İnsanların dinine, kimliğine, kültürüne, inancına ve varlığına dönük düşmanlığın her gün büyüdüğüne dikkat çeken Akın Birdal, ‘Yolu Beklenenler’ kitabıyla, ötekileştirilmiş yaşamlardan öyküleri okura sunuyor
İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal’ın “Yolu Beklenenler” kitabı ülkedeki ötekileştirilmişlere ayna tutuyor. Akın Birdal, “Yolu Beklenenler”, “Salon”, “Kan Kardeş”, “İlk Mahpus”, “Bir Yazlık Düşü”, “Sarmaşık Sokağı”, “Nefret”, “Rojin ile Fidan” ve “Baş Yiyici” öykülerindeki kahramanlarla toplumsal ve siyasi mücadele veren yaşamlara odaklanıyor.
Ötekilerin’ hikayesi
İnsanların dinine, kimliğine, kültürüne, inancına ve varlığına dönük düşmanlığın büyüdüğünü söyleyen Birdal, “Kemal Kurkut müzikle, sanatla ilgili yurtsever bir genç. Kendi halkıyla bayramını kutlamaya gidiyor. Katledildi polislerce. Kemal Kurkut davasıyla hukuksuzluğa, adaletsizliğe, bir halka olan düşmanlığa tanık olduk. Leyla Güven hakkında 25 yıla kadar ceza isteniyor. Bu öyküler bu düşmanlığa karşı Kürtlerin, Ermenilerin, Yahudilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin hikâyesi” dedi.
Yaşanmış hikayeler
Tanıklık ettiği gerçeklerden oluşan öyküleri Birdal, şöyle özetledi: “Kitaba ismini veren öykü, bir tren yolculuğunda aynı kompartımanda oturan dört kişinin birbirleriyle sohbet etmesiyle başlıyor. Yazar, Barış Annesi, akademisyen bir kadın ve ırkçı birinin olduğu bu sohbet, kompartımanda savrulan milliyetçi düşmanlığa karşı gösterilen kadın dayanışmasından güçlenerek son buluyor. ‘Salon’ adlı öykü ise biraz farklı. Bir salonda bulunan tabloların hikâyelerini, o salona gelmeden önce yaptıkları yolculukları anlatıyor. ‘Kan Kardeş’ adlı hikâyede, iki farklı kimlikten arkadaşların birlikteliği ve mücadeleleri yer alıyor. ‘İlk Mahpus’ adlı öykü, Kürt illerinden birinde kaymakamlık yapan birinin, temelini attığı cezaevine giren ilk mahpus oluşunun trajik hikâyesidir. ‘Bir Yazlık Düşü’, gazeteci Metin Göktepe’ye selam duran bir öykü. ‘Sarmaşık Sokağı’, Uruguay’da yaşayan Ani’nin Ermeni dedesi Zaven’in günlüklerini okuduktan sonra Türkiye’de geçmişin izlerini aradığı bir öykü. ‘Nefret’, Türkiye’de aydınlara, gazetecilere, Kürt siyasetçilere yönelik dönem dönem kitleselleşen nefret suçlarına ilişkin bir anlatı. ‘Rojin ve Fidan’, aynı kimliğe sahip iki kadının kimlikleri üzerine gelişen sorgulamalarını içeriyor. ‘Son Öykü’ ise, annesi doğum esnasında ölen bir kadının hikayesi. Annesinin ölümünden sorumlu tutulan ve bundan dolayı adıyla değil de ‘baş yiyici’ olarak anılan Aygülü’nün hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.”
‘Vicdanın sesi’
Sürgünler, kayıplar, ölümler ve bitmeyen özlemlerle dolu hikâyelerin aynı zamanda bir direniş ve umut hikâyeleri de olduğunu vurgulayan Birdal, ‘Öyküler de bu vicdanın sesi’ ifadelerini kullanıyor. Birdal, “Bizi bu dayanışmaya iten vicdan ve adalet arayışımız, bu çok önemli. Hepimizin sesi yan yana geliyor, bu mücadele en sonunda kazanacaktır. Türkiye’nin üstüne örtülen karanlık örtü yırtılacak ve gökyüzünün maviliğini gizleyemeyecekler” dedi.
Kaynak: Sevda Aydın / MA–İzmir