Koronavirüsün en fazla etkilediği, yetkililerin görmezden geldiği ve kış aylarında durumun kendileri için daha vahim bir hal aldığı, sokaktaki yurttaşlar sitem etti. Ölsek kimsenin umurunda olmayacak diyen yurttaşlar yardım bekliyor
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle alt geçitlerde ve metruk binalarda kalan evsiz yurttaşların tek derdi salgın değil yiyecek bir ekmek bulmak. “Biz bu koşullarda neye dikkat edelim, ölsek kimsenin umurunda değil” diyen yurttaşlar, devletin kendilerini çöp yığını olarak gördüğünü söyledi.
Mezopotamya Ajansı yeni yasaklar ile birlikte sokakta verilen hayatların mücadelesini mercek altına aldı. Koronavirüs (Kovid-19) salgını adı altında alınan önlemler kapsamında hafta sonları akşam saat 20.00 ile sabah 10.00 saatleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması getirildi. Salgının merkez üssü haline gelen İstanbul’da şehrin işlek meydanları başta olmak üzere tüm cadde ve sokaklar yasağın başlaması ile birlikte boş kaldı. Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı’nda polisler ve gazeteciler dışında kimse göze çarpmazken, meydanda bulunan Tünel Geçidi ise evsiz kalan yurttaşların mekânı haline geldi.
Alınan karar önceki gece başlarken, kısıtlamayla birlikte sokaklarda kalan evsiz yurttaşlar daha da görünür oldu. Soğuk havalar ve yağan yağmurdan bir nebze dahi kurtulmak için terk edilmiş metruk binalarda ve köprü altlarında kalan yurttaşlar için, sokağa çıkma yasağı “açlık” dışında bir anlam ifade etmiyor. Bulundukları yerlerden ayrılamayan yurttaşlar, yasak sona erene kadar bir yandan da polis baskısına maruz kalıyor. Öyle ki göz önünde bir yerde kalan yurttaşlara yasağı gerekçe göstererek kaldıran polisler, “Sizi görmeyelim nerede yaşarsanız yaşayın” dediği ifade edildi.
Evleri sokak
İstiklal Caddesi’nin Oda Kule tarafında bulunan ara sokağında soğuktan korunmaya çalışan evsiz yurttaşlardan Tevfik Teztel (41) polisin kendisini oradan çıkarması korkusu içinde. Tedirginlik içinde bizimle konuşan Teztel, 4 yıldır sokaklarda yaşadığını söyledi. Sokakta yaşamanın en büyük zorluğunun insanların kendilerine yaklaşımı olduğunu ifade eden Teztel, insanların çoğu zaman kendilerine vebalıymış gibi yaklaştığını ifade etti. Çok az insanın kendilerine yardım eli uzattığını belirten Teztel, sokakların artık evi haline geldiğini aktardı.
Abluka yasak tanımadı
Sokağa çıkma yasağına rağmen 117 haftadır Cumartesi Anneleri’ne yasaklanan Galatasaray Meydanı’nın halen polisler tarafından ablukada olduğu dikkat çekerken, meydanın tam karşısından bulunan bir bankanın hemen önünde kaldırımda bir yurttaş soğuk havaya rağmen uyuyordu. Evi haline getirdiği kaldırımda sarıldığı battaniye ile ısınmaya çalışan yurttaş için yasak ise pek bir anlam ifade etmiyor.
Yiyecek sorunu
Taksim Meydanı’na yaklaştığımız da bu sefer Berivan Ay adlı yurttaş ile karşılaşıyoruz. Fiziksel engelli olan Ay, yaklaşık 4 yıldır sokakta yaşadığını anlattı. Engeli maaşının da olmadığını ve sokakta esnafların yardımı ile yaşadığını belirten Ay, sokağa çıkma yasağı ile birlikte her yerin kapandığını belirterek, bu nedenle yiyecek ekmek bulamadıklarını söyledi. Tek isteğinin insani koşullarda yaşamak olduğunu söyleyen Ay, en büyük hayalinin ise sokakta yaşayan her çocuğa yardım etmek olduğunu ifade etti.
Hem ev hem ekmek teknesi
İstiklal Caddesi’nde çıkan Bekar Sokak’ta ise ismini vermek istemeyen geri dönüşüm malzemeleri toplayan bir yurttaş, soğuktan korunmak için çek çek arabasını kullanıyor. Arabanın içine karton seren yurttaş, kartonların üstüne uzanarak uyumaya çalışırken, “bu araba hem evim hem de ekmek teknem” demesi dikkat çekti.
Taksim tünel
Taksim Meydanı’nda ise sadece polisler ve gazeteciler duruyor. Meydanın altında bulunan Tünel Geçidi’nde durum bambaşka. Onlarca evsiz yurttaşa mesken haline gelen bu yerde, yurttaşlar yere serdikleri kartonların üstünde uyumaya çalışıyor. Bunlardan biri olan soyadını vermeyen Mahsun adlı yurttaş, 4 yıldır sokakta yaşadığını söyledi. Sokakta geri dönüşüm malzemeleri toplayarak geçindiğini söyleyen Mahsun, kendileri için önemli olan şeyin salgın değil ekmek olduğunu söyledi. Devletin kendilerine bakmadığının altını çizen Mahsun, “Devlet bizi bir çöp yığını olarak görüyor” dedi.
Binbir çeşit zorlukla hayatta kalmayı başardığını anlatan 59 yaşındaki ismini vermek istemeyen bir yurttaş ise toz içinde yattığı kartonları göstererek, “İşte görün halimizi” diyerek yaşadıklarını özetledi.
Kaderlerine terk edilmişler
“Halimizi görüyorsunuz” diyerek yaşadıklarına isyan eden Mehmet Ay adlı yurttaş ise devletin kendilerine sahip çıkmasını istedi. Dışarda yüzlerce insanın kaldığını söyleyen Ay, sokağa çıkma yasakları zamanında en çok görülmeye başladıklarını söyledi. Devletin kendilerini istihdam etmesini ve barınacakları bir yer vermesini isteyen Ay, birçok insan hem salgınla yüz yüze hem de daha başka hastalıklarla kaderine terk edilmiş.
Salgın ile nasıl mücadele edelim?
Devlet yetkililerinin her gün salgından korunun açıklamalarına da değinen Ay, “Biz bu koşullarda neye dikkat edelim, ölsek kimsenin umurunda değil” diyerek tepki gösterdi. Yaşanan onca haksız ve hukuksuz uygulamaya karşı insanların hala iktidara oy vermesini anlamadığını sözlerine ekleyen Ay, herkesin elini vicdanına koyması gerektiğini söyledi.
Polisten ‘sizi görmeyelim’ yanıtı
Evi olan sokakların kendilerine yasaklandığını sözlerine ekleyen Ay, alt geçitten sokağa çıktıkları an polisin kendilerine ceza kestiğini söyledi. Ay, ceza kesen polislere alt geçitte yaşadıklarını söylediklerinde ise polisin “Sizi görmeyelim, nerede yaşarsanız yaşayın” cevabı verdilerini ifade etti.
İSTANBUL