Kocaeli İSİG Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Karstarlı ile salgının işçilere etkisini konuştuk: En az 368 işçi, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Bazı işyerleri salgının ilk dönemlerinde bazı tedbirler uyguladı ancak artık bunu işyerleri de gündeminden çıkarmış görünüyor
Yadigar Aygün/İstanbul
AKP iktidarı ve Sağlık Bakanlığı’nın ilk baştan itibaren koronavirüs salgınına karşı önlem ve tedbir almaması ile artık ailemizde, iş arkadaşlarımızda en yakınlarımızda bile Covid-19 vakalarını görüyoruz. Çember hepimiz için daralmaya başladı. AKP’nin ve güdümündeki sermayenin üretim hırsı salgının en başından itibaren artarak devam etmesine yol açıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı rapora göre 11 Mart-10 Kasım döneminde en az 368 işçi, Covid-19 nedeniyle iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Konuya ilişkin Kocaeli İSİG Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Selçuk Karstarlı, gazetemize değerlendirmelerde bulundu.
İşyerinde denetim yok
Karstarlı, AKP iktidarının ve Sağlık Bakanlığı’nın salgının en başından itibaren işçi ve emekçiler için önlem almadığını hatırlattı. Covid-19 salgınının giderek iş yerlerine yayıldığına dikkat çeken Kastarlı, “İş yerlerindeki durumu tespit etmek ve buna göre tedbirleri planlamak ve hayata geçirmek Sağlık Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın müşterek sorumluluğu. Ancak iş yerlerine özel olarak bir çalışmaya şu ana kadar tanık olmadık. Öte yandan insanların büyük kalabalıklar halinde iş yerlerinde bir araya gelmesi nedeniyle de salgının yayılmasında önemli bir yere sahip. İş yerlerindeki tedbirlere ilişkin TSE ve Sağlık Bakanlığı çeşitli kılavuzlar yayınladı ancak uygulama tamamen iş yerlerinin inisiyatifine kaldı. Çünkü uygulamanın denetimi yok. Çok sayıda vakanın ardı ardına görüldüğü birçok fabrika basına yansıdı ancak bunlara ilişkin üretim durdurma vb. bir tedbirin devlet tarafından uygulandığını görmedik. Bazı iş yerleri salgının ilk dönemlerinde bu tür tedbirler uyguladı ancak artık bunu iş yerleri de gündeminden çıkarmış görünüyor” dedi.
368 işçi yaşamını yitirdi
Karstarlı, 11 Mart-10 Kasım döneminde en az 368 işçinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Karstarlı, “Özellikle üretim hatlarında çalışan işçiler için evden çalışma söz konusu değil, seyreltme ve mesafe gibi tedbirlerin uygulandığını söylemek zor. Aynı üretim hattında yan yana çalışanlar, aynı dinlenme mahallerini, servisleri, toplu taşımayı ve yemekhaneleri kullanan işçiler ne yazık ki salgından kaçınamıyor. Meclisimizin tespit ettiği verilere göre 11 Mart-10 Kasım döneminde en az 368 işçi, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Tabii bu bizim tespit edebildiğimiz ve aktif olarak çalışan çalışırken virüsü kapmış olma ihtimali yüksek olan işçiler. Elbette ki bugüne kadar ölenlerin de büyük çoğunluğu emekçiler ve aileleriydi. Ama burada gerçek sayıyı ve bulaşma mekanizmalarını Sağlık Bakanlığı tespit edebilir, etmelidir” diye konuştu.
39 TL’ye mahkûm edildi
AKP’nin salgın döneminde işçi ve emekçilerden yana olmadığını, sermayeden yana olduğunun altını çizen Karstarlı, işçilerin virüs ile açlık arasında bırakıldığına dikkat çekti. Karstarlı, “Salgın döneminde iktidarın tutumu genel olarak halk kitlelerini korumak olmadı. Sermayenin zarar görmesini engellemeyi öncelikli tuttular ve bunu bize ülke ekonomisini korumak diye anlattılar. Örneğin ücretsiz izin daha önce yasalarımızda olmayan bir uygulamaydı ve ücretsiz izni kabul etmeyen işçi tazminatını alabilir, işsizlik maaşından faydalanabilir ve iş arayabilirdi. Oysa hükümetin getirdiği ücretsiz izin uygulaması ile işçiler günlük 39 TL’ye mahkûm olmuş durumda. Kabul etmemesi durumunda tazminatını alamadığı gibi işsizlik maaşından da feragat etmiş oluyor. İşveren ise hiçbir maliyete katlanmadan yetişmiş iş gücünü elinde tutmuş oluyor. Son dönemde sendika üyesi olan birçok işçi ücretsiz izne çıkarılarak cezalandırılıyor ve bakanlığın buna ilişkin bir yaptırımına da tanık olmadık. Systemair HSK Havalandırma, Hepşen Kimya, Tekmis Tekstil bu örneklerden bazıları” dedi.
‘AKP, sermaye yanlısı’
İşçilerin ve emekçilerin salgın döneminde yaşadığı hak kayıplarının altını çizen Karstarlı, “Kısa çalışma ödeneğinde de durum farklı değil, çünkü buradaki ödemeler de işçilerin birikimi olan işsizlik sigortasından yapılıyor. Meclis gündemine kıdem tazminatı ile ilgili gelen düzenleme de bu dönemde bile iktidarın sermaye yanlısı tutumunun bir işaretidir. Son günlerde dillendirilen reform sözcüğünün de arkasında uluslararası sermayeye mesaj verme maksatlıdır. Öte yandan işçi hakları ile ilgili tek bir iyileştirme göremiyoruz” diye konuştu.
‘Üretimi durdurmalıyız’
Emekçilere ve emek örgütlerine de düşen görevlerin de olduğunu söyleyen Karstarlı, salgın tedbirlerini yerinde denetleyecek komitelerin iş yerlerinde bizzat işçiler tarafından oluşturulması gerektiğini belirtti. Karstarlı, “Yakın temasa neden olan ulaşım, toplu çalışma ortamı, yetersiz havalandırma, kişisel koruyucuların eksikliği, hasta olan kişilerin izolasyonu, temaslıların taranması gibi çok sayıda risk unsuru ve yapılması gereken uygulama sayılabilir. Tüm bunlar yapılmıyorsa veya eksik, hayata geçiyorsa o halde tehlikeyi kaynağında önleyecek işçi denetimi unsurlarını emek sürecinde hayata geçirmek zorundayız. Çalışma esnasında tehlike unsurunun kazaya/hastalığa dönüşmemesi için o anda ve o mekânda müdahale eden, gerekirse üretimi durduran bir refleksi ve iradeyi iş yerlerinde hayata geçirmeliyiz. Bu refleksi gösterebilmek kuşkusuz yaptığı işin risklerini bilen, tehlikeyi öngören, dayanışma halinde örgütlü hareket eden bir işçi tutumu ve önderliği gerektirir” dedi.
Neler yapılmalıdır?
Karstarlı, son olarak ise İSİG Meclisi tarafından yayınlanan 8 aylık salgın raporuna dikkat çekerek salgına karşı neler yapılması gerektiğini ise şu şekilde sıraladı:
o Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.
o İş yerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda İSİG önlemleri alınmalıdır.
o Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki işçiler bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalıdır.
o İşten atmalar yasaklanmalı ve 1168 TL değil, tam ücret ödenmelidir.
o Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalı, 4-6 saat olarak düzenlenmelidir.
o İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı iş yerlerinde üretime ara verilmelidir.
o Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır.