Şengal Soykırımı öncesi Ürdün’de KDP ve Ankara’nın katıldığı gizli toplantı, tek kurşun sıkmadan kaçışı, Êzidîlerin silahlarını IŞİD saldırısı öncesi alması, KDP’nin kaçmaktan öte rol oynadığına işaret ediyor
Gülcan Dereli
21. yüzyılın bu modern çağında dünyanın gözleri önünde hepimiz bir soykırıma şahitlik ettik. Şengal’den Êzidî Soykırımı’ndan bahsediyorum. Êzidîler, kimi kaynaklara göre 73, kimi kaynaklara göre ise tam 74 ferman yaşadı. Soykırım diyorum çünkü katliam ötesi bir vahşet yaşadı Êzidîler. Ve yeni bir soykırımın ayak sesleri geliyor. Üstelik bu soykırımın başrolünde Êzidîlere ‘biz sizi koruruz’ diyen yapı bulunuyor. Şengal’i bırakıp kaçan ve IŞİD’in soykırımına yol veren KDP ile Irak merkezi hükümeti, Ankara ve ABD destekli bir planla özgürlük güçlerinin soykırımı önlediği ve Êzidîlerin kendi kendilerini yönetmelerini sağladığı Şengal’e saldırı hazırlığında. 3 gün sürecek dosyamızın bu bölümünde Kürdistan Demokrat Partisi’nin (PDK-KDP) Şengal Soykırımı’ndaki rolüne yer vereceğiz. Görüştüğümüz kaynaklar ve veriler KDP’nin bu soykırımda kaçmanın ötesinde bir rolü olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda dosyamızda devam eden soykırım sonuçları ve IŞİD’in elinden kurtulanların hikayesi de yer alacak.
Vahşete tanıklık
IŞİD’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e yönelik gerçekleştirdiği soykırım saldırısında onbinlerce Êzidî katledildi, kadınlar ve çocuklar kaçırıldı, köle pazarlarında satıldı. Kayıp binlerce Êzidî var. Hâlâ sayıları net değil, yaklaşık 3 bin deniliyor ancak kimi kaynaklar bu rakamın çok çok üstünde olduğunu belirtiyor. Her kurtarılan Êzidî’nin hikayesi ile bir kez daha yaşanan vahşete tanıklık ediyoruz.
Kilit Ürdün toplantısı
Peki soykırım nasıl geliyorum dedi ve neden seyirci kalındı? Şengal Soykırımı’nın Ürdün’de yapılan toplantıyla organik bir bağı olduğu belirtiliyor. 4 Temmuz 2014’te Özgür Gündem gazetesi haberinde, bir diplomatın açıklamalarına dayandırılan bilgilerde IŞİD’in Musul’u alması da dahil Ortadoğu’daki tüm dengeleri değiştiren ilerleyişinin, Türkiye, KDP ve Baas rejiminin de katıldığı Amman’da planlandığını belirtiyordu. Haberde ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün de toplantıya katıldığı gündeme atılmıştı. Yine haberde gizli toplantının 1 Haziran’da yapıldığı, varılan anlaşma sonucu 9 Haziran’da da IŞİD’in Musul’u işgal ettiği kaydediliyordu. Ancak IŞİD’in işgal harekatlarının Irak ve Suriye’yi kapsayan hızlı ilerleyişinin bu güçlerin kontrol altında bir ilerleyiş çerçevesini aştığı da değerlendirmeler arasında.
2007’deki saldırı
Bir de 2007’deki saldırı var. Şengal’in en büyük köyü olan Siba Şeyh xıdır ve Tıl Özeyr’e yönelik saldırılarda 400’den fazla Êzidî katledilir. Bu katliamda da yerel kaynaklar KDP’nin rolünün olduğu iddiasında bulunuyor.
Barzani’nin Fransa ziyareti
Bir diğer ilginç bilgi ise KDP’nin 30 yıllık Rojava Temsilcisi Mahmut Gergeri’nin, Ürdün toplantısından hemen önce Şam’a gidişi. Gergeri, Suriye istihbaratının Rojava’nın askeri ve siyasi sorumlusu olan Muhammad Mansur’a yani bilinen adı ile Ebu Casım’ın çok yakın dostudur. 2014’te soykırım saldırısından önce Gergeri, Şam’a gider ve bir mektupla döner. Gergeri mektubu Mesut Barzani’ye verir, Barzani ise o mektup ile Fransa’ya gider ve o dönemin Cumhurbaşkanı’na sunar. Ve soykırım öncesi süreçte böyle bir diplomatik girişim de olur. Hala o mektup ve temasların içeriği kapalı kutudur.
12 bin KDP’li geri çekildi
Êzidîlerin yeni bir soykırım ile yüz yüze bırakılması ve fermanı, Êzidî Diaspora Meclisi Eşbaşkanı Fikter İğrek ile konuştuk. İğrek’in verdiği bilgiler de KDP’nin kaçmaktan öte bir rol oynadığını gösteriyor. İğrek, “DAİŞ Şengal’e saldırmadan önce Haziran 2014’te Irak merkezi hükümete bağlı güçleri Şengal’den çekildi. Şengal’de 3 Ağustos 2014’te de DAİŞ’in saldırıyı gerçekleştirdiği tarihte de o gece 12 binden fazla KDP’nin peşmerge güçleri vardı. Peşmergeler herhangi bir direniş göstermeden Êzidîleri soykırım ile yüz yüze bıraktı” diyor.
6 bin Şengalli ordundan çekilir
Irak ordusunda 6 bine yakın Şengalli de vardır. Ve 6 bin Şengallinin hepsi ordudan çekilir ve silahlarını teslim etmek zorunda kalır. Askerden çekilenlerin büyük bir kısmı oradaki halk birlikte toplanır ve çekilen peşmergelere ‘bari silahları bize bırakın’ der ancak peşmerge silahları Êzidîlere bırakmaz.
2 bin 551 Êzidî fedai
IŞİD saldırmadan önce Êzidîler bu saldırının ayak seslerini duymuştur ve endişelidir. Neden? Çünkü yüzlerce Êzidî haziran ayında Musul’un yakınlarında IŞİD tarafından katledilmiştir. Bir heyet oluşturan Êzidîler, KDP’nin Şengal Komutanı Serbest Bapiri ile bir görüşme yapar. Ancak direnmek isteyen Êzidîlerin yeterince silahı yoktur. Êzidîler, Şengal Peşmerge Komutanı Serbest Bapiri’ye “Her an DAİŞ Şengal’e saldırabilir. Biz de bu toprağın halkı olarak kendi aramızda tartıştık. 2 bin 551 Êzidî erkeği fedai olarak kendi istekleri ile DAİŞ’e karşı savaşmaya hazırdır. Bizim sizden istediğimiz silahtır. Kendimizi savunmak için istiyoruz” der.
Êzidîler silahsızlandırıldı
Bapiri’nin cevabı ise, “Biz buradayız, biz sizi savunacağız. Biz gereken direnişi DAİŞ’e karşı göstereceğiz” olur. Ve Êzidîler bu söze güvenir, oradan ayrılır. IŞİD, 3 Ağustos’ta Şengal’e saldırdığında KDP’nin bazı peşmergeleri hatta bazı güvenlik güçleri sorumluları Êzidîlere şunu söyler: “Yerinizden ayrılmayın takviye gücü Duhok’tan, Hewler’den geliyor.” Ve KDP, Êzidîlerin elinde olan az sayıdaki silahları da alır. Silahları almakla kalmayan KDP, Êzidîlerin Şengal’den çıkmasını da engeller.
KDP’nin bu tarihi kaçışına ise tüm dünya gazeteci Bêrfîn Hêzîl ile tanıklık eder. Hêzîl, KDP peşmergelerine “Niye kaçıyorsunuz niye Zaxo’yu, niye Şengal’i savunmuyorsunuz?” der ve birkaç peşmergenin yanıtı ise “Yukarıdan talimat geldi” olur.
Bapiri ödüllendirildi
Talimat ile geri çekildiklerini itiraf eden peşmergelerin kimden talimat aldığı bir dönem Neçirvan Barzani ve Mesut Barzani’ye sorulur. Ancak Neçivan Barzani, Mesut Barzani’yi, Mesut Barzani ise Neçirvan Barzani’nin talimatı olduğunu söyler. Ancak o dönemde bölge başkanı olarak bütün askeri ve asayiş güçleri Mesut Barzani’ye bağlıdır. Fakat onun alt kadroları taraflarından da talimat verenler olmuş olabileceği ileri sürülür. Bir birini suçlayan Barzaniler, peşmergeye ‘çekilin’ talimatının kimin verdiğini ortaya çıkarmaz.
Mesut Barzani ise soykırım sonrası yaptığı açıklamada KDP peşmergelerinin çekilmesiyle ilgili yargılama yapılacağını ve sorumlularına hesap sorulacağını açıkça söyler. Ancak hiçbir KDP peşmergesi yargılanmadığı gibi ödüllendirilir. Onlardan biri ise Serbest Bapiri’dir. Şengal’deki Peşmerge Komutanı Serbest Bapiri yargılanmadığı gibi başka bir yerde görevine devam eder. Bapiri’nin en son Duhok’ta görevde olduğu kaydediliyor. KDP’nin kaçışı konusunda şimdiye kadar hiç kimse yargılanmaz.
Sessiz ferman!
Ve IŞİD’in saldırısıyla KDP, Êzidîleri yalnız bırakır ve hepimizin kamuoyuna yansıyan videolarla tanıklı ettiği gibi kaçar. Emir yukarıdan diye çekilmek zorunda kalan peşmergelerin kaçışını kamuoyuna gösteren gazeteci Berfîn Hêzîl, fermanın 6. yıl dönümünde gazetemiz Yeni Yaşam için hazırladığı 2 günlük dosyasında çarpıcı bir bilgi de paylaşır. Hêzîl, dosyada Êzidî bir annenin şu sözlerine yer verir: “Şengal’de bir anne dedi ki ‘Kızım asıl ferman bu değil. Peşmerge elimizden bir bardak su içmediğinde sessiz ferman yaşanıyordu. Bu ferman sesli geldi. Sessiz ferman bir bardak su verdiğimizde su içmezlerdi. Diyorlardı ‘haramdır.’ Onlar benim için nasıl kan dökebilirdiler, direnir ve beni savunabilirdi.’ Ferman önce sessiz gelmişti.” Êzidî’nin annenin, ‘elimizden bir bardak su bile içmezlerdi’ söylemi, Türkiye’de gericilerin ‘Alevilerin yemeği yenmez’ söyleminden bir farkı yoktur. Yani Êzidî annenin anlatımları KDP’nin Êzidî inancına karşı yaklaşımını da gözler önüne serer.
KDP ve AKP-MHP…
Bağdat merkezi hükümetin ve KDP’nin 9 Ekim’de imzaladığı mutabakatı değerlendiren Eşbaşkan Fikret İğrek, “Bu mutabakatın imzalanması Êzidî toplumuna, hem haksızlıktır, hem de vicdansızlıktır. Kürdistan Özgürlük Savaşçıları’nın müdahalesiyle büyük bir soykırımın önü kesildi. Şimdi bu konsept soykırımı hatırlatıyor. DAİŞ’in bitiremediği konsept projeyi şimdi bu mutabakat ile gerçekleştirmek istiyorlar. Şengal’in demografisinin değişmesi, Êzidî toplumun oradan göç etmesi ve yeni bir soykırımın kapısı açılmak isteniyor. Tabi bu konseptin arkasında bunu yürüten ve buna karar veren Irak ve KDP değildir. Daha büyük bir aktör vardır. Türkiye Cumhuriyeti’dir. Yani AKP-MHP iktidarıdır” ifadelerine yer veriyor.
KDP hendek kazıyor
Hazirandan bu yana Bağdat, Hewler ve Ankara arasında yaşanan görüşme trafiği olduğuna dikkat çeken İğrek, “Hakan Fidan’ın Hewler’e gitmesi, Kazımi’nin Wasingtona gitmesi, daha sonra Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya gitmesi bu konsept projenin zemin hazırlığıydı. Kendi çıkarları için hem Rojava’ya yönelik Zaxo’dan ta Şengal’e kadar bütün sınırı tutup, oradaki halkların devriminin sıkıştırılmak istemesidir. 3 Ağustos’tan önce KDP yine Rojava ve Başur sınırında hendekler kazmıştır. Hemen sonra DAİŞ saldırdı. Şimdi de o hendekler yine kazılıyor. Ve bunun da aynı plan ve proje olduğunu görüyoruz. Yani kısacası 3 Ağustos’ta DAİŞ’in bitiremediği projeyi şu anda bu mutabakat, bu anlaşma ile bitirmek istiyorlar” diyor.
Misaki Milli’nin parçası
Lozan anlaşmasının yakınlaşmasına dikkat çeken İğrek, “Daha önce de Türkiye Cumhurbaşkanı çoğu defa açıklama yapmıştı. Misaki Milli sınırlarını alacağını Lozan anlaşmasında haksızlık yapıldığını söylemiştir. Oradan Güney Kürdistan’dan Rojava, Şengal, Mahmur, Kerkük, bütün bu proje o misaki milli projesinin içindedir. Kürdistan kazanımlarını tasfiye etmek, misaki milli konseptine oradaki Kürdistan coğrafyasının üzerinde gerçekleştirmek için bu anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşma 73. Fermandan daha da tehlikeli olan bir konsepttir” diye belirtiyor.
KDP taşeron gibi…
Şengal’e saldırı için PKK’nin bahane edildiğini kaydeden İğrek, “Hayır, PKK Şengal’de değildir. Şengal’de olan güç Şengal direniş güçleridir. YBŞ, YJŞ o toprakların çocuklarıdır. PKK Êzidî topluma karşı üzerine düşen görevi tamamladı. 1 Nisan 2018’de dünyanın gözü önünde PKK oradan çekildi. Amerika Dışişleri Bakanlığı bunu da teyit etti. Bir açıklama yapıldı, raporlarda geçti. Bunların hepsi bahane olarak gösteriliyor. Çünkü o konsept o proje DAİŞ’in projesi hala da TC’nin programındadır. KDP’yi de taşeronu olarak kendi çıkarları için kullanıyor” diyor.
Şengal’in iradesini tanı
Fermandan sonra Şengal’de Êzidî toplumu kendi iradesini ortaya koymak, kendini örgütlemek ve savunma güçlerini örgütlemek için yeni bir hamle başlattır. Êzidî toplumun artık kimseye güveni kalmamıştır. Yaşamı onca soykırıma rağmen yeniden inşa eden Êzidîler, Şengal Özerk Demokratik Meclisi, Kadın, Gençlik, Eğitim, Diyaspora Meclisi oluşturur. Belediye halka hizmet verir. Büyük bir yıkım yaşayan kenti yeniden yaşama döndürür ve halk her şeyi kendi çabalarıyla kendi imkanlarıyla oluşturur. Onlarca Êzidî çocuğun DAİŞ’e karşı savaşırken bedeller verdiğine dikkat çeken Diaspora Meclisi Eşbaşkanı Fikter İğrek, “Onun için bu halk diyor ki bu mutabakatı bizim dışımızda imzalamanızı asla kabul etmeyeceğiz. Önce bu konuyu bizimle tartışacaksınız. Bizim irademizi göreceksiniz. Bizim kararlarımıza saygı göstereceksiniz. Şu anda böyle bir tavır vardır” diyor.
Bedel ödeyen bizdik
Irak Merkezi hükümeti ve KDP’nin tüm güçlerini Şengal’den çekmesini değerlendiren İğrek, “Bizim 12 süvari dediğimiz küçük bir kahraman Kürt grubu Êzidîleri kurtardı. Haşdi Şabi 2017’de Şengal’e geldiğinde KDP yine Şengal’i soykırım ile yüz yüze bıraktığı gibi 16-17 Ekim 2017’de de yine Şengal’den herhangi bir gerekçe göstermeden geri çekildi. Onun için Êzidî toplumu diyor 6 yıldır neredeydiniz? 6 yıldır aç kaldık, her şeyi gördük. Kendi imkanlarımızla kendimizi bu seviyeye getirdik. Siz yoktunuz. Mücadele eden, DAİŞ’e karşı savaşan biz idik. Bedelleri ödeyen bizdik” diye belirtiyor.
YARIN: IŞİD’in kaçırdığı Êzidî kadın anlatıyor