etmeye başlamış ama başlarına bir kalabalık toplanınca bırakmışlar ve Rohilat kızları evine götürmüş.
‘Kürtler putperest ve kâfir!’
Başka bir vakada, pazardan ekmek alırken, silahlı bir İslamcı adamın lokantada çalışan bir Kürde şehri terk etmesini söylediğini görmüş. Kürt garson gidecek başka yeri olmadığını söylediğinde milis onu tokatlamış ve şöyle demiş: “Siz Kürtler putperest ve kâfirsiniz.” [Oysa Kürtlerin neredeyse tamamı Sünni Müslüman.]
Suriye’de eskiden Kürtlerin yaşadığı iki bölgede, Türk işgalinin onlara temas eden yüzü, çoğunlukla Suriye’nin başka yerlerinden gelmiş olan cihatçı Arap milisler. Efrin’deki Kürtlerin çoğu çiftçiydi; meyve, sebze ve hepsinden önemlisi zeytin yetiştiriyorlardı. Ancak Rohilat, yeni yerleşimcilerin şehirli olduğunu söylüyor: “Bu yüzden zeytin ağaçlarını kesip yakacak odun olarak satıyorlar.” Sonuç olarak gıda maddelerinin ithal edilmesi gerekiyor ve bu yüzden de daha yüksek bir fiyata satılıyorlar.
Türk hükümeti, Kürt nüfuslu bölgelerin kontrolünü Kürt karşıtı İslamcı silahlı adamlara devrederek doğrudan sorumlu görünmeksizin etnik temizlik yapılmasını sağlıyor. Yakın zamana kadar milislere Türkiye tarafından ayda 100 dolar ödeniyordu ama milisler bu tutarı Türk ordusu görmezden gelirken Kürt mallarına el koyarak takviye edebiliyor.
Ancak Ağustos ayından bu yana milislerin maaşları düşürüldü ve Türk ordusu devriyeleri yağmayı durdurdu. Bunun amacı, milisleri Libya’da Türk vekilleri olarak ve Dağlık Karabağ’daki Ermenilere karşı gönüllü olarak savaşmaya ikna etmekti. Gidenlerin birçoğu öldürüldü. Rohilat, yurtdışındaki çatışmalarda ölen erkekler için çok sayıda taziye çadırı görmüş ama cesetler cenaze töreni için geri gelmiyormuş.
Koronavirüse yakalandı
Rohilat, kronik güvensizliğin yanı sıra, koronavirüsün Efrin’de Ağustos’tan bu yana hızla yayılmasıyla da başa çıkmak zorunda. Kendisi hastalığa yakalanmış, bir Türk tıp tesisinde test sonucu pozitif çıkmış ama kendisi ve başkalarının tedavi için askeri hastaneye gitmeyeceğini çünkü çok az kişinin sağ salim geri döndüğünü söylüyor. Bunun yerine evde kalıyorlar, parasetamol alıyorlar ve mercimek yiyip soğan çorbası içiyorlar. Kendisinin gücü yüz maskesi almaya yetmiyor ve yalnızca ekmek alabiliyor çünkü çocukları pazarda ayak işi yapıyor ve Türkiye’deki akrabaları ona birkaç ayda bir biraz para gönderiyor.
Unutulmamalı, affedilmemeli
Hayat Rohilat için acımasız olsa da hayatta kalanlardan biri çünkü diğer Kürtler ya kaçtı, ya sağlıksız kamplarda yaşıyor, ya öldürüldü, ya da fidye için alıkonuldu veya kaybedildi. Türkiye’nin üç milyon Suriyeli Kürt’e karşı yürüttüğü harekâtta geri basma ihtimali de yok; aksine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pratikte Kürt nüfusunu temizleme işini tamamlayacak başka bir işgal başlatma tehdidinde bulundu.
İyi haberlerden biri, Trump’ın yerine Joe Biden’ın gelmesinin ABD’nin başka bir Türk saldırısına yeşil ışık yakma şansını ortadan kaldırmasa da önemli ölçüde azaltmasıdır. Trump ve toksik ekibi sahneden çekilirken, bu yönetimin Suriye’deki manik politikasının, Rojava’da bir zamanlar mutlu bir hayat süren çok sayıda insan için sonsuz bir sefalete sebep olduğu asla unutulmamalı ve affedilmemeli.
* Patrick Cockburn’un The Independent gazetesinde 28 Kasım 2020’de “Trump’ın en büyük suçu unutulmamalı: Türkiye’nin Suriye’de Kürtlere yönelik etnik temizliğinin önünü açmak” başlığıyla yayımlanan yazısı.
Bu yazı, ilkin Yeni Özgür Politika tarafından, Serap Güneş’in çevirisiyle yayınlandı.